12 Kasım 2007 Pazartesi

Sorguları tamamlanan 8 asker tutuklandı


Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde terör örgütü PKK tarafından kaçırılan 8 asker, çıkarıldıkları Van Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandı. Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na çıkarılan 8 asker, "Suçun vasıf ve mahiyeti askeri disiplini aşırı derecede sarsmış olması, Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunun işlendiğini gösteren kuvvetli delilerin bulunması ve izinsiz olarak başka ülkenin topraklarına geçmek" gerekçeleriyle tutuklu yargılanacak.

Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan soruşturmadan sonra Van'a gönderilen 8 asker, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na çıkarıldı. İfadelerine yeniden başvurulan 8 asker, "Suçun vasıf ve mahiyeti askeri disiplini aşırı derecede sarsmış olması, büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunun işlendiğini gösteren kuvvetli delilerin bulunması ve izinsiz olarak başka ülkenin topraklarına geçmek" suç ve gerekçeleriyle tutuklanma talebiyle Askeri Mahkeme'ye sevk edildi.

Askeri Mahkeme 8 askerin ifadelerini aldıktan sonra, tutuku yargılanmalarına karar verdi. Tutuklanan askerler Van Askeri Cezaevi'ne gönderildi.

Van Barosu tarafından görevlendirilen Av. Ramazan Korkmaz, sanık askerlerin ifadelerinde söz konusu suçlamaları reddettiğini ve emre ittiatsızlık yapmadıklarını belirttiklerini söyledi.

Milletin vekiline bak


Önce terörist başının fotoğrafı önünde tutanağa imza attı, sonra eşinin en çok aranan PKK'lılar listesinde olduğu anlaşıldı. Şimdi de Fatma Kurtulan'ın dağda askeri eğitim aldığını gösteren elinde makineli tüfekli fotoğrafı ortaya çıktı.
Dünyada eşi görülmemiş bu manzaranın ardından Türkiye'de yer yerinden oynadı, herkes bunu konuştu DTP ise "Fotoğraftakinin Kurtulan olmadığını anlamak için uzman olmaya gerek yok" açıklamasında bulundu.
Şimdi kamuoyu, gündüz milletvekili, gece terörist görüntüsü veren Meclis'in bu üyesinden açıklama bekliyor....

DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, ilk kez Hakkari’deki operasyonda kaybolan 8 askeri almak için Kuzey Irak’a gittiğinde kamuoyunun dikkatini çekti. Üzerine terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın posteri serilmiş masada, PKK’lıların hazırladığı tutanağa imza atıp, ellerini sıkınca tepkileri üstüne çekti.
Ardından, 1992 yılında evlendiği eşi Salman Kurtulan’ın hâlâ Kuzey Irak’taki PKK kamplarında olduğu ortaya çıktı. Örgütün üst düzey yöneticileri arasında yer alan Salman Kurtulan’ın Strasburg’da, Avrupa Parlamentosu’nun önünde, Abdullah Öcalan için açlık grevi yaptığı da anlaşıldı.
Fatma Kurtulan, nikahtan 4 gün sonra dağa çıktığı söylenen eşiyle ilgili iddiaları önce “özel konum” diyerek yanıtsız bıraktı, ardından “13 yıldır görmüyorum” açıklamasını yaptı.


Akşam Gazetesi'nden Recep CANPOLAT'ın haberine göre DTP’nin tartışmalı milletvekili Fatma Kurtulan’ın kendisinin de PKK Kadın Gerilla Birlikleri’nin (YAJK) askeri kanadında yer aldığı ortaya çıktı.
Kurtulan’ın YAJK askeri kanadında yaklaşık bir sene görev yaptığı, şehir ve kırsal gerilla eğitiminde aktif rol aldığı öğrenildi. DTP’li milletvekilinin YAJK’ta kalmak istediği ancak terör örgütünün sözde hiyeraşik yapısı gereği, HPG Silahlı Birlikleri Komutanı olan eşi Salman Kurtulan’la aynı kolda görev alamayacağından Türkiye’ye gönderildiği belirtildi.

KADIN İTİRAFÇI HER ŞEYİ ANLATTI

ArdIndan PKK’nın şehir organizasyonunda görev alan Kurtulan’ın, 2003 yılında da, DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ile birlikte Şehit Harun Kampı’nda siyasi ve askeri eğitim aldığı ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim olan “Doktor” kod adlı PKK itirafçısının verdiği bilgilere göre, Kurtulan ile Bayındır, kampta 3 ay kaldı.

Örgütte üst düzey görev alan kadın itirafçı; milletvekillerine kendisinin siyasi eğitim verdiğini söyledi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 2 yıl bir devlet hastanesinde doktorluk yapan, ardından da örgüte katılan itirafçı, şehir örgütlenme eğitimi alan Fatma Kurtulan’ın bu tarihten itibaren, PKK’nın sözde Özgür Kadın Birlikleri (YJA STAR) bölge sorumlusu olduğunu iddia etti. PKK içinde kurulan kadın terör örgütleri, Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan verdiği talimatla, 2005 yılında birleştirilmişti.

DTP'DEN YALANLAMA

DTP, Van Milletvekili Fatma Kurtulan'ın PKK kampında "siyasi eğitim" aldığı şeklindeki haberleri yalanladı. Kurtulan’ın 9.5 yıl önce PKK kampında çekildiği iddia edilen fotoğraflarının da Kurtulan’a ait olmadığı ileri sürüldü.

DTP Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, Kurtulan’ın PKK kampında eğitim gördüğü şeklindeki haberler, “tamamen düzmece bilgilere ve materyallere dayanan ve her haliyle maksatlı olarak hazırlandığı belli olan, içerdiği tüm bilgiler ile yüz karası bir iftira” şeklinde değerlendirildi. Basında yer alan ve Kurtulan’ın 9.5 yıl önce PKK kampında çekildiği öne sürülen fotoğrafların da Kurtulan’a ait olmadığı vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:

“Haberde kullanılan fotoğrafın Sayın Kurtulan’a ait olmadığını anlamak için uzman olmaya gerek yoktur. Bu haberi hazırlayan 'gazeteci' sıfatını taşıyan şahsı ve bu haberi yayınlayan medya organlarını kınıyoruz. Bu tür yalan haberler, can güvenliğini dahi ortadan kaldıracak kadar ağır sonuçlar doğurabilir. Geçmişte de bunun örnekleri yaşanmıştır.”

Son bir haftadır milletvekillerine ve parti yöneticilerine yönelik “iftira ve baskı” kampanyası yürütüldüğü savunulan açıklamada şunlar kaydedildi:

“Bu kampanyaların belli odaklar tarafından yürütüldüğü çok açıktır. Bu ülke, bu ve benzeri yalan habercilik örneklerini daha önce de yaşamıştır. Öncelikle bu haberi yayınlayan Akşam gazetesi olmak üzere, yine bu düzmece habere yer vererek, bu yalana ortak olan diğer medya organlarını sorumlu davranmaya ve ülkemizi bir kaosa sürüklemek isteyenlere alet olmamaya davet ediyoruz. Bugün Türkiye’de genelde tüm demokrasi güçlerine, özelde ise partimize yönelik kapsamlı bir saldırı başlatılmıştır. Akşam Gazetesi’nin yayınladığı bu düzmece haber, bunun sadece bir parçasıdır. Toplumsal bir barış ortamını, demokratik bir Türkiye’yi yaratacak çabaları hazmedemeyen çevreler, özellikle bu türden ‘psikolojik savaş’ yöntemleriyle demokrasi güçlerini susturmaya, politika yapamaz hale getirmeye çalışmaktadırlar. Bu gidişe dur denilmezse, bugün partimizi hedef tahtasına koyanlar, yarın farklı ses çıkaran tüm demokrat çevrelere yönelecektir.”

"MECLİS'TEN ÇIKARILMAMIZ İÇİN DÜĞMEYE BASILDI"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, açıklamalarıyla DTP’yi "hedef gösterdiği" yinelenen açıklamada, “Ardından bu tür yalan haberlerin çıkması manidardır. Tüm bu olaylar ve ortaya çıkan tablo bütünlüklü okunduğunda, Meclis'ten çıkarılmamız ve partimizin tasfiye edilmesi amacıyla bir yerlerden düğmeye basıldığı anlaşılmaktadır” denildi.

Medya kuruluşları üzerinden DTP üzerinde “psikolojik savaş” sürdürüldüğünün savunulduğu açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Böylesi kirli oyunlara alet olan basın-yayın organlarını kınıyoruz ve onlara bir hususu hatırlatmak istiyoruz: Tüm bu olanlar, tarihe kayıtlıdır ve geçmiş örneklerinde de görüldüğü gibi tarih eninde sonunda haklı ile haksızı ortaya çıkaracaktır. Mesleki olarak tarafsız olmakla yükümlü olan tüm medya kuruluşlarını bu tarihsel sorumluluğu üstlenmeye davet ediyoruz. Toplumsal barışın, huzur, güvenlik ve kardeşlik ortamının tesis edilmesine en çok ihtiyaç duyduğumuz böylesi bir zaman diliminde, bu ve benzeri 'andıçlı gazetecilik' örnekleri, TBMM’nin saygınlığına ve toplumun demokratik seçim iradesine gölge düşürmektedir. Bu yüzden, tüm ilerici, demokrat kesimleri vicdan sahibi olmaya ve ülkenin geleceği ile oynamak isteyen güçlere karşı durmaya davet ediyoruz. Bu ve benzeri psikolojik savaş taktikleri, bizim kararlığımızda ve mücadele azmimizde en küçük bir değişikliğe yol açamayacaktır. Böylesi kirli oyunlarla demokratik bir Türkiye’nin yaratılması çabalarına sekte vurabileceklerini düşünenler yanılmaktadırlar. Şafaktan önceki saatin, karanlığın da en baskın olduğu saat olduğunu biliyoruz.”

21 Ekim 2007 Pazar

Kırmızı çizgileri tehlikeli çiğnedi


Irak Devlet Başkanı Talabani, Türkiye’nin sınırötesi harekatına destek veren Suriye Devlet Başkanı Esad’a kızdı. Talabani, "Kırmızı çizgilerin tehlikeli bir şekilde çiğnenmesine göz yumamam" dedi.

ARAP dünyasına yayın yapan Eş-şark el Esvat Gazetesi’ne demeç veren Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Kuzey Irak konusunda Türkiye’ye verdiği destekten rahatsız olduğunu açıkladı. Talabani, "Esad’ın sözlerini duydum ve okudum. Bütün kırmızı çizgilerin böylesine tehlikeli bir şekilde çiğnenmesine göz yumamam. Tarihi bağlarımız hatırına genelde Suriye’nin pozisyonuyla ilgili yorum yapmam, ama bu kez tehlikeli kırmızı çizgilerin geçilmesini desteklemem mümkün değil. Esad’ın ifadeleri tehlikelidir ve Arap dayanışması ruhuna da ters düşmektedir. Bu ciddi bir meseledir ve iki ülke arasındaki ilişkilere zarar vermektedir. Suriye’nin takındığı dostane olmayan bu tavır beni gerçekten hayrete düşürdü" dedi.

TÜRKİYE BATAĞA GİRMEZ Kuzey Irak’taki Kürt televizyonlarının haberine göre önceki akşam Süleymaniye Havaalanı’na inen Talabani, sınır ötesi bir operasyon yapılması durumunda Türkiye, Kuzey Irak, Irak ve genel olarak bütün bölgenin zarar göreceğini iddia etti. Talabani, "Türkiye kendisini içinden çıkamayacağı bir bataklığa atmaya hazır değildir. Tezkerenin uygulanacağını zannetmiyorum" dedi.

ANLAŞAMADILAR Irak parlamentosu, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon olasılığını kınayan bir önergeyi dün görüştü. "Parlamento, iki ülke arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesine yardımcı olmayacak Türk tehditlerini reddeder" şeklindeki önergenin nihai şekli konusunda anlaşma sağlanamadı.

PKK’YA DESTEK YOK ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey, eski CIA yetkililerinden Graham Fuller’in "ABD, Kürt teröristleri İran’a karşı destekliyor" ifadesini kullanmasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine "ABD’nin PKK ile teması yok ve PKK’yı desteklemiyor" dedi.

