17 Nisan 2009 Cuma

KCK'dan Baydemir'e emir: Başbakan karşılanmayacak!



PKK'nın şehir yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği'ne (KCK) yönelik soruşturmada çarpıcı iddialar gündeme geldi. Örgütün DTP'li belediyeleri denetlediği ve başkanları sorguladığı ileri sürülüyor. Diyarbakır Başsavcılığı'na ulaşan bilgilere göre, KCK, Başbakan Erdoğan'ı karşılamaya giden Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'i havaalanından geri çevirmiş.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü PKK'nın şehir yapılanmasına yönelik soruşturmada önemli bilgi ve belgelere ulaşıldı. Terör örgütünün, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adını verdiği yapılanmanın, DTP'li belediyeleri denetlediği ve talimatlarla yönlendirdiği iddia edildi. Örgütün, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı karşılamaması için baskı yaptığı ileri sürüldü. Edinilen bilgilere göre, iki yıl önce çiçek hazırlatıp Başbakan'ı havaalanında karşılamaya giden Baydemir, gelen bir telefon üzerine yoldan geri döndü. Osman Baydemir'e verilen 'talimatlar' bununla sınırlı değil. Örgüt, şehirdeki çöpleri toplatmaması için direktif vermiş. Operasyonlarda ele geçirilen belgeler, Erdoğan'ın 2007'den sonraki ziyaretlerinde Diyarbakır'da çıkan olayların arkasında da KCK olduğunu ortaya koyuyor. Başbakan'ın 21 Ekim 2008'deki Diyarbakır programı boyunca otobüsler çalıştırılmamış, dükkânlara zorla kepenk indirtilmiş.
Diyarbakır merkezli operasyonda dün de bir kişi gözaltına alındı. Böylece sorgusu sürenlerin sayısı 53'e çıktı.
PKK'nın şehir yapılanmasına yönelik Diyarbakır merkezli olmak üzere 12 ilde eşzamanlı düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınan 53 kişinin sorgusuna dün başlandı. Soruşturma çerçevesinde elde edilen bilgilerde KCK adı altındaki örgütlenmenin Türkiye'deki yapılanmasının 8 kişilik bir üst kuruldan oluştuğu ve emirleri yurtdışında yaşayan Sabri Ok isimli şahıstan aldığı belirlendi.
Yürütülen soruşturma çerçevesinde PKK'nın şehir yapılanmasının tamamen çözüldüğü aktarıldı. Türkiye'deki 8 kişilik üst kurulun örgütün genel eylem rotasını belirlediği ve denetim faaliyetleri yürüttüğü öğrenildi. Bu kurul ayrıca yargılama, sorgulama gibi faaliyetler de yapmış. DTP siyasetinin genel rotası da yine bu kurul tarafından belirlenmiş.
Telefon kayıtlarında örgütün faaliyet ve ilişkileri deşifre edilirken çok çarpıcı bazı bulgulara da ulaşıldığı öğrenildi. Örgütün DTP'li belediye başkanlarını yönlendirdiği, sorguladığı, tehdit ettiği ve faaliyetlerini denetlediği ortaya çıktı. Önemli bulgulardan biri de Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'le ilgili. Örgütün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'a gelişlerinde Baydemir'in havaalanında karşılamasına izin vermediği ortaya çıktı. Daha önce Başbakan'ı karşılayan Baydemir 2007'den itibaren bundan vazgeçti. Kayda takılan telefon görüşmelerinde bu ziyaretlerden birinde Baydemir'in Başbakan'ı karşılamak için çiçek hazırlatıp havaalanına kadar gittiği ancak gelen bir telefonla geri dönmek zorunda kaldığı belirlendi. Başbakan'ın 2007'den sonraki Diyarbakır ziyaretlerinde tertiplenen olayların da bu üst kurulun direktifi ile organize edildiği öğrenildi. Başbakan'ın 2008'de kente yaptığı ziyarette Baydemir'e çöpleri toplatmaması için direktif verildiği belirlendi. Başbakan 21 Ekim 2008'de Diyarbakır'a gittiğinde dükkânlara zorla kepenk indirtilmiş, protesto gösterilerinde bulunulmuş ve çöpler toplatılmamıştı.
'Zorunlu' bağışlar PKK'ya aktarılıyor
KCK'nın merkez komitesinin 29 Mart seçimleri ile ilgili PKK yöneticilerine rapor hazırlarken polis baskınına uğradıkları belirlendi. Komitenin, parti çizgisinden saptıkları gerekçesiyle seçimlerden önce 7 belediye başkanını sorgulayıp örgüte rapor ettikleri ortaya çıktı. Şüphelilerden 2'sinin de PKK'nın Kandil Dağı'ndan kadrolarıyla görüştüğü tespit edildi. Yönetim kadrosunun PKK'dan gelen talimatlar doğrultusunda Abdullah Öcalan'ın sağlık koşulları, fiziki şartları ve zehirlendiği yönündeki iddialarla ilgili belediye başkanlarını kamuoyu oluşturmaya zorladıkları aktarıldı. Yine aynı kişilerin DTP'li belediyelerde çalışanların ücretlerinden yıllık 500 TL kesinti yapılması talimatı verdikleri belirtildi. Bağış adı altında yapılan kesintilere karşı çıkan işçilerin ya işten atıldığı ya da görev yerleri değiştirildiği ifade edildi. Toplanan paraların da terör örgütüne aktarıldığı kaydedildi.

