13 Ekim 2009 Salı

Gündüz linç gerilimi gece PKK eylemi

Çocuk kaçırma teşebbüsü Viranşehir'i karıştırdı

Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi’nde, bir kız çocuğunun kaçırılmak istediği iddiası üzerine başlayan gerginlik, gece saatlerinde PKK gösterisine dönüştürülmeye çalışıldı. İki bankaya ait ATM cihazları ile çok sayıda işyerinin zarar gördüğü olaylarda, polise taş ve molotofkokteylle saldıran protestocuların belirlenmesi için güvenlik güçlerinin kaydettiği kamera görüntüleri incelenmeye başladı. Polisin müdahalesi ile gerginliğin sona erdiği ve hayatın normale döndüğü ilçede, olası provokasyonlara karşı geniş güvenlik önlemleri sürdürülüyor. Viranşehir'de dün sabah saatlerinde, bakkala ekmek almaya giden 8 yaşındaki D.K.'ya para vererek kandırıp kaçırmak istedikleri ileri sürülen Bilal Akbulut ve İsmail Kök gözaltına alınarak Yenimahalle Polis Merkezi’ne götürüldü. İki şüphelinin yakalanması ardından, bu kişilerin ‘Organ mafyası üyesi’ olduğu, ‘Kız çocuklarına tecavüz etmek istediği’ ve ‘Kayseri’de kaybolan çocukları kaçıran kişiler’ olduğu söylentileri kısa sürede yayıldı. Tüm ilçede duyulan söylentiler üzerine, saat 10.30 sıralarında toplanan yaklaşık 1000 kişilik öfkeli grup, 2 şüphelinin gözaltında tutulduğu Yenimahalle Polis Merkezi önünde toplandı. Tekbir getirip, ‘Onları istiyoruz’, ‘Cezalarını biz verelim’ sloganları atan kalabalık gözaltında tutulan zanlıları linç etmek için polis merkezini basmaya kalkıştı. Az sayıdaki polisin havaya uyarı ateşi açarak dağıtmaya çalıştığı öfkeli kalabalık, polis merkezinin bahçesinde bulunan şüphelilere ait 63 VE 011 plakalı kamyoneti tahrip etti. Çok sayıda polis ve jandarmanın takviye güç olarak gönderildiği polis merkezi önünde gün boyu süren ve zaman zaman güvenlik güçleri ile öfkeli grup arasında arbede çıkarken 7'si polis çok sayıda kişi hafif yaralandı. Gerginlik, Viranşehir Belediye Başkanı DTP'li Leyla Güven, DTP Viranşehir İlçe Başkanı Adnan Etli ile polis müdürlerinin sağduyu çağrısı ile saat 17.00 sıralarında sona ererken kalabalığın büyük bölümü dağıldı. İlçede linç gerginliğinin yaşanmasına yol açan ve polislerin can güvenliklerini sağlamak için ifadesini bile alamadığı şüpheliler Bilal Akbulut ile İsmail Kök, gizlice polis merkezinin bitişiğinde bulunan Viranşehir Adliyesi'ne götürüldü. Çok sayıda hırsızlık suçundan sabıkalı oldukları ortaya çıkan ve Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeleri alınan Akbulut ve Kök suçlamaları reddetti. Yörede ‘Çerçi’ olarak adlandırıldıklarını, kamyonetleriyle köylere giderek gıda ürünleri sattıklarını söyleyen Akbulut ve Kök, bazı köylerden kendilerine kurutmalık biber ve patlıcan siparişi verildiğini savundu. Akbulut, şöyle dedi: “Biber ve patlıcanı Viranşehir'de bulabileceğimiz düşüncesiyle gece buraya geldik. Geç olunca ilçe dışındaki bir pamuk tarlasında kamyonette uyuyarak sabahladık. Erken saatte sokakta fırından ekmek almaya gidiyorduk. Burada kız çocuğu birden bağırıp kaçtı. Biz de bu durum karşısında şaşırdık ve bizden korktuğunu düşündük. Ekmek alacağımız sırada kızın yakınları gelip bize saldırdı, ardından da polisler teslim aldı. Dışarıda bizi linç etmek isteyen kalabalık olduğunu öğrenince şoke olduk. Bizim ne organ mafyasıyla, ne çocukları kaçırmakla ilgimiz yok. Bizim de çocuğumuz var, her şey tamamen yanlış anlamadan kaynaklanıyor.” Akbulut ve Kök, ifadelerinin alınması ardından sevk edildikleri nöbetçi mahkemece tutuklandı. İki şüphelinin tutuklanmasının ardından polis, şüphelilerin cezaevine gönderileceğini duyan yaklaşık 500 kişilik grup yeniden Adliye binası önünde toplandı. Tekbir getirip, ‘İdam edin’ diye bağıran grupta bulunan yüzlerini maske ve poşu ile gizleyen bazı kişiler, ‘İntikam’ ve ‘Saldırın’ diyerek ellerindeki taşı güvenlik güçleri ve adliye binasına atarak kalabalığı yönlendirdi. Taşlı