Eruhlu Engin


PKK onu 14 yaşında ormandan kaçırdı. 5 yıl zorla dağda alıkonuldu. Bir çatışmada Türk ordusuna teslim oldu. Toplam 4.5 yıl hapis yattı. Askerliği sırasında mayın temizlerken gazi oldu. İki yıl hastanede kaldı. Çocukluk aşkı Songül’e tam 13 yıl sonra kavuşabildi.
Engin Aydın, 1976 Eruh doğumlu. Yedi yaşına geldiğinde CHP eski Eruh İlçe Başkanı Kadri Beştaş’ın dört yaşındaki kızı Songül’le nişanlıyorlar. Kadri Bey’le Engin’in babası Muhsin Aydın çok yakın arkadaş. Engin, Eruh İlkokulu’nun en afacan öğrencisi. İlkokulu birincilikle bitirip ortaokula başlıyor. Bu sırada Eruh Jandarma Bölük Komutanlığı’nda Yüksel adında bir üsteğmen var. Öğrenciler arasından bir futbol takımı kuruyor. Engin de Şimşekspor adı verilen bu takımın santrforu. Yüksel Üsteğmen çocuklara kendi cebinden kramponlar, formalar alıyor. Formaların rengi siyah-beyaz. Çünkü komutan hasta Beşiktaşlı. Ama Engin, Fenerbahçeli!
Engin’in babası Muhsin Bey, Milli Eğitim’de memur. İlçedeki birçok çocuktan daha elverişli koşullarda büyüyor Engin. Bu arada Songül de büyüyor. Nişanlı oldukları için ara sıra görüşüp konuşabiliyorlar. Songül, ilk kazağı Engin için örüyor.
Karlar kalkınca genç ve çocuk Eruhlular ormanda oduna gidiyorlar. 1992’nin Mayıs sonu Haziran başında karlar çözüldüğünde Engin ormanın yolunu tutanlar arasında. Katırlar, atlar ve eşeklerle 80 kişilik bir grup köyden beş saat uzaktaki ormandalar. En genci 13, en yaşlısı 65 yaşında. Kumanyalarını açtıklarında etrafları 60-70 kişilik bir PKK’lı grup tarafından sarılıyor. Silahlı grup teslim aldıkları Eruhluları iki saat yürütüyor, bir yaylada durduruyorlar. 80 kişinin tek tek yaşlarını, adlarını, aşiretlerini, eğitim durumlarını kaydediyorlar. Yaşları 13-30 arasında 33 kişiyi seçip diğerlerini bırakıyorlar. Serbest kalamayanlar ağlamaya başlıyor. Engin de, "Yarın maçımız var. Ben gitmezsem takım yenilir..." diye kurtulmaya çabalıyor. Tabii dinlemiyorlar. Küçükler ağlamayı sürdürünce birini seçip bir meydan dayağı çekiyorlar. Sızlanmalar kesiliyor.
Herekol dağında kamp dedikleri yerde gençler üç ay siyasi ve askeri eğitimden geçiriliyor. Sonra evli olan altı kişiyi serbest bırakıp 27 çocuğu ikişerli gruplar halinde Botan bölgesi adını verdikleri arazideki PKK timlerine dağıtıyorlar. Engin sürekli kaçma planları yapıyor. Yedi-sekiz ay sonra Eruhlu ve Şırnaklılardan oluşan altı kişilik bir grup kaçmaya kalkışıyor ama yakalanıyor. Bir mağaraya kapatıp 20 gün hapsediyorlar.
Engin bir yıl sonra Beytüşşebap’ta bir fırsatını bulup kaçıyor. Üç gün sonra sığındığı bir kayanın ardında yakalanıyor. "Bir daha kaçarsan ananı, babanı, İstanbul’daki dört ağabeyini de öldürürüz" deniyor. "Birkaç yakın sırdaşıma durumu anlattığımda onlardan biri, farkında değil misin seni yetenekli buldukları için komuta kademesine hazırlamak niyetindeler, deyince inanamadım. Gerçekten de beni Habat kod adlı komutanın yanına verdiler. Bir yıl sonra da Murat Karayılan’ın yanına geçtim. Karayılan, o sırada Avrupa’dan yeni gelmiş."
19 yaşına geldiğinde Karayılan, "Seni akademiye gönderiyorum" diyor. Kuzey Irak, Sinad’da bir PKK kampına yollanıyor. Sonra emrine 25 militan verilerek Cudi’ye gönderiliyor. Ama Cudi’de rüyalarında hep ailesini ve Songül’ü görüyor. "Sanki evdeymişim gibiydim geceleri. Sokaklarda koşturuyor, annemin yemeklerinden yiyor, dere kenarında Songül’le buluşuyordum. Bir sabah yeniden kaçma planları yaparken yakaladım kendimi..."
BEYAZ BAYRAKLA TESLİM
Bu sırada Türk ordusu, Çekiç Harekatı’nı başlatıyor. Cudi Dağı binlerce asker tarafından kuşatılıyor. Gizlendikleri mağarada kalmaya karar veriyorlar. Fakat bir sabah iki kişi ihtiyaçlarını gidermek için mağaradan çıktıklarında fark edilip öldürülüyor. Üstlerindeki kayalar top mermilerinin gürültüleriyle sarsılıp yarılmaya başlıyor. Mağaradakilerin yedisi yaralanıyor.
Engin, kalanları toplayıp teslim olma kararı aldığını açıklıyor. "Önce ben kesin kararlı altı arkadaşımla dar bir toplantı yaptım. Hepimiz evimize dönmek istiyorduk. Tüm gruba açıkladık bu kararımızı. İçlerinden ikisi itiraz etti. Silahlarını zorla alıp ellerini bağladık. Sonra da birimiz sığınaktan beyaz bayrak sallayıp teslim olduk. Askerler, mağarada üç-beş kişi olduğumuzu sanıyorlarmış. 24 kişi peş peşe çıkınca şaşırdılar. Bizi helikopterlerle Cudi’nin yamacındaki askeri birliğe götürdüler. Yaralıları tedavi ettiler. Sabah Tümen Komutanı Ömer Paşa geldi. Yanında Şırnak Belediye Başkanı Beşir Tatar, Tatar Aşireti Lideri Süleyman Tatar da vardı. Paşa, ’Yargılanacak ve cezanız varsa çekeceksiniz. Suçsuz olanlara adalet gereken merhameti gösterecek’ dedi. Beşir Tatar, herkesin adını sordu. Ben babamın adını söyleyince ’Sen benim dayımın oğlusun. Demek ki yaşıyorsun’ dedi."
Sonra 22 günlük bir sorgudan geçiriliyorlar. Bu sırada annesi, babası ve kardeşleri geliyor. Soyadı tutmadığı için ziyarete gelemeyen Songül hırkalar, çoraplar gönderiyor sevdiği genç adama.
Botan Çayı kıyısındaki rakı masasında o müthiş karşılaşma
Bundan iki yıl önceydi. Bir akşam, büyük bir holdingin yöneticilerinden bir arkadaşımla buluşmuş sohbet ediyorduk. Metin, Güneydoğu gazilerinden biriydi. Yedeksubay komando olduğu dönemde, Hakkari dağlarındaki bir karakol PKK’lılar tarafından kuşatılmış, arkadaşım askerlerinden dördünü kaybederek yaralı olarak kurtulmuştu.
Başından geçenleri anlatmayı seven bir adam değildi. Hoşsohbetti ama mevzu askerliğe gelince suskunluğa gömülürdü. Zaten benim gibi birkaç yakın arkadaşı dışında çoğu insan da onun gazi olduğunu bilmezdi.
Uzun zamandır görüşmüyorduk. "Siirt’teydim en son" diye başladı anlatmaya. "Üniversiteden bir arkadaşım Siirt’te mali müşavir. Akşam, Botan Çayı’nın kıyısında bir rakı sofrası kurmuş. Birlikte yedik, içtik, geçmişi yadettik. Sofrada beş altı kişiydik. Genç bir savcı, bir avukat, bir muhasebeci, iki öğretmen, bir de bizim arkadaşın amcasının oğlu. Bir ara söz askerlikten açıldı yine. ’Bak’ dedi arkadaşım, ’benim emmoğlu da senin gibi gazi.’ Adı Engin’miş. Masada bir kader arkadaşımı bulunca kalktım yerimden, sarıldım. ’Hadi anlatın’ diye direttiler sofradakiler. Ve benim dilim çözüldü, başladım hikayemi anlatmaya..."
Hakkari’deki dağ karakolunda komutan olan subay izne çıktığı için komutayı arkadaşım Metin almış. Bir tepenin başında kurulmuş savunma ve denetim mevzisiymiş burası. İstanbul’dan Ortaköylü bir çavuş varmış. Neşeli, gamsız, ölüyü bile güldürecek kadar şakacı bir asker. Metin onu çok severmiş. Bir yaz gecesi nöbetleri biten askerler uykuya dalmış. Karakolun avlusunda Ortaköylü çavuşla Metin sohbet ediyormuş. Ortaköylü birden susup, "komutanım" demiş, "farkında mısınız derin bir sessizlik oldu. Garip bir şeyler oluyor." Metin de sessizliğin sesini dinlerken tedirgin olmuş. "Bence de çavuş" demiş. Henüz cümlesini tamamlamadan karşı tepelerden ve karakolun altındaki yamaçlardan gök gürültüsünü andıran silah sesleri duyulmaya başlamış.
Nöbetteki bir asker şehit düşmüş önce, sonra diğeri. Biri yaralanmış ilk dakikalarda. Askerler yattıkları yerden kalkıp siperlerdeki yerlerini almışlar. Yamaçlardan yukarı doğru tırmanan PKK timini püskürtmeye öncelik vermiş Metin komutan. Saatlerce sürmüş çatışma. Bir ara merkezle olan telsiz bağlantıları kopmuş. Sonra bir roket isabet etmiş karakola, ardından bir roket daha. İki asker daha hayatını kaybetmiş bu sırada. 150-160 kişilik bir kuvvetle karşı karşıya olduklarını anlamış Metin. "Böyle kalırsak bizi bitirecekler" diye düşünmüş. Ve kuşatmayı yarmaya karar vermiş. Etrafı mayınlarla döşeli patikanın serbest olduğunu, oradan aşağı inerlerse kurtulabileceklerini anlamış. "Hazırlanın" demiş askerlere. Bir astsubay ile Ortaköylü çavuş önde Metin arkada. Tam uçurumun kenarından aşıp küçük bir düzlüğe varacaklarken Ortaköylü, iki kez üstüste sendeleyip uçuruma doğru yuvarlanmaya başlamış. Metin, sığındığı kayanın ardından fırlayarak tam uçurumun kenarında kolundan yakalamış askerini. Ve yukarı doğru çekmiş. O gayretle çavuşu sırtına alıp ayağa kalkmış. Sol ayağında korkunç bir acı hissetmiş, yaralandığını anlamış...
ANSIZIN SİLAHLAR SUSTU
Metin bunları anlatırken Botan Çayı’nın kenarındaki dinleyicilerine, birden Engin girmiş söze. "Ansızın bütün silahlar sustu değil mi? Sen yürümeye devam ettin. Dağlardan sesler kesildi. Öne geçtin. Asker sırtındaydı. Yürüdün. Ardından askerlerin de seni aşağıdaki büyük mevziye kadar takip etti. Kurtuldunuz..."
Metin sözlerini sürdürmüş: "Evet öyle oldu, sonra mevziye gelince telsizdeki anonstan saldırı helikopterlerinin yola çıktığını..." Derken durmuş. "Bir dakika, ben o geceyi ilk defa anlatıyorum. Sen bunları nereden biliyorsun?" diye sormuş yeni tanıştığı gaziye, kader arkadaşına. Derin bir sessizlik olmuş. Engin yavaş yavaş anlatmaya başlamış nereden ve nasıl bildiğini bu hikayeyi... "Ben o sırada dağların ardından size ölüm kusan silahların bulunduğu yerde, yani PKK’lıların arasındaydım."
Metin, "Bir dakika" demiş şaşkınlıkla, "Sen nasıl gazi olabilirsin o zaman? Kimsin, necisin anlayamadım?" Rakı masasındaki dost yüzlere bakmış merakla. Araya Siirtli üniversite arkadaşı girmiş ve "Engin o dönemde PKK’lıydı. Daha sonra Türk ordusuna katılarak gazi oldu" demiş, daha karmaşık hale getirmiş hikayeyi.
Derin bir sessizlik daha. Engin kaldığı yerden sürdürmüş sözlerini: "Sen ayağa kalktığında, hani o ay çıktı ya birdenbire. Senin ayağından fışkıran kan, sırtındaki asker, uçurumun kenarında bütün heybetinle duruşun herkesi büyüledi. Hepimiz durduk. Kimsenin parmağı gitmedi tetiğe. Sizin geçişinize selam duruyormuş gibi mevzilerin ardında kaybolana kadar bekledik. Bizim liderin de nutku tutulmuştu. Ağzını açıp kapadı ama ateş emri veremedi. Ateş emrini verdiği sırada ise helikopter sesi duyuldu. Siz kurtuldunuz, biz kaçtık..."
Tüylerim diken diken dinledim öyküyü. Ve hemen ertesi gün Engin’in peşine düştüm. Metin’den telefon numarasını alıp Engin’in amcasının oğluna ulaştım. Sonra da Engin’e. İkna olmadı. Sonra tamam der gibi oldu, bu sefer babası Muhsin Bey görüşmemizi engelledi. Haklıydı, yıllar sonra yeniden bulduğu oğlunun başına bir iş gelmesinden korkuyordu. İki yıllık bir çabanın sonucunda Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Nurettin Ertemel’in yardımıyla Engin’i ve ailesini ikna edip bu söyleşiyi yaptık. Eruh’a gittik, evlerinde misafir kaldık ve uzun uzun konuştuk. İşte Gazi Engin Aydın’ın hikayesi.
SONGÜL’E DAĞLARDAN TOPLAYIP KURUTTUĞUM ÇİÇEKLERİ YOLLADIM
Düşünmeye fırsat vermeyecek şekilde planlanmış bir hayatımız vardı. Dört yıl sonra rüyalarım bile değişti. Bir anamın yüzü kalmıştı aklımda bir de Songül’ün. Bazen bölgeye gidenlerle gizlice kuruttuğum çiçekleri gönderiyordum. Renkli yumuşak taşları yontup kalp şeklini verdikten sonra bir arkadaşımın cebine koyup Songül’e ulaştırıyordum.
BAŞKASINA YÁR OLMAM, BEKLEYECEĞİM BABA
Engin’in ailesi için de hayat zordu. Özel tim her ay evi basıyor, Engin’den haber soruyordu. Engin’in ağabeyi Selami merkeze götürülüp sorgulanıyor, hırpalanıyordu. Songül’ün evinde de durum farklı değildi. Kayınpeder Kadri Bey zaman zaman sorgudan geçiyor, Songül’ün ifadesi alınıyordu. Bir müddet sonra sorgulamalar azaldı. Bu sırada 16-17 yaşına gelmiş olan Songül’e görücüler geliyordu peş peşe. Bir gün babası Kadri Beştaş, "Kızım, Aydın ailesine bir sözümüz var ama istersen seni görmeye gelenlerden biriyle evlenebilirsin" dedi. Songül "Ben Engin’i ölene kadar bekleyeceğim. Ondan başka kimseye yár olmayacağım baba" diyerek sınırlarını çizdi. Ve nelerden sonra, teslim olup, askere alınıp on günlük yol izni verilince yani tam 8.5 yılın ardından Engin evine ayak bastığında birbirlerini görebildiler. Engin 10 günlük izin boyunca her sabah "Acaba dağda mıyım, hapiste miyim, Kuzey Irak’ta mıyım, memlekette miyim" diye uyanıyordu. Gerçek kavuşmaları ise terhisinden sonra olacaktı...
Askerde mayın timindeydi
Antep, Diyarbakır ve Siirt hapishanelerinde yatıyor Engin Aydın. Üç buçuk yıl sonra tahliye ediliyor ama mahkemesi bitmiyor. Tahliye edildiği zaman evine gidemeden askere alınıyor. Acemi eğitimi Ankara Etimesgut Tank Birliği’nde tamamlıyor, Diyarbakır Birinci İç Güvenlik Tugayı’na sevk ediliyor. Daha önce Diyarbakır cezaevi komutanı olan Tuğgeneral İlhan Talu ile karşılaşıyor burada. Komutan, onu hapishaneden tanıyor. Yanına çağırıp, "Sana çok özel bir görev vereceğim. Mayın timimiz var, onlara katılacaksın" diyor.
Sık sık araziye çıkıp mayın temizleme işi yapıyorlar. Önceki yıllarda teröristlerin döşediği mayınları söküp çıkarıyorlar. Bir gün Lice kırsalında devriye gezerken, Engin, daha önce PKK’nın mayın döşediği bir arazinin içine düştüklerini fark ediyor. Komutanı uyararak bölgenin mayınlı olduğunu söylüyor. Yüzbaşı, "Elimdeki haritalarda buranın temiz olduğu gözüküyor" diye itiraz ederek yürümeyi sürdürüyor. Tam tehlikeli bir mayına basacakken Engin üstüne atlayıp komutanı diğer yana savuruyor. Sonra da askerleri oradan uzaklaştırıp yarım saatlik uğraştan sonra mayını yerinden söküp gösteriyor. Ertesi gün komutanın eşi ve küçük kızı, ellerinde papatyalarla tugaya gelip Engin’i ziyaret ediyorlar.
Ödül olarak verilen bir aylık iznini alıp memleketine gidiyor. Bu izin sırasında Songül ile Engin evleniyor. Bir ay bir dakika gibi akıp gidiyor. Ve görev yerine dönüyor asker.
O kış Diyarbakır’a çok yağmur yağıyor. Seller oluşuyor tugayın çevresinde. Dikenli tellerin arasındaki arazilere döşenmiş olan mayınları yerlerinden söküyor fırtınalar ve arazinin dışına sürüklüyor. Yağışlar durunca, Engin soluğu bağlı olduğu albayın yanında alıyor ve "Komutanım, mayınlar serseri hale geldi. Civarda okullar var. Çok tehlikeli. Hemen temizlememiz lazım" diyor.
İşe koyuluyorlar. Plastik kapları yanarak bir topa dönüşmüş, sellerin etkisiyle de birbirine bitişmiş birkaç mayının bulunduğu arazide sentim santim ilerliyor Engin. Ve sonunda mayınlardan biri patlıyor. O mayının yanındaki serserileşmiş diğerleri de peşpeşe patlayınca bir dizi bombanın ortasında kalan genç asker ağır yaralanıyor. Yüzü, kolları, bacakları tutuşuyor, gözleri kör oluyor.
İlk tedavisi Diyarbakır Askeri Hastanesi’nde yapılıyor. Gözlerinden beş ameliyat geçiriyor. Profesör paşalar giriyor operasyonlara. Ve sonunda bir gözü onda bir, diğeri de onda yedi görecek şekilde kurtarılıyor. Vücudundaki yaralar da iyileşiyor. İki sene süren bir dizi tedavi sonucunda izler kayboluyor. Ve Engin Aydın baba ocağına dönüyor. Gazilik beratını alarak maaşa bağlanıyor. Eruh’a döndüğünde Siirt Valiliği’nden bir yetkili evinde ziyaret ediyor ve "İstersen seni tapu-kadastroda memur olarak işe alabiliriz" diyor. O da, "Hayır, benim yerime, benim yüzümden yıllarca çile çeken ağabeyim Selami’yi alın işe" diyor. Öyle yapıyorlar. Artık elemlerin bittiğine inandığı bir anda mahkemeden, yıllardır süren PKK davasından bir tebligat geliyor: "Toplam 4.5 yıllık bir hapis cezası almış bulunuyorsunuz. Bunun bir kısmını yattığınızdan geriye kalan 14 ayı tamamlamak üzere Siirt Cezaevi Müdürlüğü’ne üç gün içinde teslim olmanız gerekiyor..."
Teslim oluyor. 14 ay daha hapiste kalıyor. Ve cezasını tamamlayıp evine dönüyor. Bu yıllar içinde şimdi altı yaşında olan Zelal ve 3 yaşını tamamlayan oğlu Bişar dünyaya geliyor. Şimdi çok sevdiği eşi Songül Hanım’la, çocukları ve babasıyla bizim gibi yaşayıp gidiyor çok sevdiği memleketinde, Eruh’ta...
Anne Teybet Hanım aileyi bir arada tutmaya çalışıyordu. Muhsin Bey anlatıyor: "Bir kere 20 kişilik bir özel tim ekibi evimizi bastı. Evin altını üstüne getirdiler. Teybet girdikleri odada görevlilerin işi bitince dağılan eşyaları bir şey olmamış gibi sabırla düzeltti. Tam ekip dışarı çıkacaktı ki, ’Durun çocuklar, çay ve peynirli çörek yaptım. İçmeden, yemeden gidemezsiniz’ dedi. Şaşırdılar. Teybet Hanım sözlerine devam etti: ’Bu kapıdan adımını atan her yabancı misafirdir. Hadi oturun.’ Oturdular. Çaylarını içtiler. Kalkıp giderken tek tek bizim hanımın elini öptüler. Böyle bir kadındı işte bunların anaları..." Ve oğlunu yıllarca hasretle bekleyen o anne, askerde mayın patlamasıyla yaralandığını duyar duymaz, öldüğünü sanıp beyin kanaması geçiriyor. 20 gün sonra da oğlundan uzakta bu çileli hayata nokta koyuyor. Halbuki Engin, iyileşecek...

Ankara'da tarihi zirve


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörist saldırının ardından soruları yanıtladı. Medyadan soğukkanlı bir yaklaşım beklediğini belirten Erdoğan, "Bu akşam geniş kapsamlı bir toplantı yapacağız. Değerlendirme sonucunda ne gibi ardım atılacağı orada karar bağlanacak" dedi.


Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la birlikte oyunu kullanmak üzere gittiği sandık başında 15 askerimizin şehit olduğu terörist saldırıyla ilgili soruları yanıtladı. Erdoğan, "Genelkurmay İkinci Başkanımızdan aldığımız habere göre 12 şehidimiz var. Buradan yazılı ve sözlü medya gruplarına bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Bazı değerlendirmelerin ve yorumların olması bizi de üzmektedir. Bazı yorumcuların çıkartılıp bir suçlu arama içersine girilmesi bizler için önem arzetmektedir. Bu birlik be raberlik günüdür. Böyle bir durumda bu tür yayınlar bize birşey kazandırmaz. Soğukkanlılkla bunun üzerine gitmeliyiz." dedi.

TERÖR ZİRVESİ TOPLANIYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün saat 20.00'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında Ankara'da terör zirvesi yapılacağını açıkladı. Zirveye, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Milli Savunma ve İçişleri Bakanları katılacak.

BÜYÜKANIT TÜRKİYE'YE DÖNDÜ

İtalya'da temaslarda bulunan
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye'ye döndü.

BAŞBAKANLIK'TA ZİRVE

Saldırının ardından İçişleri Bakanlığı'nda Bakan Atalay, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Emniyet Genel Müdürü, Jandarma yetkilileri ve MİT Müsteşarı'nın katıldığı bir zirve yapıldı.
Toplantının ardından Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay Başbakanlık'a geçerek Erdoğan ile toplandı. Aynı saatlerde Genelkurmay Başkanlığı'nda da toplantılar sürüyor. Akşam saat 20.00'de Cumhurbaşkanı Gül başkanlığında terör zirvesi yapılacak.


Bu akşam saat 20.00'de Cumhurbaşkanımızın başkanlığında ilgili kurumlar, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı, Mili Savunma Bakanı, Genelkurmay ve ilgili kurumlarla geniş toplantı yapacağız. Değerlendirme sonucunda ne gibi adım atılacağı orada karar bağlanacak. Medyanızdan çok daha sakin bir yaklaşımı şahsen bekliyorum. Bu sürece yönelik olarak sınırötesi operasyon için atılan adım yasal bir süreçti. Sağolsun Meclis bize bu yetkiyi vermiştir. Bu yetki çerçevesinde yapılması gereken neyse hepsi de yapılacaktır. Gelinen noktada 'şurası ne der, burası ne der' diye bir düşüncemiz yoktur. Bunu da özellikle bilmenizi istiyorum. Tekrar başımız sağolsun diyorum. Milletimiz ve şehit yakınlarınmıza sabırlar diliyorum" diye konuştu.

ABD suskun


Türkiye'nin operasyon yapmasına her fırsatta karşı çıkan, terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki faaliyetlerine karşı kılını kıpırdatmayan ABD'den, Hakkari'de 15 Mehmetçik'in şehit edilmesiyle ilgili herhangi bir açıklamada bulunulmadı. Sadece "gelişmeleri izliyoruz" denildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, PKK tarafından 16 askerin şehit edilmesi konusunda, herhangi bir açıklama yapmadı. ABD, Dışişleri Bakanlığının operasyon bölümünde görev yapan yetkililer, konuyla ilgili gelişmelerin izlendiğini belirterek, her hangi bir açıklama yapmaktan kaçındı.

ABD Dışişleri yetkilileri "Konuyla ilgili, her hangi bir görüş bildiremeyeceklerini belirterek, ABD’de sabahın erken saatleri olması nedniyle, günün ilerleyen saatlerinde bir açıklama yapılabilir" şeklinde konuştular.

Düğün konvoyuna hain saldırı


Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'ne bağlı Tokağaç Köyü yakınlarında düğün konvoyu geçerken PKK'nın yola döşediği mayın infilak etti. Bir minibüsün hurdaya döndüğü patlamada 7'si ağır 17 kişi yaralandı.


Hastaneden ilk görüntüler için tıklayın...

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=6937&rid=2

Kuzey Irak'tan dün gece sızan teröristlerin birliğe saldırarak çok sayıda askeri şehit ettiği Yüksekova'nın Dağlıca kesiminde öğle saatlerinde yeni bir olay meydana geldi. Yüksekova'nın Yenimahalle Semti'ndeki düğünden sonra gelin ve damat 12 araçlık konvoyla ilçe merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Yeşiltaş Köyü'ne hareket etti. Konvoy saat 13.00 sıralarında Tokağaç Köyü yakınlarına geldiğinde, konvoyda dördüncü sırada yer alan Hamza Savaşan yönetimindeki minibüs geçerken PKK'lı teröristlerin yola önceden döşediği mayın infilak etti.

Patlamada hurdaya dönen minibüste bulunanlardan 7'si ağır 17 kişi yaralandı. Yaralılar, helikopterlerle Yüksekova Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Teröristler Irak'tan geldi


Genelkurmay Başkanlığı 15 askerin şehit olduğu saldırıyı düzenleyen teröristlerin Irak sınırından geldiğini açıkladı. İşte açıklama:


21 Ekim 2007 günü saat 00.20 sıralarında, Irak'ın kuzeyinden topraklarımıza sızan PKK terör örgütü mensupları tarafından, Hakkari/Dağlıca'da konuşlu Piyade Taburunun emniyet unsuru olan bir bölüğümüze kalabalık bir grupla üç ayrı bölgeden silahlı saldırıda bulunulmuştur.

Çıkan çatışmada 12 şehit, 16 yaralı verilmiştir.

Saldırıya anında misliyle karşılık verilmiş; teröristler, silahlı helikopterler tarafından görerek, mevcut ateş destek vasıtaları ile görmeyerek ateş altına alınmıştır. Şu ana kadar 23 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca, olay bölgesinin güneyinde teröristlerle yeniden temas sağlanmış olup, çatışmalar devam etmektedir.

Teröristlerin kaçış istikametleri manevra birlikleriyle takip edilmektedir. Birliklerin harekatı ile koordineli olarak, 63 adet muhtemel hedef ağır silahlarla ateş altına alınmıştır.

Kamuoyu gelişmelerden ayrıca bilgilendirilecektir.

Hakkari'de 15 şehit


İlk kez Saygı Öztürk'ün tüm Türkiye'ye duyurduğu terörist saldırıda 15 Mehmetçik şehit oldu; 16'sı da yaralandı. Yaralılardan 3'ünün durumu ağır. 13 Mehmetçik'in de kayıp olduğu bildirildi.


Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nin Irak sınırındaki Dağlıca Beldesi'nde dün gece saat 23.00 sıralarında yaşanan olayda teröristler, Dağlıca'dan Yeşiltaş'a giden askeri konvoya saldırı düzenledi. Yeşiltaş'a sevkiyat yapan 10-12 araşlık askeri konvoy, Avaşın Köprüsü üzerinde saldırıya uğradı. Köprünün üzerindeki araçlardan tam ortadaki roketatarla vuruldu. Köprünün de havaya uçurulduğu bildirilen olayın ardından sabah saatlerine kadar süren çatışma çıktı.

Gelişmeleri an be an aktaran Saygı Öztürk'ün verdiği bilgiye göre Çukurca'nın kuzey doğusunda Yüksekova'ya 50 kilometre uzaklıktaki Irak sınırının sıfır noktasındaki Dağlıca Beldesi'nden Yeşiltaş'a giden Yüksekova 21'inci Sınır Jandarma Taktik Tugay Komutanlığı'na bağlı Komando Taburu'na ait askeri konvoy Havaşin Köprüsü üzerinde saldırıya uğradı. Ağır makinalı silahlar ve roketatarların da kullanıldığı saldırıda 15 asker şehit oldu; 3'ü ağır 16 askerimiz de yaralandı. 13 askerin de kayıp olduğu bildirildi. Genelkurmay'dan saldırıyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

YARALILAR HELİKOPTERLERLE ALINDI

Açılan ilk ateşle aralarında bir uzman çavuşun da bulunduğu 15 asker şehit oldu; 16 asker de yaralandı. Yaralı askerler helikopterlerle Yüksekova ve Hakkari'deki hastanelere nakledildi. 13 Mehmetçik'in de kayıp olduğu gelen haberler arasında. Bölgeye takviye birlikler sevkedildi; geniş çaplı operasyon başlatıldı.