saldırıya maruz kalan polis, kalabalığı dağıtmak için biber gazı ile karşılık verdi. Ancak, yüzlerini gizleyen ve ‘Saldırın’ diyerek kalabalığa yön veren kişiler, güvenlik güçlerine taşla saldırmaya devam etti. Grubun, Karacadağ Caddesi'nde bulunan işyerlerinin camlarını kırıp, zarar vermeye başlaması üzerine ekipler bu kişilere müdahale etmeye başladı. Polisin gaz bombalı müdahalesine aldırış etmeden, cadde üzerindeki birçok işyerinin camını kırıp, iki bankaya ait ATM'ye zarar veren saldırganlar, daha sonra Dumlupınar İlköğretim Okulu yakınlarında, çöp konteynerleriyle yolu trafiğe kapatıp, tahtalardan oluşturdukları barikatları ateşe verdi. Zaman zaman Abdullah Öcalan ve PKK lehine slogan atan yaklaşık 100 kişi, burada da polise taş ve molotof ile saldırdı. Polisin biber gazı ile karşılık vermesiyle ara sokaklara dağılan grup, caddenin farklı noktalarında yine güvenlik güçlerine saldırmayı sürdürdü. Gece saat 22.30’a kadar süren gerginlik, polisin yoğun gaz kullanmasının ardından kalabalığın ara sokaklara dağılıp evlerine dönmesiyle sona erdi. Gece yeniden başlayan gerginlik üzerine, güvenlik güçleri Viranşehir Adliyesi'nin çevresini yaya ve araç trafiğine kapattı. Daha sonra adliyeye sevk edilen çok sayıda zırhlı araç, 2 şüpheliyi alarak polis araçları ve ambulansların da eşlik ettiği 15 araçlık konvoy ile Şanlıurfa Cezaevi'ne gönderildi. Polis, konvoyun geçişi sırasında yeni olay olmaması için Viranşehir-Şanlıurfa karayolunu da bir süreliğine ulaşıma kapattı. PKK YANDAŞLARI PROVOKE ETMEK İSTEDİ Gün boyu linç geriliminin yaşandığı ilçede, hayatın saat 23.00 sıralarında normale dönmesinin ardından ilçe genelinde, olası yeni gerginliklere karşı polis tarafından sıkı önlem aldı. Gün boyu güvenlik güçlerince çekilen kamera kayıtlarının incelenmeye başlandığını söyleyen Emniyet yetkilileri, özellikle gece 70-80 kişilik PKK’lı grubun, kalabalığı tahrik ederek yönlendirmeye çalıştığını bildirdi. Gündüz saatlerindeki gelişmelerin ‘halkın öfkesi' olarak değerlendirildiği ancak şüphelilerin tutuklanması ardından Adliye önüne gelen PKK’lıların güvenlik güçlerine taş ile saldırıp cadde üzerinde banka ve işyerlerine zarar verdiğini anlatan yetkililer, şu bilgileri verdi: “Bu kişiler daha sonra barikat kurup PKK lehine slogan attı. Çoğu yüzünü gizlemişti ve tek amaçları provokasyondu. Zaten, barikat kurdukları noktada önceden hazırladıkları molotoflar ve taşlar ile polise saldırı düzenlendi. Güvenlik Şube Müdürlüğü polislerince yapılan kamera çekimlerinin kayıtları inceleniyor. Tespitlerin tamamlanması ardından bu kişiler hakkında, ‘Terör örgütü propagandası yapmak, Suç ve suçluyu övmek, 2911 sayılı kanuna muhalefet, Kamu malına zarar vermek ve görevli memura mukavemette bulunmak’ suçlarından Cumhuriyet Savcılığı'na gerekli bilgi, belge ve doküman verilecek.” Viranşehir'de dünkü gerginlik ardından ilçede yaşam bugün normale döndü. Ekiplerin yine de kentte önlem aldığı belirtildi. 3 YIL ÖNCE BENZER OLAYLAR Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçesi’nde, 3 yıl önce de benzer gerginlik olmuştu. 14 Ekim 2006 tarihinde 4 yaşındaki V.K. arlı erkek çocuğuna tecavüz etmek istediği iddiasıyla 16 yaşındaki E.M. gözaltına alınarak Yenimahalle Polis Merkezi’ne getirildi. Aynı gün saat 18.00 sıralarında gözaltına alınan E.M.'nin işlemleri yapılırken, oruçlarını açtıktan sonra sokağa çıkan ve olayı duyan yüzlerce kişi, şüpheliyi linç etmek için yine polis merkezi önünde toplandı. Polis merkezini basmaya kalkan ve burada güvenlik güçlerinin havaya ateş açarak ve biber gazıyla müdahale ederek uzaklaştırdığı kalabalık, sahur vaktine kadar bekleyişini sürdürdü. İftar vakti başlayıp, sahura kadar polis ile öfkeli kalabalık arasında arbede yaşanmasına yol açan gerginlik, sabaha karşı şüphelinin gizlice zırhlı bir araç ile Şanlıurfa’ya getirilmesi ile sona ermişti.