Irak Türkiye'yi kınadı


Irak meclisi, Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya karşı Irak'ın kuzeyine girme ihtimalini kınarken, teröristlerin de bölgeyi terk etmesini istedi.


275 milletvekilinden 184'ünün bugün kabul ettiği karar metninde, "çözüme kavuşturulmamış bir sorunun çözümü için kuvvet kullanma tehdidi" kınanırken, Irak hükümetinden "terör örgütü PKK'nın eylemlerine son verecek tedbirleri alması" talep edildi.

Irak meclisi, "Irak topraklarından komşu ülkelere yöneltilen her türlü silahlı eylemi" de kınadı ve "terör örgütü PKK militanlarının Irak topraklarını terk etmesini" istedi.

Karar metninde, "TBMM'nin tezkere kararının Irak'la iyi komşuluk ilişkilerine katkıda bulunmayacağı" ifadesine yer verildi. Metinde, "Türk ordusunun son zamanlarda bazı Irak köylerini bombaladığı" da öne sürüldü ve Türk hükümetine, "bu sorunun Irak hükümetiyle eşgüdüm ve diyalog içinde çözümü için sağduyunun sesine kulak verme" çağrısında bulunuldu.

PKK liderleri teslim edilmeyecek

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile yaptığı toplantıdan çıkarken konuşan Mesut Barzani, Türkiye'yi tahrik eden açıklamalara devam etti.
Barzani, "PKK liderlerinin Türkiye teslim edilmesi gerçekleşmeyecek bir hayaldir" dedi.
Türkiye'nin PKK'ya barışçıl bir plan sunması gerektiğini belirten Barzani, "Eğer PKK bu çözüme karşılık vermezse o zaman bizim gözümüzde terör örgütü olur" diye konuştu.
İki taraf arasında çatışma olursa buna karışmayacaklarını vurgulayan Barzani, Kürt unsurlarına yönelik bir saldırı olursa kendilerini savunacakları açıklamasını da tekrar etti.

PKK TAHRİK EDİYOR

Kuzey Irak'taki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Dış İlişkiler Sorumlusu Safin Dizai, Hakkari'nin Yüksekova İlçesi Dağlıca Köyü'nde 15 askerin şehit olmasına yol açan terör örgütü PKK'nın saldırısını kınadı.
Dizai, saldırıları ‘tahrik’ olarak nitelerken, Türk Ordusu ile Kuzey Irak’taki Kürt bölgesini karşı karşıya getirilmek istendiğini söyledi.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Kuzey Irak’taki ‘Kürdistan Bölge Başkanı' Mesut Barzani, bugün Selahaddin kentinde toplandı. Toplantıya katılan Barzani'ye bağlı Kürt yönetimin Dış İlişkiler Sorumlusu Safin Dızai, DHA'nın sorularını yanıtlarken saldırıyı kınadı.

15 askerin şehit olduğu, 16 askerin yaralandığı ve 10'un üzerinde askerin kaybolduğu saldırının PKK tahriki olduğunu vurgulayan Dizai, şehit askerler için üzüntü duyduklarını belirtti. “Bu tür eylemlerin sona ermesi için yapılması gerekenlerin önlerinde olduğunu” anlatan Safin Dizai, görüşmelerin devam ettiğini ve diyalog ortamının yakalanmak üzere olduğu bir dönemde meydana gelen olayın üzüntü verdiğini söyledi. Dizai, PKK'nın bu tür saldırılarla aslında Türk ordusu ve bölgeyi karşı karşıya getirmeye çalıştığını kaydetti.

Sabır taşı çatladı

Teröristler son olarak 15 Mehmetçik'i şehid edip, 16 askerimizi de yaraladı; sabırlar taştı.

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=6935&p=1&rid=4369

1 Ağustos 2007 Çarşamba

Ankara Viyana'yı BM'ye şikayet edecek


İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranmasına rağmen Avusturya tarafından serbest bırakılan ve Irak'a yollanan terör örgütü mensubu Rıza Altun; Ankara-Viyana arasında iplerin gerilmesine neden oldu.



Dışişleri sözcüsü Levent Bilman; Avusturya hükümetinden konuyla ilgili tatmin edici bir açıklama gelmediğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bilman; Avusturya'yı Birleşmiş Milletler'e şikayet edeceklerini kaydetti.

''Avusturya'nın kırmızı bültenle aranan bir şahsı Irak'a yollaması kabul edilemez. AGİT ve uluslararası örgütlere şikayette bulunduk'' diyen Bilman, ''Birleşmiş Milletlere de şikayet edeceğiz'' dedi.

Bilman konuşmasında, Avusturya ile ticari ve diplomatik ilişkilerin de gözden geçirildiğini ifade etti.

Basın toplantısında İran ile yapılan doğalgaz anlaşmasını da değerlendiren Bilman; anlaşmanın Tahran'ın nükleer faaliyetlerine yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin yaptırım kararları ile çelişmediğini söyledi.

Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi ziyaret programının henüz kesinleşmediğini belirten Dışişleri Sözcüsü, Maliki'nin Ağustos ayının ikinci haftasında Ankara'ya gelebileceğini ve iki ülke arasındaki tüm konuların ele alınacağını sözlerine ekledi.

Tunceli'de 3 güvenlik görevlisi şehit oldu


Tunceli'de 3 güvenlik görevlisi şehit oldu, 5 terörist ölü ele geçirildi.


Edinilen bilgiye göre, terör örgüt PKK'ya yönelik operasyonda 3 güvelik görevlisi şehit oldu. Operasyonda 5 terörist ise ölü olarak ele geçirildi. Bölgede hava destekli operasyonların sürdürüldüğü bildirildi.

30 Temmuz 2007 Pazartesi

'En önemli makama yapılacak seçimde AK Parti'yi DTP'ye muhtaç etmeyiz'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nde kriz çıkarmayacaklarını açıklaması siyaset dünyasında büyük yankı uyandırdı.



Nisan ayında yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde kendisini ziyaret eden Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya "Bu Meclis süresini tamamlamıştır. Süresini tamamlamakta olan bir Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesi doğru olmaz. O nedenle sizin Meclis'e girmememiz daha doğru olur." tavsiyesinde bulunan Bahçeli seçimlerin ardından neden fikir değiştirdi.

Bahçeli'nin krizi bitiren çıkışının perde arkasını MHP'nin Ankara Milletvekili eski büyükelçi Deniz Bölükbaşı, Hürriyet'e açıkladı.

Yeni parlamentoda 367 açısından kritik bir dengenin söz konusu olduğunu vurgulayan Bölükbaşı, "Sözünü ettiğimiz makam Cumhurbaşkanlığı. Sayın Genel Başkanımız, devletin başı ve en önemli makamı için yapılacak bu seçimde AKP'nin, DTP'ye muhtaç olmasını istemedi. Bu doğru bir tavırdır." dedi.

AB ile ilgili Anayasa değişikliği çalışmalarında ise parti olarak farklı bir tutum izleyeceklerini ifade eden Bölükbaşı, "AB için bir Anayasa değişikliği gerekecekse, biz buna direneceğiz. AKP o zaman bize gelmesin. Bunu gitsin DTP ile birlikte yapsın." şeklinde konuştu.

Marksist yapılı DTP, Sünni, Şafii tabanıyla uyum sorunu yaşayınca oy kaybetti

AK Parti'yi yüzde 46,6'lık bir oy oranıyla yeniden tek başına iktidara oturtan 22 Temmuz genel seçimleri birçok parti için başarısızlık tartışmalarını da beraberinde getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Parti (DP) seçimlerde istediğini elde edemezken bağımsız adaylarla sonuca giden Demokratik Toplum Partisi (DTP) geçmiş yıllardaki oylarının yüzde 20'lik kısmını AK Parti'ye kaptırdı.



Bölgeyi yakından tanıyan Altan Tan, DTP'nin oylarının AK Partiye kaymasını dünkü Milliyet Gazetesi'ne verdiği röportajda şöyle açıkladı: "Partinin Marksist yapısı Sünni, Şafii ve Nakşibendi tabanla uyum sorunu yaşaması yüzde 20'lik oy kaybının en büyük nedeni."

Altan Tan, bağımsız adaylarla girdiği 22 Temmuz seçimlerinin sürpriz sonuçlarından birini alan DTP'nin Doğu ve Güneydoğu'daki oyarlının AK Parti'ye kaymasını değerlendirdi. DTP kadrolarının tabanla uyumlu olmadığına dikkat çeken Altan Tan, şu ilginç benzetmeyi kullandı: "Aslında DTP'nin tabanı AK Parti gibi, kadroları CHP gibi. DTP'liler vekili oldukları kitleye benzemiyor." Tan, parti kadrolarıyla taban arasında yaşanan uyumsuzluğu aktarırken DTP'li vekillerle ilgili şu ilginç ifadeleri kullanıyor: "22 DTP'li içinde namaz kılan, orucunu tam olarak tutan tek bir kişi bile yok. Hakaret anlamında söylemiyorum. Bu bir tespittir. Çünkü bu insanların temsil ettikleri seçmenin yüzde 70'i oruç tutuyor, yüzde 65'i de beş vakit namaz kılıyor. Orhan Doğan'ın mitingine katılan kadınların yarısı çarşaflıydı." Tan, Güneydoğulu seçmenin 22 Temmuz'da DTP'ye verdiği mesajı ise şöyle yorumluyor: "Seni silmedim, ama ciddi tıraşladım. Kendine çeki düzen ver. Ortaya siyasi bir proje koy. Benim ekonomik sorunlarımı fark et. Kan dökülmesini engelle. Ankara'ya git. Neyse benim derdim onları Ankara'da ve Türkiye içinde çöz."

Milli Görüşün asıl oy deposunun Güneydoğu olduğuna dikkat çeken Altan Tan, AK Parti'nin bölgede yakaladığı başarıyı mevcut zeminden oy almasına bağlıyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmanın halkı çok etkilediğini vurgulayan Tan, başarının etkenlerini şöyle sıralıyor: "İkincisi, halkın gözünde karısı başörtüsü yüzünden AİHM'ye başvurmuş, babası sakallı bir tornacı olan Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı seçtirmediler. Halk 'Babası babam gibi, anası anam gibi, bacısı bacım gibi olan bir adamı seçtirmediler.' diyor. Üçüncüsü de Erdoğan asker karşısında en azından Demirel gibi şapkasını alıp gitmedi, Erbakan gibi şubatın zemheri soğuğunda pancarvari kızarıp bir bardak ter dökmedi. Bu da yıllarca jandarma dipçiğinde bizar olmuş halkın çok hoşuna gitti."

DTP'liler hazine yardımı alamayacak

Anayasa Mahkemesi, siyasi partilere devlet yardımı yapılmasını düzenleyen maddenin iptali istemini beşe karşı altı oyla red etti. Bu kararla bağımız milletvekillerinin bir partiye geçip grup kursalar bile Hazine'den yardım alamayacaklar. Böylece TBMM'de grup kurmaya hazırlanan Demokratik Toplum Partisi (DPT) Hazine yardımı alamayacak.


Anayasa mahkemesi bugün yaptığı toplantıda, siyasi partilerin Hazine'den yardım almasını öngören yasal düzenlemenin iptal istemini ele aldı.

Mahkeme aldığı kararla, 3 milletvekili olan partilere Hazine yardımını öngören düzenlemeyi iptal eden karara yapılan itirazı reddetti. Böylece yüzde 7'den fazla oy alan partilerin yardım alması düzenlemesi sürecek. Yeni düzenlemeyle bundan sonra seçimlere girip en az yüzde 7 oy alan partiler Hazine yardımı yapılabilecek.

Bağımsız millletvekilleri ile Meclis'e giren DTP'nin yasa maddesinin iptali isteminin reddedilmesiyle Hazine yardımı alamayacaklar. AKP, CHP ve MHP Hazine yardımı alabilecek.

ABD, PKK'ya karşı Türkiye ile ortak operasyon planlıyor

The Washington Post gazetesi, ABD'nin PKK'ya karşı Türkiye ile birlikte Kuzey Irak'ta gizli bir askeri operasyon planladığını öne sürdü.




ABD yayınlanan The Washington Post Gazetesi'nin en önemli ve kıdemli köşe yazarlarından Robert Novak, bugünkü makalesinde, Pentagon'un "üç numaralı ismi" Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman'ın, yasa gereği geçen hafta Kongrenin bazı üyelerine "PKK'ya karşı örtülü operasyon" hakkında genel bir brifing verdiğini kaydetti.

Yazıda, terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki elebaşılarının yakalanmasını amaçlayan ve ABD özel kuvvetlerinin katılımını öngören gizli ortak operasyon konusunda üst düzey Amerikalı yetkililerin Türk muhataplarıyla birlikte çalıştığı belirtildi.

Novak'a göre Edelman, brifinginde, "planın, ABD özel kuvvetlerinin gizli bir operasyonla PKK'nın elebaşılarının devre dışı bırakılmasında Türk güçlerine yardım etmesini öngördüğünü" söyledi.

Robert Novak, Edelman'ın brifingini izleyen Kongre üyelerinin çok şaşırdığını ve bunun risk derecesini sorduğunu yazdı. Novak'a göre Edelman, başarıdan emin olduğunu ve her durumda ABD'nin rolünün gizli tutulabileceğini ve gerekirse yalanlanabileceğini kaydetti.

Makalede, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki gelişmelerden çok rahatsız olduğu, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy'un 11 Temmuz'da ilk defa Kuzey Iraklı Kürtleri Türk topraklarına göz dikmekle suçladığı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Irak'a Türk Ordusu'nun operasyon yapabileceği uyarısında bulunduğu anlatıldı.