12 Ekim 2009 Pazartesi

Mersin'de polise molotoflu saldırı

Mersin'de korsan gösteri yapan terör örgütü yandaşları Çevik Kuvvet polislerine havai fişek ve molotof kokteyli ile saldırdı.

Terör örgütü yandaşları Mersin'de yine korsan gösteri yaparak polise saldırdı. Şevket Sümer Mahallesi'ndeki Siteler Polis Karakolu'nun bulunduğu sokakta toplanan örgüt yandaşları, korsan gösteri yapıp terör örgütü lehine slogan attı. Siteler Polis Merkezi'ne doğru yürümek isteyen örgüt yandaşlarına polis izin vermedi.
Yüzleri bezlerle kapalı, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu örgüt yandaşları kendilerine müdahale eden Çevik Kuvvet polislerine havai fişek ve molotof kokteylleri ile saldırdı. Polisler, kafalarının üzerinden geçip bir iş yerine çarparak düşen havai fişeklerden güçlükle kurtuldu. Polis ekipleri ise korsan göstericileri gaz bombası atarak uzaklaştırmaya çalıştı. Polisin mahalledeki geniş çaplı güvenlik önlemi sürüyor.

İstanbul'da teröristbaşı gerginliği

İstanbul Gaziosmanpaşa ve Sultangazi'de terörist başı Öcalan'ın Suriye'den çıkarılışının yıldönümünü bahane eden bir grup, okulun camlarını kırdı, otobüs durağına molotofkokteyli attı. Eylemlerde çocukların çokluğu dikkat çekti


Sultangazi Mahallesi'nde bölücü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın Suriye'den kovulmasının yıl dönümünde örgüt yandaşları korsan gösteri yaptı. Polise ve çevredeki okulları taş yağmuruna tutan yüzleri maskeli gösterici, etrafa molotof kokteylleri ile saldırdı. Eylemciler, bir otobüs durağını da taş ve molotof yağmuruna tutarak kullanılamaz hale getirdi.
Teröristbaşının, Türkiye'nin baskıları neticesinde Suriye'den kovulmasının 11. yıldönümünde yaklaşık 500 kişilik grup Karayolları Mahallesi'nde protesto gösterisi düzenledi. Ellerinde bölücübaşının posterini taşıyan ve yasadışı slogan atan, aralarında yüzleri maskeli kişilerin de bulunduğu grup, Yeşilpınar Mahallesi'ne kadar yürüdü. Grup Yeşilpınar Mahallesi'nde yapılan açıklamanın ardından Karayolları Mahallesi'ne doğru yürüyüşe geçti.