Şensoy, Washington'daki savunma yazarlarına yaptığı söz konusu açıklamasında, kuzey Iraklı Kürtlerin terör örgütü PKK'ya silah, sığınak ve lojistik desteği sağladığını belirtmiş ve "Iraklı Kürt grupların PKK'nın amaçlarını da paylaşıp paylaşmadığının" sorulması üzerine, "Teröristlere yardım edenler, onun amaçlarını da destekler" demişti.

Türk ordusunun iki ülke sınırına yakın bölgede yaklaşık 250 bin askeri bulunduğu savunulan yazıda, planlanan gizli operasyonla Bush yönetiminin, terörist elebaşılarının yakalanarak PKK'nin başsız bırakılmasını ve böylece Türk ordusunun Irak'a girmesinin önüne geçilmesini amaçladığı ifade edildi.

Konuya ilişkin kendi görüşlerini de yazan Novak, Irak ve Afganistan'daki zorlukların, bu "tehlikeli ve kuşkulu" yeni gizli operasyon konusunda Bush yönetimini yıldırmadığını belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya'dan sorumlu üst düzey yetkilisi Matt Bryza, geçen hafta Washington'daki bir toplantıda, ABD'nin terör örgütü PKK'ya karşı yeni önlemler planladığını söylemiş, ancak ayrıntı vermemişti.

The Washington Post'un köşe yazarı Novak, ABD'yi sarsan bir CIA ajanının kimliğinin medyaya sızdırılması skandalında önemli rollerden birini oynamış ve bu konudaki ilk yazıyı yazmıştı.

DTP grup kurmak için resmen başvurdu

Genel seçimlerde bağımsız seçilen ve DTP’ye katılan, 20 milletvekili TBMM’de grup kurmak için hazırladıkları dilekçeyi Meclis Başkanlığı’na sundular. Başvuru listesinde DPT'nin desteklediği İstanbul Milletvekili Ufuk Uras yeralmadı.


DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Eş Genel Başkan Emine Irmak ile Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarıkaya, TBMM’de grup kurmak için hazırladıkları 20 kişilik milletvekili listesini ve gerekli evrakları Genel Sekreter Ali Osman Koca’ya teslim ettiler.

DTP’nin Meclis’te grup kurmak için hazırladıkları başvuru dilekçesinde bulunan milletvekilleri şöyle;

Ayla Akat Ata (Batman), Bengi Yıldız (Batman), Mehmet Nezir Karakaş (Bitlis), Aysel Tuğluk (Diyarbakır), Selahattin Demirbaş (Diyarbakır), Gültan Kışanak (Diyarbakır), Akın Birdal (Diyarbakır), Pervin Buldan (Iğdır), Sebahat Tuncel (İstanbul 3. Bölge), Ahmet Türk (Mardin), Emine Ayna (Mardin), Sırrı Sakık (Muş), Nuri Yaman (Muş), Osman Özçelik (Siirt), İbrahim Bilici (Şanlıurfa), Sevahir Bayındır (Şırnak), Hasip Kaplan (Şırnak), Şerafettin Halis (Tunceli), Özdal Üçer (Van), Fatma Kurtalan (Van).

Bu arada, yarın Meclise kayıt yaptırmaları belkelen İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ile Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın da kısa sürede DTP'ye katılacağı bildirildi.

Baydemir ve Özsökmenler'e Kürtçe broşür soruşturması

Belediye bütçesinden bastırılan Kürtçe ve Zazaca broşürleri, temizlik kampanyası sırasında halka dağıttıran Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler hakkında soruşturma açılacak.


Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir, Diyarbakır Bağlar Belediyesi Başkanı Yurdusev Özsökmenler, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Ahmet Zirek, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İdari Mali İşler Daire Başkanı İhsan Yüce, Hesap İşleri Daire Başkanı İzzettin Özkorkmaz ve Çevre Koruma Daire Başkanı Muharrem Cebe hakkında, temizlik konusunda esnaf ve vatandaşların bilinçlendirilmesi faaliyeti kapsamında, üzerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Bağlar Belediyesinin isimleri ve amblemleri ile Türkçe, Kürtçe ve Zazaca ibareler bulunan broşürleri belediye bütçesinden ödeme yaparak bastırıp, halka dağıtmak suretiyle 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkındaki Kanuna aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle soruşturma açılması istendi.

DİĞER SORUŞTURMA İSTEMİ

Osman Baydemir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Fahrettin Çağdaş, Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Denli ile Kültür ve Turizm Sorumlusu Cevahir Sadak Düzgün hakkında ise düzenlenen kültürel faaliyet sırasında, Amed Tigris tarafından Kürtçe ve Türkçe yazılmış “Çocuklar için Kürtçe isimler” adlı kitabı Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları arasında göstererek Belediye adına sergilemek suretiyle 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkındaki Kanunun koyduğu yasak ve yükümlülüklere aykırı hareket ederek, görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla soruşturma açılması istendi.
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, hakkında soruşturma izni istenenlerin tümü hakkında soruşturma izni verdi.
Bu kişilerin Aksu'nun kararına itiraz etmeleri üzerine dosya, Danıştay 1. Dairesi'ne geldi.

DOSYA SAVCILIKTA

Daire, Baydemir, Özsökmenler, Zirek, Yüce, Özkorkmaz, Muharrem Gebe'ye isnat edilen eylemi, haklarında hazırlık soruşturması yapılmasını gerektirecek nitelikte bularak, İçişleri Bakanının soruşturma izni vermesine ilişkin kararına yapılan itirazı oybirliğiyle reddetti. Daire, dosyayı gereğinin yapılması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.

Dairenin kararında, 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkındaki Kanuna aykırı olarak, Türkçe dışında Zazaca ve Kürtçe içerik taşıyan broşür bastırılarak, halka dağıtıldığı belirtildi.

Broşürlerden 15 bininin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan piyasa araştırması sonucunda bir şirketten temin edildiği kaydedilen kararda, bu bedelin belediye bütçesinden karşılandığı vurgulandı.

Broşürlerin Kürtçe ve Zazaca içeriğinin, Çevre Koruma Daire Başkanı olan Muharrem Cebe'nin, kendisi tarafından hazırlandığını ifadesinde belirttiği kaydedilen kararda, broşürlerin alımına ilişkin onay belgesi üzerinde, İdari Mali İşler Daire Başkanı İhsan Yüce ile Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Vekili Ahmet Zirek'in, söz konusu alımla ilgili düzenlenen tahakkuk müzekkeresinde ise Hesap İşleri Daire Başkanı İzzettin Özkorkmaz ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in imzalarının bulunduğu ifade edildi.
Kararda, broşürlerin üzerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Bağlar Belediyesi isim ve amblemlerinin konulmasının ve bu broşürlerin temizlik kampanyası sırasında dağıtılmasının, Başkan Baydemir ve Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler tarafından sağlandığına işaret edildi.

KÜRTÇE KİTAP SORUŞTURMASI

Osman Baydemir, Fahrettin Çağdaş, Mehmet Denli, Cevahir Sadak Düzgün hakkında diğer soruşturma istemini de inceleyen Daire, Kürtçe ve Türkçe yazılmış “Çocuklar için Kürtçe isimler” adlı kitabı Büyükşehir Belediyesi Yayınları içerisinde gösterip belediye logosunun kitabın üzerine basılmasına izin vererek, belediyenin kültürel faaliyeti sırasında sergileyip ücretsiz olarak halka dağıtılmasında belediye bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmadığını belirledi. Dairenin kararında, bu sebeple ilgililere isnat edilen eylemin, 4483 sayılı Kanun kapsamında belediyedeki görevleri sebebiyle işlenmiş bir suç olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek, bu nedenle genel hükümlere göre işlem yapılması gerektiği vurgulandı.

Daire, bu nedenle İçişleri Bakanı'nın soruşturma izni verilmesine ilişkin kararının bu suçlamalarla ilgili kısmının kaldırılmasına, dosyanın genel hükümlere göre soruşturmanın yapılması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine oy birliğiyle karar verdi.

DTP'nin "Türkçe" yanlışı düzeltildi

Milletvekili kayıt işlemleri sırasında DTP destekli Bağımsız Milletvekilleri Ahmet Türk ve Nezir Karakaş'ın "bildiğiniz dil" beyanı TBMM Özlük İşleri tarafından düzeltildi.


Ahmet Türk, formunu doldururken, “Bildiğiniz Diller” bölümüne Türkçe yazarken, Nezir Karakaş ise hem Türkçe hem Kürtçe yazdı.

TBMM Özlük İşleri tarafından yapılan inceleme sonrasında Türk’ün ve Karakaş’ın doldurduğu formların “Milletvekili kayıt doldurma formu” formatına uymaması ve resmi dilin Türkçe olduğu gerekçesiyle formlardakı beyanları sildiler.

"YABANCI DİL DİYE ANLAMADIM"

Mardin Bağımsız milletvekili Ahmet Türk ANKA’ya yatığı açıklamada, sorulan soruyu yanlış anladığını belirterek şunları söyledi:

"Formu doldururken “bildiğiniz diller” sorusunu konuşabildiğiniz diller diye anladım. Aslında kastedilen bildiğiniz yabancı diller diye anlamadım. Konuşabilen dil diye anladım. Onun üzerine yeniden formu düzelttik. Türkçe”yi yabancı dil kategorisinde görmedim.”

Yaptığı yanlışı anlayan Türk, Meclis’e danışmanını göndererek yanlışın düzeltilmesini istedi.Karakaş’ın ise Türk’ten sonra yeniden kayıt formunu düzeltmek istediği öğrenildi. Ancak her iki form da TBMM Özlük İşleri birimi tarafından düzeltildi.

DTP'lilerin Yabancı Dili Türkçe'ymiş


30 Temmuz 2007 09:09
Yemin krizi çıkmayacak derken şimdi de dil krizi çıktı. TBMM'de işlemlerini yaptıran bazı DTP'liler bilgi formunun 'yabancı dil' bölümüne 'Türkçe' yazdı.
TBMM'ye gelerek kayıtlarını yaptıran DTP kökenli bağımsız milletvekilleri, "Kılıçları kuşanıp gelmedik" dedi. Aralarında Ahmet Türk ve Sırrı Sakık'ın da bulunduğu bağımsızlardan 19'u dün saat 10.00'da TBMM'ye geldi. İşlemlerini yaptıran DTP'lilerden bazılarının bilgi formuna, bildikleri yabancı dil olarak, "Türkçe" yazdığı öğrenildi. Güç durumda kalan TBMM yetkilileri, bu nedenle DTP'lilerin özgeçmişlerini resmi internet sitesine koyamadı. TBMM yetkilileri, Anayasa'ya göre resmi dil Türkçe olduğundan, TBMM albümünde yabancı dil bölümüne, "Türkçe" yazılmayacağını bildirdi. Kürtçe yazılması halinde ise bunun değerlendirileceği kaydedildi. Türk'ün kayıt formundaki "bildiği diller" hanesine "Türkçe" yazmasıyla ortaya çıkan tepkiler, DTP'de şaşkınlık yarattı. Türk, bir art niyetinin olmadığını, yanlışlık sonucu formun "bildiği diller" kısmına Türkçe'yi yazdığını belirtti. Bu gelişme üzerine Türk, TBMM'ye giderek formdaki yanlışı düzeltti. Bazı DTP'lilerin ise "bildiği diller" bölümüne Kürtçe'yi de yazdığı bildirildi. Bu arada Türk, AKP'li Zafer Üskül'ün önerisine destek vererek, "İdeolojik tartışmalar yerine sivil, çağımızın ihtiyaçlarına yanıt veren bir Anayasa istiyoruz" dedi. Türk, MHP ile kavga konusunda da, "Belimizde kılıç yok. Kılıçları kuşanmış değiliz. Diyalog oluşturmaya geliyoruz. Biz parlamentoda var olan gerginliği ortadan kaldırmak için çaba göstereceğiz" diye konuştu. Sakık, "Kavga olmayacak, MHP de duyarlı olacak. Bahçeli'nin duyarlılığı Baykal'dan daha fazla" görüşünü dile getirdi. Sakık, Leyla Zana'nın 'eyalet' açıklamasının da Kenan Evren'in açıklamasına benzediğini belirterek, "Biz üniter yapı içinde çözüm istiyoruz" diye konuştu. Sakık, Öcalan ziyaretine karşı önlem alındığı haberine ilişkin de, "Hukuk kişiye göre değişiyor. Keşke olmasa" dedi. Sakık, "Böyle bir talebiniz olacak mı?" sorusuna, "Bilmiyoruz, yani şimdi, hiçbir şeyi ne konuştuk ne tartıştık" yanıtını verdi. Türk ve Buldan, 425 YTL değerinde 22 ayar altın rozet sipariş etti, 6 milletvekili ise altın suyuna batırılmış 50 YTL'lik rozet aldı. Tuğluk ise, "Ben o tür şeyler takmayı sevmiyorum" diyerek rozet almayacağını söyledi. Parmak izi veren Sakık, "Emniyet'te daha kolaydı" diyerek espri yaptı.