Yüzleri maskeli kişilerden bazıları yol kenarında güvenlik önlemi alan Çevik Kuvvet Polisi'ni ve Avrupa Konutları İlköğretim Okulu'nu taşladı. Olay sonrasında okulun bazı camları kırıldı. Yine ön saflarda çocuklar kullanıldı. Hızını alamayan göstericiler, yoldan geçmekte olan bir belediye otobüsünü de taşladı. Belediye otobüsünün bir camı kırıldı.
Karayolları Mahallesi'nde yeniden toplanan grup molotof kokteylleri ile çevreye saldırdı. Olaylardan bir otobüs durağı da nasibini aldı. Otobüs durağı molotof kokteylleri ve taşlarla paramparça oldu. Molotof kokteyllerinin etkisiyle alev alev yanan otobüs durağı, olay yerindeki sivil polisler tarafından yangın söndürücüyle söndürüldü. Grup, olaylardan sonra arka sokaklara kaçarak dağıldı.
GAZİOSMANPAŞA'DA EYLEM
Terörist başı Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye'den çıkarılmasını protesto eden yaklaşık 100 kişilik grup, Karayolları Mahallesi'nde toplanarak sloganlar attı.
Daha sonra bir okulun camlarını taş atarak kıran göstericiler, bir otobüs durağına da molotofkokteyli attı. Bölgeyi adeta savaş alanına çeviren göstericiler, ellerindeki molotofkokteyllerini rastgele etrafa fırlattı. Polisin müdahale etmediği göstericiler daha sonra dağılırken, bölgedeki sivil polis memurları ateşe verilen otobüs durağını yangın tüpüyle söndürdü.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Türkiye’ye bağlanalım

Türkiye’deki açılım, Kuzey Irak’ta sokaktaki insandan öğrencilere kadar herkesin gündeminde.

Süleymaniye Amerikan Üniversitesi’nde bir grup öğrenci ile Iraklı Kürt gençliğinin geleceğe bakışını tartıştık. İki toplum arasındaki önyargıların silinmesi için Türkiye ile diyalog ve ilişki kurmak isteyen Kürt gençliği, “demokratik açılım”a tam destek veriyor.
İşte mini açık oturumdan satır başları:
Bağımsızlık bir hayal
Tabeen Rauf (22 yaşında, iş yönetimi öğrencisi) 10 yıl önce Türklerin bize bakışı çok tuhaftı. Türkler; Kürtçe konuşan birini gördüklerinde, Kuzey Irak’taki Kürt bölgesinden birini gördüklerinde adeta sinirleniyordu. Bu hikayeleri biliyorum. Ama bugün bakın TRT Şeş var, devlet televizyonu Kürtçe yayın yapıyor. Nereden nereye gelindi. Türk hükümetinin son girişimi gösteriyor ki Türkiye’nin Kürtlere kültürünü ve dilini unutturma çabaları başarılı olmadı. O nedenle demokratik açılımı çok önemsiyorum. Eğer ortak bir çıkar olursa taraflar sorunlarını çözmek için daha çok uğraşacaktır ve bugün ortak bir çıkarımız var; ekonomi ve ticaret. Her Kürt bağımsızlık hayali kurar ama bunun olmayacağını biliyorum. Olmayacak çünkü Kürt bölgesinin denizlere açılma ihtimali yok, kapalı bir bölge ve tabiî ki komşuların hiçbiri bunu istemez. Benim tercihim aslında Kürt Bölgesi’nin Türkiye’nin bir parçası olması, Irak’ın değil. Çünkü Kürtler Türkiye’de daha güçlü olacaktır, Avrupa’ya yaklaşacaktır. Benim gibi düşünen çok arkadaşım var.
PKK savaşı bize taşımasın
Aram Othman (21 yaşında, bilgi teknolojileri öğrencisi) Türkiye, İran ve Suriye bizim bağımsızlık ihtimalimizden korkuyor. Aslında korkmakta haklılar çünkü ben şahsen bağımsızlıktan yanayım. Bir devletimiz olsun ve yöneticilerin hepsi Kürt olsun. Saddam döneminde Kürtçe eğitime bile izin yoktu. Tüm haklarımı sonuna kadar kullanabileceğim bir ülke istiyorum ama bunun yöntemi savaş olmamalı. Siyaset ve diplomasi ile bunu başarmalıyız. Mesela PKK’nın Türkiye’de şiddet kullanmasına karşıyım, özellikle de o savaşı buraya bizim sınırlarımız içine taşımalarına karşıyım. İki sene önce onlar yüzünden Türk ordusu bizim topraklarımızda sınır ötesi operasyonlar yaptı. Bunu istemiyorum.
Bu açılım yakınlaştırır
Banaz Ömer (19 yaşında, iş yönetimi) Hakların kazanılması için insanları öldürmeye karşıyım. PKK genç Kürtleri aldı ve savaşmaya zorladı. Haklarımızı demokratik yollar ile almaya çalışmalıyız. Türk hükümetinin demokratik açılım çalışması bence çok iyi bir başlangıç. Bence bu Iraklı Kürtlerin Türkiye ile yakınlaşmasını da olumlu yönde etkileyecek.
Oradaki Kürtler iç meseledir
Savbast Majid (23 yaşında, bilgi teknolojileri) Herşey konuşarak ve diplomatik yöntemler ile aşılabilir. Büyük Kürdistan sadece bir hayal. Bizim tek istediğimiz bölgemizin ve ülkemizin barış içinde olması ve ekonomik olarak gelişmesi. Bana göre Türkiye, Suriye ve İran’daki Kürtlerin durumu o ülkelerin iç meselesidir. Türk hükümetinin Demokratik Açılımı’nı takip ediyorum, çok iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye bunu burada bırakmamalı, mutlaka ileri götürmeli.
Suly’de Saddam sohbeti
Süleymaniye aslında kendi adını alan ve 1968 yılında kurulan üniversitesi ile yıllardır Irak’ın önde gelen şehirleri arasında. Ancak işgalin ardından 2004’de kurulan Amerikan Üniversitesi, şehre Sünni ve Şii bölgelerinden öğrencilerin ilgisini arttırmış. Adından da anlaşılacağı üzere üniversiteye ABD’nin büyük mali desteği var ancak sahibi Amerikan hükümeti değil. Üniversitenin Süleymaniye’de kurulmasının sebebi ise İngilizce konuşan Kürtlerin deyimi ile “Suly”nin hem tüm ülkedeki hem de Kuzey’deki en güvenli şehir olması. Yıllık ücret 10 bin dolar. Gençlerin genelde milliyetçi tarafları güçlü olsa da kendi toplumlarına yönelik eleştirel ve sorgulayan bakış açıları da gelişmeye başlamış. Bunlardan birisi de SIPA ve Reuters gibi uluslararası haber ajanslarının Irak’taki haberler için çalışmayı tercih ettiği serbest fotoğrafçılardan 27 yaşındaki Cemal Penjweny. Penjweny’nin üzerinde çalıştığı son projenin başlığı “Saddam burada”. Genç fotoğrafçının bu proje için çıkış noktası Iraklıların eski liderleri Saddam Hüseyin’le ile ilgili karmaşık duygularına ilişkin gözlemleri olmuş. Penjweny’ye göre Irak halkı bir taraftan Saddam’dan çok korkarken bir taraftan da gücüne hayranlık duyuyordu. Bu gözlemini test etmek için çantasında Saddam Hüseyin’in büyük portre fotoğrafları ile gezen Penjweny’nin Saddam fotoğrafı ile poz verme teklifini bugüne kadar Arap, Kürt ya da Şii hiçbir Iraklı reddetmemiş.
Din ve devlet işleri ayrılsın Bize bir Ata Kürt gerekiyor
Kuzey Irak’taki üniversite çağındaki Kürtlerin Türkiye’ye güncel ilgisi daha çok ekonomik olsa da daha ileri yaştakiler arasında farklı bakış açıları dile getirenler de var. Bağımsız film yönetmenliği yapan Kanakin doğumlu Miran Shawkat’e göre Türkiye’nin kendileri için en bir model olarak asıl önemi laik bir demokrasi olması. Shawkat, “Bizim de burada devlet ve din işlerini tamamen ayıracak birine, bir Ata Kürt’e ihtiyacımız var” diyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde geçirdiği dönüşümü çok önemseyen Shawkat, reformların kendilerini de olumlu etkileyebileceği inancında. Ülkesi için çıkışı Türkiye ile yakın ilişkide gören Shawkat şöyle konuştu: “Ortak bir dil bulmamız lazım. Ekonomi sayesinde milliyetçi söylemler törpülenebilir. Başka bir seçeneğimiz yok. Bunu yapmamız lazım”. Shawkat bazı gençlerin dile getirdiği “Kuzey Irak Türkiye’ye bağlansın” görüşüne de destek verdi. Shawkat, “Bu bir fantezi değil. Aslında Kürtlerin Türkler ile ortak noktaları Bağdat’tan daha çok. Türkiye’deki siyasi ve ekonomik gelişmelere göre bu seçenek gündeme gelebilir” dedi.