Türk: ‘PKK Terör Örgütüdür’ Demem


Ahmet Türk, şok açıklamalarına devam ediyor: Bunu söylersem ne bir misyonum, ne de bir rolüm kalır.
İşte DTP eski Eşbaşkanı Ahmet Türk’ten Türkiye’yi gerecek o sözler: PKK’ya terör örgütü demek zor. Ortada bir şey yokken gelin işte PKK’ya terörist deyin diyorsunuz. Benim insanlarım diyecek ki devlet hangi adımı attı da bunu söylüyorsunuz? Misyonum biter Türk, şok açıklamalarına devam ediyor: Bunu söylersem ne bir misyonum, ne de bir rolüm kalır. Devlet benim yurttaşımı kucaklamak istiyorsa bir çalışma yapması gerek. Böyle bir şey yokken dayatıyorsunuz PKK’ya terörist deyin diye... Türk: ‘PKK terör örgütüdür’ demem “Benim insanlarım diyecek ki devlet hangi adımı attı da bunu söylüyorsunuz? Devlet bu sorunu şiddet ile çözmeyi hedeflediği müddetçe hiçbir kırgınlığı söyleme hakkı yoktur” Mardin’den bağımsız milletvekili seçilen DTP’nin eski Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kızıltepe ilçesindeki evinde Zaman gazetesinden Nuriye Akman’a konuştu. Terör örgütü PKK ile olan bağlarını gizlemeyen Türk, şok edici sözler sarfetti. İşte Türk’ün demecinden satır başları: Halen tek kişi kalıncaya kadar imha edeceğiz, operasyon yapacağız, mantığı var ortada. PKK’ya terör örgütü demek zor. Benim insanlarım diyecek ki devlet hangi adımı attı da bunu söylüyorsunuz? İşte ateşkes yapılıyor, devlet operasyonlara devam ediyor. Barışçıl demokratik bir sürecin başlaması konusunda talepler oluyor, biz silahları bırakmaya hazırız diyor. Ama devletten bir çıt çıkmıyor. Devlet bu sorunu şiddet ile çözmeyi hedeflediği müddetçe hiçbir kırgınlığı söyleme hakkı yoktur. Öbür taraf diyor ki... Devlet de diyor ki önce terörü bırak ki kucaklayayım. Sen silahları bana yöneltmişsin ben nasıl kucaklayacağım seni... Peki öbür taraf da diyor ki silahı bıraktım ne olacak? Gelip otuz yıl cezaevinde mi yatacağım? Ama devlet bunu görmemezlikten geliyor. Gerçekten şiddeti isteyen kim, istemeyen kim ortaya çıktığında işimiz kolaylaşır. Bakın ben bugün kalktım dedim ki PKK şöyledir böyledir. O zaman benim rolüm ne olabilir? Ortada bir şey yokken gelin işte PKK’ya terörist deyin diyorsunuz. Bunu dediğim gün benim barışçı sürece katkım olabilir mi? Biz burada çözümü gerçekleştirmek için çaba gösteriyoruz. Gerçekleri görün Siz diyorsunuz ki gelin önce şunu söyleyin. Ben bunu söylersem ne bir misyonum, ne de bir rolüm kalır. Ne de bu konuda katkım olabilir. Bu gerçekleri artık Türkiye’nin görmesi lazım. Devlet benim yurttaşımı kucaklamak istiyorsa burada bir çalışma yapması gerek. Ama böyle bir şey yokken dayatıyorsunuz PKK’ya terörist deyin diye. Bunun kimseye faydası yok. DTP’ye geçmek için başvurdular Dün sabah TBMM’de kayıt yaptıran 20 bağımsız milletvekili öğleden sonra DTP’ye geçmek için katılım dilekçesi verdi. Parti yetkililerinin, bugün parti grubu kurulması için TBMM başkanlığına başvuracakları bildirildi. Üskül’e tam destek! Seçimde, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) desteklediği bağımsız milletvekillerinden 20’si, TBMM’de kaydını yaptırdı. DTP eski eşbaşkanı, bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk, kayıt işlemlerinin tamamlanmasından sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı. Türk, AKP’li Zafer Üskül’ün, “sivil Anayasa yapılması, Atatürk ilke ve inkılaplarının Anayasa’dan çıkarılması” önerisiyle ilgili ne düşündüklerinin sorulması üzerine, her dönemde sivil anayasayı savunduklarını; bugün de sivil Anayasa konusunda yapılacak çalışmalara destek vereceklerini söyledi. Darbenin izleri Darbelerin izlerini silmek için Parlamento’nun bir sorumluluğu olduğunu ifade eden Türk, “Biz, bir sivil Anayasanın oluşturulması konusunda destek vermiş olacağız” dedi. Türk, “Atatürk ilke ve inkılapları, Anayasadan çıkarılmalı mı?” sorusunu cevaplarken de “Bir ideoloji, Anayasa olmaktan çıkmalıdır. Sonuçta demokratik, çağdaş bir Anayasayı hedefliyoruz. Şimdi Atatürk ilke ve inkılaplarını herkes kendisine göre yorumluyor. Biz aslında çağdaş bir mantıkla, anlayışla yorumlanmasını istiyoruz. İdeolojik tartışmalar yerine, sivil, çağımızın ihtiyaçlarına yanıt veren bir Anayasanın olması gerekir” diye konuştu.

29 Temmuz 2007 Pazar

DTP'liler Öcalan'ı ziyaret edemeyecek


Adalet Bakanlığı, milletvekillerinin, aralarında Abdullah Öcalan gibi terör örgütü liderlerinin de bulunduğu pek çok terör suçlusunu ziyarete kısıtlama getiren, “Hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” hazırladı.


Adalet Bakanlığı, milletvekillerinin aralarında Abdullah Öcalan gibi terör örgütü liderlerinin de bulunduğu pek çok terör suçlusunu ziyarete kısıtlama getiren, “Hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik”i bugünkü Resmi Gazetede yayınladı. Eski yönetmelikte bulunan 8 maddede değişiklik yapılmasını öngören yönetmelik ile terör suçlularının milletvekilleri tarafından ziyaret edilmesine yeni düzenlemelerin yanısıra kısıtlamalar getiriliyor.
ÖCALAN'I ZİYARET İZNE TABİİ OLACAK
Aralarında Abdullah Öcalan gibi terör örgütü liderlerinin de bulunduğu pek çok terör suçlusunu ziyarette kısıtlama getiren yönetmelik de dikkat çeken madde şöyle yer aldı: “Aynı Yönetmeliğin 40 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir. Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Üçüncü Kısım Beşinci Bölüm, Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümleri ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar ile bunların ceza infaz kurumunda barındırıldıkları bölümler, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyon üyeleri tarafından komisyon kararı ve görevi çerçevesinde ziyaret edilebilir."
Eski yönetmelik de ise milletvekilleri tüm mahkumlarla açık görüş yapma hakkına sahipti. Eski yönetmeliğin ilgili maddesi şöyleydi: “Milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir.”
MAHKUM ZİYARETÇİLERİ HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPILABİLECEK
Yönetmelik değişikliğinde dikkat çeken bir diğer madde de cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri ziyaret edecek kişiler hakkında kolluk güçlerine araştırma yapma yetkisinin verilmesi oldu. Yönetmeliğin birinci maddesinde yapılan değişiklik şöyle oldu. “Hükümlü ve tutuklular, birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan üç ziyaretçisinin adı ve soyadı ile bilmesi hâlinde adresini ceza infaz kurumuna kabulünden ve kendisine bu hususun tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde bildirir. Bu ziyaretçiler, ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutuklunun nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu hâller dışında değiştirilemez. Ceza infaz kurumu yönetimince, gerekli görülmesi hâlinde bildirilen ziyaretçiler hakkında, ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılır. Sakıncalı görülenlere ziyaret izni verilmez ve yeni ziyaretçinin bildirilmesi istenir”

DTP'de gözler Uras ve Birdal'da

Meclis'te grup kurmayı planlayan DTP, son gelişmelerden sonra parlamentoda grup kurma şansını riske soktu. Seçim sonuçları ilk açıklandığı zaman DTP'nin desteklediği 24 milletvekili parlamentoya girmeyi başarmıştı. Hakkari'deki seçim sonuçlarına gelen itirazları değerlendiren İl Seçim Kurulu, daha önce milletvekili olduğunu açıkladığı Sebahattin Suvağcı yerine AK Parti'nin adayı Abdulmutalip Özbek'in seçildiğini açıkladı. Bu sonuçtan sonra DTP'nin desteklediği milletvekili sayısı 23'e düştü. Ancak Hakkari'den seçilen Hamit Geylani'nin de DTP'ye katılamayacağı ortaya çıktı. 4 yıl önce Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan HADEP'in eski Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani'nin aldığı '5 yıl boyunca hiçbir siyasi partiye üye olamaz' cezasını tamamlamasına 8 ay bulunuyor. DTP'lilerin Meclis'te grup kurmaları kritik bir noktaya gelince bütün gözler ÖDP eski Başkanı Ufuk Uras ile İHD eski Başkanı Akın Birdal'a çevrildi. Bilindiği gibi bu iki isimde DTP tarafından desteklenmiş ve bu sayede Meclis'e girmeyi başarmıştı.

28 Temmuz 2007 Cumartesi

PKK sığınağından teknoloji harikası telsiz çıktı



Terör örgütü PKK'nın kullandığı teknoloji harikası sırt telsizi ele geçirildi. Terör örgütü PKK'nın kullandığı silahların hangi ülkelerden temin ettiği ve ABD'nin örgüte silah verip vermediği tartışıldığı bugünlerde teröristlerin kullandığı belirtilen teknoloji ürünü sırt telsizi ele geçirildi.
Güneydoğu kırsalında arama-tarama faaliyet icra eden güvenlik güçleri terör örgütü PKK'nın kullandığı sığınakta çok sayıda mühimmat ele geçirdi.
Dinamit lokumu, el telsizi ve bomba düzeneğinin yanı sıra sığınakta bulunan sırt telsizi dikkat çekti.
Alınan bilgilere göre; dünyada sadece 4 şirketin ürettiği sırt telsizinin yazılı tabanlı olduğu iddia edildi. Elektronik harp ortamında güvenli ve kesintisiz haberleşme sunan sırt telsizi, elektronik harbe karşı frekans atlama ve kriptolama gibi savaş alanı haberleşmesi için çok kritik görevlerde kullanılıyor.
Yazılım tabanlı telsizler birçok telsiz sistemi ile uyumlu haberleşme imkanı sağlaması gibi özelliklerinin yanı sıra gelişmiş veri haberleşme özelliği nedeniyle teröristler çatışma ya da intikallerde kullanılıyor.
Telsizin bir diğer dikkat çekici özelliği ise bütün telsiz aboneleriyle otomatik haberleşme imkanı sunması. Bu özelliği nedeniyle teröristlerin kırsaldı arama tarama ya da operasyon yürütün güvenlik güçlerinin konumunu anında öğrendiklerini gösteriyor.
Sığınakta bulunan kablonun da mağara ya da derin sığınaklarda telsizin ucuna bağlanarak iletişim imkanı için kullanıldığı belirtiliyor.

Şehit babaya yetim selamı


28 Temmuz 2007
Giresun'da çıkan çatışmada şehit olan jandarma uzman çavuş Saadettin Yazıcı bugün memleketi Sivas'ta toprağa verildi.YÜREK YAKAN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN...Şehit Uzman Çavuş Sadettin Yazıcı, Sivas'ta köyünde toprağa verildi. Şehitin 4 yaşındaki oğlu Mustafa, babasını asker kıyafetiyle selamladı.

DTP'li milletvekillerine Apo'ya ziyaret yasağı

Adalet Bakanlığı, milletvekillerinin aralarında Abdullah Öcalan gibi terör örgütü liderlerinin de bulunduğu pek çok terör suçlusunu ziyarete kısıtlama getiren, “Hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik”i bugünkü Resmi Gazetede yayınladı. Eski yönetmelikte bulunan 8 maddede değişiklik yapılmasını öngören yönetmelik ile terör suçlularının milletvekilleri tarafından ziyaret edilmesine yeni düzenlemelerin yanısıra kısıtlamalar getiriliyor.

ÖCALAN’I ZİYARET İZNE TABİİ OLACAK

Aralarında Abdullah Öcalan gibi terör örgütü liderlerinin de bulunduğu pek çok terör suçlusunu ziyarette kısıtlama getiren yönetmelik de dikkat çeken madde şöyle yer aldı: “Aynı Yönetmeliğin 40 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir. Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Üçüncü Kısım Beşinci Bölüm, Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümleri ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar ile bunların ceza infaz kurumunda barındırıldıkları bölümler, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyon üyeleri tarafından komisyon kararı ve görevi çerçevesinde ziyaret edilebilir."

Eski yönetmelik de ise milletvekilleri tüm mahkumlarla açık görüş yapma hakkına sahipti. Eski yönetmeliğin ilgili maddesi şöyleydi: “Milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir.”

MAHKUM ZİYARETÇİLERİ HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPILABİLECEK

Yönetmelik değişikliğinde dikkat çeken bir diğer madde de cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri ziyaret edecek kişiler hakkında kolluk güçlerine araştırma yapma yetkisinin verilmesi oldu. Yönetmeliğin birinci maddesinde yapılan değişiklik şöyle oldu. “Hükümlü ve tutuklular, birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan üç ziyaretçisinin adı ve soyadı ile bilmesi hâlinde adresini ceza infaz kurumuna kabulünden ve kendisine bu hususun tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde bildirir. Bu ziyaretçiler, ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutuklunun nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu hâller dışında değiştirilemez. Ceza infaz kurumu yönetimince, gerekli görülmesi hâlinde bildirilen ziyaretçiler hakkında, ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılır. Sakıncalı görülenlere ziyaret izni verilmez ve yeni ziyaretçinin bildirilmesi istenir”

PKK'lı teröristten şok itiraflar

PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarında 3 yıl boyunca silahlı faaliyet yürüten Atatürk Üniversitesi sınıf öğretmenliği mezunu Gül Kırtan, PKK’nın Haftanin Kampı'nda grup sorumlusu olan babası Şükrü Kırtan’ın örgüt tarafından infaz edildiğini öğrenince, kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Kırtan, etkin pişmanlıktan yararlandırılarak ceza verilmeden serbest bırakıldı.
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 6 ay önce güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra tutuklanan 26 yaşındaki ‘Rejne Pir’ kod adlı PKK’lı Gül Kırtan, 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Atatürk Üniversitesi’nde 4 yıl sınıf öğretmenliği öğrenimi gören ve mezun olduktan sonra 3 yıl önce örgüte katılan Gül Kırtan savunmasında, “Babam 1990 yılında PKK’ya katıldı. Haftanin Kampı'nda grup sorumlusuydu. Babamın 1995 yılında bir çatışmada öldüğü bize bildirildi. Ancak atılan bir iftiradan dolayı örgüt tarafından infaz edildiğini Zap Kampı sorumlusu Haki Akçay bana söyledi. Bunu duyunca örgüte kin ve nefretin arttı ve teslim olmaya karar verdim” dedi.KPSS'YE KATILMIŞKapatılan DEHAP’ın Ankara’daki kongre ve konferanslarına katıldığını, gençlik örgütlenmesi içinde yer aldığını belirten Kırtan şunları anlattı:, “DEHAP Genel Merkezi'nde gençlik eğitimi aldıktan sonra örgüte katıldım. Asıl amacım babamın akibetini öğrenmekti. Çünkü bana örgüte katılabileceğim yönünde olumlu cevap gelince ben bir süre erteledim. Erteleme sebebim ise okuldan mezun olup, KPSS'ye girmek için önüme bir engel çıkmamasıydı. KPSS için resmi başvurumu yaptıktan sonra örgüte katıldım.
Çünkü geri dönmek üzere gittim. Operasyonları durdurmak için kendilerine ‘canlı kalkan’ adını veren grubun sorumlusu Şevket Yıldız örgüte katılmama yardımcı oldu. Kampta örgüte katılmadan önce, devlet adına terörle mücadelede görev yapmış asker, polis veya MİT mensubu olabilir ‘Kava’ kod adlı örgüt mensubu vardı. Bu kişi Diyarbakırlıydı. Örgüt ajan olabileceği ihtimali nedeniyle bu kişinin kullandığı kod ismine layık olmadığı için adını ‘Zalim Dehak’ olarak değiştirdi. Sonra da Türkçe'de isimsiz anlamına gelen ‘Benav’ adı verildi. Bu şekilde teşhir edilince kaçıp KDP’ye teslim oldu.”KAMPTA DENİZ SUBAYIKampta daha çok Doğu bloku ülkeleri yapımı silahların tanıtımı ve kullanımı üzerine eğitim aldıklarını ifade eden Gül Kırtan şöyle devam etti:“Merkezi İstanbul’da bulunan Özgür Halk adlı dergide çalışan ‘Erdem’ kod adlı kişi, örgüt mensubu olan bir kızı sevdiğini açıkça söyleyince, aşırı derecede rencide edilerek teşhir edildi. Erdem kendi silahıyla intihar etti, ilk müdahalesi kasıtlı olarak geç yapılınca öldü. Halen örgütün Botan eyaletinde faaliyet gösteren ‘Çiçek’ kod adlı kadın intihar saldırısı yapmak için örgüte yazılı dilekçe verdi. Ayrıca ‘Ali Kemal’ kod adlı Amasyalı ve aslen Türk olan örgüt mensubu eşiyle birlikte örgüte katıldı. Bu kişi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir subay okulundan mezun olduktan sonra örgüte katılmıştı. Şırnak kırsalında bir süre kaldıktan sonra Kandil ve Zap kamplarına geldi ve şu anda siyasal birim içinde eğitim veriyor. Eşi örgütten kaçtı. Kendisi askeri kanadın disiplin kurulundan sorumludur.”‘DTP'Lİ YÖNETİCİLER KANDİL'E GELDİ’PKK’dan kaçmak için Özel Kuvvetler eğitmenliğinde sabotaj uzmanlık eğitimi aldığını, çünkü sabotaj eğitimi alanların eylem için şehirlere gönderildiğini belirten Kırtan şunları söyledi:“PKK’nın DTP’yle doğrudan ilişkisi var. DTP'li üye ve yöneticiler çeşitli dönemlerde Kandil ve Hınere kamplarına gelerek ideolojik eğitim alıyorlar, ardından legal zeminde siyaset yapmak için Türkiye’ye gönderiliyorlar. Ayrıca DTP içerisinde aktif görev alan eş genel başkanlar dahil tüm üyeler, örgüt propagandası ve ajitasyon faaliyeti yürüterek kitleleri etkilemeye yönelik çalışıyorlar. DEHAP’ın Ankara Gençlik örgütlenmesi sorumlusu Mahmut Bilgin de Hınere Kampı'na gelerek sık sık ideolojik eğitim alıyor. Bu kişinin şu anda DTP içinde hangi görevde olduğunu bilmiyorum. PKK’dan kaçan yaklaşık 2 bin civarında kişi var. Bunlar Irak, Suriye ve Avrupa ülkelerine gittiler.”“ABD SİLAH VERİYOR”ABD’li askeri ve siyasi temsilcilerin, 28 Haziran 2006 günü Kuzey Irak’taki Hakurk kampındaki dış ilişkiler idare birimi denilen yerde PKK’nın üst düzey yöneticisi Murat Karayılan ile gizli görüşme yaptıklarını belirten Gül Kırtan, örgütün geçen yıl aldığı eylemsizlik kararının da bu görüşme sonrası ABD güdümünde alındığını ileri sürdü. Gül Kırtan, “Örgütün şu anda KDP, KYB ve Rusya ile diplomatik ilişkileri çok güçlü. Ayrıca örgüt propagandasına yönelik çekimleri yapılan ve oyuncuları dağ kadrosundaki PKK’lılardan oluşan ‘Beritan’ adlı filmin finansörlüğünü de Almanya’dan gelen bir işadamı üstlendi. Fransa ve Yunanistan’dan da birer grup Hınere kampına geldi. PKK, ABD’den silah, KDP ve KYB’den ise erzak alıyor” dedi. “TAK, KARAYILAN'A BAĞLI ÇALIŞIYOR”PKK içerisinde 60 kişilik ‘Ölümsüzler Taburu’ adı verilen intihar komandosu grubu bulunduğunu kaydeden Gül Kırtan itiraflarını şöyle sürdürdü:“Türkiye metropollerinde eylem yapan TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri), örgütün askeri kanadının 3'üncü kongresinde, askeri kanat sorumlusu Bahoz Erdal’ın önerisiyle kuruldu. Bu birim, örgütün meşru savunma stratejisine ters düşen ve metropollerde sivillerin hayatını kaybetmesine neden olan ve ulusrarası devlet, kuruluşlar ile özellikle AB’ye üye ülkelerden tepki toplayan intihar, sabotaj ve suikast eylemlerini sahiplenmektedir. TAK doğrudan Murat Karayılan’a bağlı çalışıyor. Türkiye metropollerine sansasyonel eylem için gönderiliyor. TAK sivil hedeflere yönelik eylem yaptığı için, PKK’dan bağımsız bir yapılanma olduğunu iddia ediyor.”“ETKİN PİŞMANLIK TUZAĞI”Devletin çıkarmış olduğu etkin pişmanlık yasasını PKK'nın eylem için kullanacağını belirten Gül Kırtan, “Örgüt yeni bir eylem stratejisi olarak özel kuvvetlerde görev alıp eylem yapacak olanları, teslim olmak için göndermeyi planlıyor. Örgüt, teslim olup yasadan faydalanarak kısa sürede özgürlüğüne kavuşan kişinin, serbest hareket etmenin verdiği avantajla sansasyonel eylemleri daha kolay yapabileceğini düşünüyor. Bu konuda Murat Karayılan’ın öneride bulunduğunu biliyorum. Çünkü bu yasadan çok sayıda kişinin faydalanıp serbest kalması örgüt yönetimini çok tedirgin etti” dedi.Gül Kırtan'ın bu ifadelerinden sonra duruşmaya kısa ara veren mahkeme, sanığın kendiliğinden örgütten çekilmesi, samimi itiraflarda bulunması nedeniyle TCK’nın 221/2 maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan yararlandırılmasına ve bu nedenle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına oy birliğiyle karar verdi. Bu karar üzerine Gül Kırtan serbest bırakıldı.

Karayılan kılpayı kurtuldu

Kandil Dağı’ndaki PKK kampında gerçekleşen patlamada, 5 terörist öldü, çok sayıda terörist de yaralandı.
Gelen ilk bilgilere göre patlamanın bir canlı bomba saldırısı olduğu ihtimali kuvvetleniyor. Ancak diğer ihtimaller de geçerliliğini koruyor.
İHTİMAL SENARYOLARI İÇİN TIKLAYIN
Bölücü terör örgütü PKK'nın üst düzey yöneticileri Murat Karayılan ile örgütün Silahlı Kanadı HPG'nin başındaki Suriyeli ‘Dr. Bahoz Erdal’ kod adlı Feyman Hüseyin arasındaki liderlik savaşında, kanlı saldırı yaşandı. PKK'nın Avrupa'daki para trafiğini yöneten Rıza Altun'un da katıldığı Kandil Dağı'nda düzenlenen toplantıda, bir terörist üzerindeki bombayı patlattı. Patlamada, saldırıyı gerçekleştiren terörist ile örgütün üst düzey sorumlusu 4 kişi öldü. Toplantıda bulunan Rıza Altun'un, patlamada yara alıp almadığı öğrenilemedi.
Fransa'da gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ve gittiği Avusturya'dan geçen hafta örgütün liderlerinden terörist Murat Karayılan'ın talimatıyla Kuzey Irak'a çağırılan Rıza Altun'un da bulunduğu Kandil Dağı'nda bombalı saldırı olayı şöyle gelişti. PKK'nın Avrupa'da para trafiğini yöneten ve Murat Karayılan'ın liderlik savaşı verdiği Feyman Hüseyin'e yakınlığıyla bilinen Rıza Altun, Kuzey Irak'a döndükten sonra örgütün üst düzey yöneticileriyle parasal durumu görüşmek üzere Kandil Dağı'na çağrıldı. Altun ve örgüt yöneticilerinin toplantısına, PKK´nın dağ kadrosunu yöneten Murat Karayılan son anda katılmaktan vazgeçti. Toplantıya aralarında PKK'nın silahlı kanadı HPG'nin başında bulunan Suriyeli ‘Dr. Bahoz Erdal’ kod adlı Feyman Hüseyin, kod adları ‘Dijvar’, ‘Azat’ ‘Zinar’ ve ‘Serhat’ ile bazı örgüt yöneticileri katıldı. Toplantıda örgütün parasal durumu tartışılmaya başlandı. Toplantıya kısa ara verilince, örgüt liderlerinden Feyman Hüseyin oradan ayrıldı. Feyman Hüseyin'in ayrılmasından kısa süre sonra da toplantıda bulunan ‘Dara’ kod adlı Muhammet Demirbaş, üzerindeki bombaları patlattı. Ortalık kan gölüne dönerken, saldırıyı gerçekleştiren Muhammet Demirbaş adlı terörist ile toplantıya katılanlardan ‘Dijvar’, ‘Azat’, ‘Zinar’ ve ‘Serhat’ kod adlı örgüt yöneticileri yaşamını yitirdi.
Patlamada, toplantıda bulunanlardan çoğu yaralanırken, Rıza Altun'un yaralanıp yaralanmadığı öğrenilemedi. PKK'nın üst düzey yetkililerinin bulunduğu bir toplantıda böyle bir patlamanın olması örgüt içinde büyük bir paniğe neden oldu. Örgütün üst düzey yönetecilerinden Murat Karayılan ile silahlı kanat sorumlusu Feyman Hüseyin arasındaki liderlik savaşının sürdüğü dönemde yaşanan saldırı sondası örgüt mensuplarına yapılan açıklamada, Kandil Dağı'ndaki patlamayı gerçekleştiren terörist Muhammat Demirbaş'ın bunalıma girerek üzerindeki bombaları patlattığı söylendi.
Kandil Dağı'ndaki bombalı saldırı ve ardından gelişmeler, güvenlik birimlerince telsiz konuşmalarından saniye saniye takip edildi.
Türkiye, Altun için nota vermişti
TÜRKİYE, Fransa'da tutuksuz yargılanan ‘PKK'nın kasası’ olarak adlandırılan Rıza Altun'un geçtiğimiz günlerde, Irak'a kaçmasına göz yuman Avusturya'ya nota vermişti. Fransa'dan Avusturya'ya kaçan Altun, güvenlik birimlerince 4 Temmuz'da gözaltına alınmıştı. 13 Temmuz'da serbest kalan Altun, Viyana'dan Kuzey Irak'a kaçmıştı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de açıklamasında, Interpol tarafından arananan bir teröristin AB üyesi Avusturya'dan uçakla Irak'a gitmesinin kabul edilemez olduğunu söylemişti.
İHTİMAL SENARYOLARI İÇİN TIKLAYIN

Bahçeli’den önemli mesajlar



MHP lideri, Genel Kurul’da yan yana oturacakları DTP’liler için “Kürtçe yemin etmezlerse sorun olmaz” dedi, AK Parti’ye ise “İstediklerini cumhurbaşkanı seçerler” diyerek 367 garantisi verdi.

İSTANBUL - MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti’nin istediği kişiyi cumhurbaşkanı seçme hakkına sahip olduğunu söyledi, “Karar tamamen AKP’nin. Kimi isterlerse seçerler” dedi. MHP’nin cumhurbaşkanı seçiminde Meclis’te olacağını belirterek, “367 sorunu yaşanmaz” garantisi veren Bahçeli, kendisini arayan Başbakan’a “geri dönmeyeceğini” de kaydetti. Bahçeli, Başbakan’ın DTP ve MHP’lileri kastederek “Bunlar Meclis’te vuruşur” sözüne karşı da, Genel Kurul salonunda yan yana sıralarda oturacakları DTP’liler için “Türkçe yemin ederlerse, sorun çıkmayacağını” duyurdu.

Seçimden sonra basının karşısına çıkmayan tek lider olan Bahçeli, görüşlerini Akşam ve Milliyet gazeteleri aracılığıyla duyurdu.