DTP kongresi 'PKK sloganlarıyla' başladı

Demokratik Toplum partisi DTP, 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'ni yapıyor. Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek kongreye yüzleri maskeli şekilde katılan partililer Apo posteri açıp PKK lehine sloganlar attı...


Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 3. Olağanüstü Büyük Kongresi, çalışmalarına başladı.
Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'ndaki kongrede, Divan Başkanlığına DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik seçildi. İstiklal Marşı'nın okunmadığı kongrede, saygı duruşunda bulunuldu.

''Eşitlik ve Özgürlük için Demokratik Çözüm'' sloganıyla yapılan kongrenin gerçekleştirildiği salonda kürsünün arkasına, parti flaması ve Türk bayrağı asıldı.
Salonda, ''Demokratik Türkiye için Demokratik Özerklik'', ''Yol Haritası İstiyoruz'', ''İçi Boş Açılımlara Son'', ''Çözüm Operasyonlarda Değil, Diyalog ve Barışta'' yazılı pankartlar dikkati çekti.

Kürtçe türkülerin çalındığı salonda bulunanlar, sık sık Türkçe ve Kürtçe sloganlar attı.
Bu arada, yüzleri kapalı bazı kişiler, delegelerin bulunduğu bölümde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan posterleri ve terör örgütünün renklerinin bulunduğu bez parçaları açtı. Salondakiler bu sırada terör örgütü elebaşı lehine Kürtçe slogan attı.

Aynı kişiler, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk salona girdikten sonra sahneye çıkarak, tekrar poster açtı. Kongre sunucusu, ''sahne sağlam olmadığı için tehlike yaratabileceği'' gerekçesiyle bu kişilerin sahneden inmelerini istedi. Bu kişiler daha sonra kongrenin yapıldığı salondan çıkarıldı.
Kongrede, 993 delege genel başkan ve partinin yetkili organları için oy kullanacak. Mevcut Genel Başkan Ahmet Türk'ün tek genel başkan adayı olması beklenen kongrede, bazı tüzük değişiklikleri de yapılacak.

DTP'nin Temmuz ayında gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısında, ''gelişen siyasal sürecin önemi nedeniyle bu sürece yanıt verebilecek örgütsel bir yapının çıkarılması'' değerlendirmesi yapılarak olağanüstü kongre kararı alınmıştı.