AK PARTİ KİMİ İSTERSE SEÇER
Bahçeli, Meclis’teki cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılacaklarını açıkladı. “Biz o gün oradayız. Oylamanın yapıldığı gün Genel Kurul’a gireriz” dedi. Bahçeli, cumhurbaşkanı adayı konusunda ise açık konuştu:

“Seçim yapılmış ve AKP milletin iradesiyle yeniden iktidar olmuştur. Cumhurbaşkanlığına da istediği kişiyi seçebilir, bu konudaki karar tamamen AKP’nindir. Kimi isterlerse seçerler. Ancak tabii seçilecek cumhurbaşkanının milletin ve devletin birliğini temsil eden, üzerinde tartışılmayacak bir isim olması, Türkiye’ye yakışan bir cumhurbaşkanı olması ülke yararına olacaktır.”

OY VERİRİZ, VERMEYİZ O BİZE KALMIŞ
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı gün AKP’nin Meclis’te toplantı yeter sayısı sorunu yaşamaması gerekiyor. Zaten 340 milletvekilleri var. 24 de DTP’li bağımsız milletvekili var. Cumhurbaşkanı seçimi için Genel Kurul toplantı yeter sayısı 367’dir. İlk iki turda 367 oy gerekmektedir. Genel Kurul’a biz MHP olarak katılacağız. Dolayısıyla AKP toplantı yeter sayısı sorunu yaşamaz. Biz oylamaya katılırız; ancak aday gösterilen kişiye oy veririz vermeyiz, o bize kalmış.

BAŞBAKAN’A DÖNMEYECEĞİM
MHP lideri, Başbakan’ın telefonuna çıkmadığını ve “dönmeyeceğini” de söyledi:
“Başbakan, aramak için biraz erken davrandı. Hem de tavırlarını samimi bulmuyorum. Seçim kampanyası sırasında bize ‘Meclis’te bile selam verilmez bunlara’ dedi. MHP’yi DTP ile aynı kefeye koydu. Başbakan şimdi ak bir sayfa açtığını söylüyor ama daha önceki kara sayfaların hesabını ne yapacağız. Şimdi biz bekliyoruz. Bakalım Sayın Başbakan’ın Meclis’teki tavırları ne olacak. Ancak ben bu süreçte Başbakan’ı aramayacağım.”

DTP’LİLER TÜRKÇE YEMİN EDERSE SORUN YOK
Bahçeli, Başbakan’ın seçim kampanyası sırasında DTP ve MHP’yi kastederek “Bunlar Meclis’te vuruşur” sözlerine de yanıt verdi. Genel Kurul salonunda yan yana sıralarda oturacakları DTP’li bağımsız milletvekilleriyle MHP’liler arasında sorun çıkmasının “yemin” törenine bağlı olduğunu açıklayan MHP lideri, geçmişte DEP milletvekili Leyla Zana’nın “Kürtçe yemin” ettiğini hatırlatarak şöyle dedi:

“Türkçe yemin etmezlerse bizim de milli hassasiyetlerimiz var. Anayasamız’ın 3’üncü maddesi çok açık; resmi dil Türkçe’dir diyor.”

Bağımsızlar yeminin ardından DTP’ye katılacak

Demokratik Toplum Partisi’nin desteklediği bağımsız milletvekilleri, TBMM’de düzenlenecek yemin töreninin ardından partiye katılacak.
ANKARA - DTP yetkililerinden alınan bilgiye göre, bağımsız milletvekillerinin partiye katılımlarının ardından, bir ay içerisinde DTP Olağanüstü Kongresi’nin toplanması ve Mardin’den milletvekili seçilen Ahmet Türk’ün yeniden genel başkanlığına getirilmesi bekleniyor. Hakkari’den bağımsız milletvekili seçilen, Anayasa Mahkemesi’nce kapatılan HADEP’in eski Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani de, “5 yıl süreyle bir başka partinin kurucu, üyesi ve yöneticisi olamayacağı” yönünde getirilen yasağın sona ereceği Mart 2008’de DTP’ye katılabilecek.

DTP’nin desteklediği Ayla Akat Ata, Bengi Yıldız, Mehmet Nezir Karabaş, Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk, Akın Birdal, Gültan Kışanak, Pervin Buldan, Hamit Geylani, Sebahat Tuncel, Emine Ayna, Ahmet Türk, Nuri Yaman, Sırrı Sakık, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Hasip Kaplan, Sevahir Bayındır, Şerafettin Halis, Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan, bağımsız olarak milletvekili seçilmişti.

Leyla Zana’ya ‘eyalet’ soruşturması

Kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana hakkında, dün Iğdır’da düzenlenen mitingde yaptığı konuşma nedeniyle soruşturma açıldı.
IĞDIR - Iğdır Emniyet Müdürlüğü, Leyla Zana’nın Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) desteklediği bağımsız adayların Iğdır mitinginde yaptığı konuşma metnini de Cumhuriyet Savcılığı ve İl Seçim Kurulu’na sundu.

Iğdır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük tarafından yapılan yazılı açıklamada, Leyla Zana ve Mehmet Nuri Güneş hakkında, dün düzenlenen mitingdeki konuşmalarının içeriği nedeniyle, TCK’nın 216 ve 302. maddeleri ile 298 sayılı yasanın 58. maddesi gereğince soruşturma açıldığı bildirildi.

Dünkü açıklamasında “Ankara, Türkiye’yi eyaletlere böl ve Kürdistan eyaleti kur” diyen Zana’ya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sert tepki göstermiş “Siz, kalkıp bu ülkeyi bölebilecek bir anlayışı, yapıyı ortaya koyamazsınız. Seçimin arifesinde böyle bir tahrik yapamazsınız” diyerek, yargıyı göreve çağırmıştı.

‘AKP’nin koltuk değneği Barzani ve DTP’

MHP lideri Devlet Bahçeli, Trabzon mitinginde cumhurbaşkanlığı seçimine değindi. Bahçeli, Anayasa Mahkemesi kararını eleştiren AK Parti’yi kurumları yıpratmakla suçladı. Bahçeli AK Parti’nin iki koltuk değneğinin ise DTP ve Barzani olduğunu söyledi.
TRABZON - Trabzon Cumhuriyet Meydanı’nda halka seslenen Devlet Bahçeli’nin hedefinde, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Meclis Başkanı vardı. Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve ardından bu üç ismin birbirinin kuyusunu kazdığını söyledi. Konuşmasının büyük bölümünde AK Parti’yi eleştiren Bahçeli, Cumhurbaşkanı Sezer’in seçilmesine o dönemin Fazilet Partisi’nde olan şimdi ki AK Partililerin de destek verdiğini söyledi.

İktidarın seçim sonrasında hükümet kurmak için bağımsız adaylarla yakınlık kurduğunu savunan Devlet Bahçeli, AK Parti’yi, Barzani ve DTP’den yardım almaya çalışmakla da suçladı.

Cumartesi günkü Erzurum mitinginde, Abdullah Öcalan’ı idam etmesi için başbakan Erdoğan’a ip atan Bahçeli, bu tutumunu Trabzon’daki mitingde sürdürmedi.

9 DTP’liye ‘PKK propagandası’ davası

DTP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Miroğlu”nun da aralarında bulunduğu 9 kişi hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açıldı.
İSTANBUL - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Mart 2007 tarihinde Ankara’daki nevruz kutlamaları sırasında yapılan konuşmalara ilişkin soruşturmasını tamamladı.

Başsavcılık, aralarında Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Yardımcısı Orhan Miroğlu’nun da bulunduğu 9 kişi hakkında 8 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

Miroğlu, terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanıyor.

İddianamede, DTP Genel Başkan Yardımcısı’nın “Elbette PKK’lı burada ve siz DTP’siniz” sözlerinin suç teşkil ettiği belirtildi.

Başsavcılık, terör örgütünün nevruz ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü fırsat bilerek, örgütün siyasallaşmasına hizmet eden gösteri ve eylemlerde bulunduğunu da ifade etti.

Şanlıurfa’da PKK’lının cenazesinde gerginlik

Tunceli’de, güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen Fidan Sıcak adlı teröristin cenazesi, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde defnedilirken, gerginlik yaşandı.
ŞANLIURFA - Bir grup, yoldan geçen bir aracı durdurarak, içindekileri linç etmek istedi.

Fidan Sıcak’ın cenazesi, Ceylanpınar yol kavşağında, kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Bu sırada kalabalık, yoldan geçen bir özel aracı durdurdu.

Sürücüye tepki gösteren bazı şahıslar, aracı yumruklanmaya başladı. Aracın içerisindeki 2 kişiyi linç etmek isteyen grup, Viranşehir Belediye Başkan Yardımcısı Nayif Aslan tarafından engellendi.

Grubun dağılması üzerine, kadın töreristin cenazesi defnedildi. Cenazeye, Belediye Başkanı Emrullah Cin, Belediye Başkan Yardımcısı Nayif Aslan ile DTP yöneticileri de katıldı.

DTP: Koalisyonda 4 bakanlık isteriz

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş, 4 bakanlığın kendilerine verilmesi şartıyla koalisyon yapmaya hazır olduklarını söyledi.

MERSİN - Demirtaş, Mersin bağımsız milletvekili adayı Orhan Miroğlu tarafından Metropol Alanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, “Mersin’in, barış ve kardeşlik içinde yaşadığını, bu nedenle de kentin tüm Türkiye’ye örnek olması gelmesi gerektiğini” ifade ederek, “Mersin’de AK Partilisiyle, CHP’lisiyle, hatta MHP’lisiyle birlikte bir kardeşleşme yaşanıyor. Bu büyük bir özgürlük” dedi.

Ağrı’da DTP-MHP gerginliği


Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde MHP’lilerle DTP’liler arasında gerginlik yaşandı. DTP’lilerin, MHP binası önünde slogan atması ile başlayan olayları polis havaya ateş açarak yatıştırdı.

AĞRI - Bağımsız milletvekili adayı Dr. Mehmet Naci Kutlay’ın Doğubayazıt Meydanı’nda düzenlenecek mitingine katılmak için DTP ilçe binası önünde toplanan yaklaşık bin 500 kişi, Ağrı Caddesi üzerinde yürüyüşe geçti.

DTP’li grup, MHP ilçe binası önünden geçerken Abdullah Öcalan lehine sloganlar atmaya başladı. MHP’lilerin sloganla karşılık vermesi üzerine iki grup karşı karşıya geldi.

Taş ve sopalarla MHP binasına saldıran kalabalığa müdahale eden polise, özel harekat timleri ile jandarma da destek verdi.

Olay sırasında birçok işyerinin camları kırıldı, ilçe merkezi bir süre trafiğe kapatıldı. Güvenlik kordonunu aşmak isteyen kalabalığı DTP’li yöneticiler sakinleştirdi.

Polis, iki parti binası önünde güvenlik önlemlerini artırdı.

DİYARBAKIR’DA DP MHP AK PARTİ BİNALARI TAŞLANDI
Diyarbakır’da da DTP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarının gerçekleştirdiği mitingin ardından bir grup, DP, MHP ve AK Parti seçim bürolarını taşladı.

Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki mitingin ardından dağılan bir grup ile yol güzergahında bulunan DP İl Başkanlığı’ndaki partililer arasında sözlü tartışma başladı.

Tartışmanın büyümesi üzerine grup, DP İl Başkanlığı binasını taşladı. DP’liler de grup ile miting alanını temizlemeye gelen Yenişehir Belediyesi’ne ait araca taş atarak karşılık verdi.

Polisin uyarısı üzerine dağılan grup daha sonra, AK Parti seçim bürosu ile 200 metre ileride bulunan MHP İl Başkanlığı binasına taş attı. Grup, polisin müdahalesi sonucu dağıldı.

ZANA’DAN KÜRTÇE BARIŞ MESAJI
DTP’nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarının düzenlediği mitinge, kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de katıldı.

Adaylar Aysel Tuğluk ve Gültan Kışanak’ın katıldığı mitinge, diğer adaylardan Selahattin Demirtaş eşinin rahatsızlığı nedeniyle il dışında olduğu için, Akın Birdal da sağlık sorunları nedeniyle katılamadı.

Abdullah Öcalan’ın posterinin açıldığı ve PKK lehine sloganların atıldığı mitingde konuşan Baydemir, “Hükümet 4.5 yılda sivilleşme ve demokratikleşme konusunda bir şey yapmadı. Bir adım ileri attı. Birileri kaşlarını çattı. Dört adım geri attı. Bu şekilde ülke yönetilmez” dedi.

DTP Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş koltuk ve mevki istemediklerini ifade ederek, “Biz iktidar sevdalısı değil, halk sevdalısıyız. İktidarda gözümüz yok. Özgürlük istiyoruz” derken, Leyla Zana Kürtçe yaptığı konuşmada şu mesajı verdi:

“Bu barış elini son kez uzatıyoruz. Bu el geri çevrilirse bir daha ölene kadar kimseye barış elimizi uzatmayacağız. Kimse bizim onurumuzla uğraşmasın.”

Hükümetten Zana’ya tepki

Eski DEP Milletvekili Leyla Zana’nın “Ankara, Türkiye’yi eyaletlere böl ve Kürdistan eyaleti kur” konuşmasına hükümetten tepki geldi.
ANKARA - Başbakan Erdoğan açıklamayı ‘talihsiz’, Dışişleri Bakanı Gül ise ‘provoke edici’ olarak niteledi.
Kanal 7 televizyonunda konuşan Başbakan Erdoğan, “Yapılan açıklama, çok talihsiz. Siz, kalkıp da bu ülkeyi bölebilecek bir anlayışı, yapıyı ortaya koyamazsınız ve seçimin arifesinde de böyle bir tahrik yapamazsınız. Bunun takibini, herhalde yargı gereği gibi yapacaktır.” dedi.

Dışişleri Bakanı Gül ise, Zana’nın açıklamasını, “Çok sorumsuzca ve seçim öncesinde, herkesi provoke edici” olarak değerlendirdi.

TGRT televizyonunda yayına katılan Gül, “Böyle bir açıklamanın, bilinçsiz yapıldığı kanaatinde değilim” diye konuştu.

Olası AK Parti- DTP ittifakı ile ilgili haberleri de değerlendiren Gül, “Böyle bir ihtimal yok” dedi.