7 Nisan 2009 Salı

Dağlıca saldırısını planlayan PKK'lı, Barzani'ye sığındı


HAKKARİ'nin Yüksekova İlçesi Dağlıca Jandarma Karakolu'na 21 Ekim 2007 tarihinde 12 askerin şehit edildiği baskını planlayanlardan PKK'nın üst düzey yöneticisi ‘Rubar Çele’ kod adlı Esvet Budakbeyoğlu'nun örgütten kaçarak Mesut Barzani liderliğindeki Irak Kürdistan Demokrat Partisi'ne (IKDP) sığındığı öne sürüldü.
Şırnak'taki Kato Dağı'ndan 6 ay önce kaçarak Beytüşşebap İlçesi'nde güvenlik güçlerine teslim olan ‘Mustafa' kod adlı 23 yaşındaki PKK'lı R.G. Diyarbakır'daki Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘Etkin Pişmanlık Yasas'ından yararlandırılarak serbest bırakıldı. İtiraflarda bulunan R.G., PKK'nın ‘Botan' adını verdiği Siirt-Şırnak kırsal kesiminde 6 ayda 7 yöneticinin çatışmalarda ölmesi üzerine PKK'nın ‘Dr. Ali' kod adlı Yusuf Turhallı'nın Kuzey Irak'a çektiğini yerine Dağlıca Jandarma Karakol baskınını planlayıp uygulayıcıları arasında yer alan ‘Rubar Çele' kod adlı Esvet Budakbeyoğlu'nun getirildiğini söyledi. R.G., Budakbeyoğlu'nun öldürülmekten korkarak Mesut Barzani liderliğindeki IKDP'ye sığındığını söyledi.
PKK'nın önümüzdeki dönemde uzaktan kumandalı saldırılar için plastik ve sigara paketi büyüklüğünde 8 pille çalışan üzerinde küçük anten, açma, kapatma, patlatma düğmeleri bulunan ‘Tol' adlı cihaz geliştirdiğini, ileri süren PKK itirafçısı R.G, “3 kilometre uzaklıktan komuta edilen bu cihaz önümüzdeki dönemde uzaktan kumandalı saldırılarda kullanılacak. Kuzey Irak'tan Türkiye’ye giriş yapan her örgüt mensubunda bulunuyor. ‘Tol' Kürtçe'de ‘intikam' anlamına geliyor”Üst düzeyde kayıpların alt kadroların psikolojisini bozduğunu anlatan R.G., “Kato Dağı’ndan sivil elbise giyinip kaçarak Beytüşşşebap’a geldim ve telefonla ailemi aradım, beni almalarını söyledim. Ormanlık alana gizlendim ve ertesi gün tekrar aradığımda ailemin geldiğini öğrendim. Sonra teslim olmaya karar verdim” dedi. Dağlıca saldırısını planlayan teröristlerHAKKARİ'nin Yüksekova İlçesi Dağlıca Jandarma Karakolu'na düzenlenen saldırının emrini eski bir asteğmen olan ‘Ape Hüseyin' kod adlı Kadri Çelik verirken hain saldırıyı şu teröristlerin planladığı belirlenmişti:‘Dr. Ali' kod adlı Yusuf Turhallı, ‘Rubar Çele' kod adlı Esvet Budakbeyoğlu, ‘Sofi Nureddin' kod adlı, ‘Baver Dersim' kod adlı Süleyman Şahin, ‘Sabri Başkale' kod adlı Fethi Şarlatan, ‘Azat Siser' kod adlı Ekrem Güney, ‘Rubar' kod adlı Seyfettin Işık, ‘Amed Malazgirt' kod adlı, ‘Kasım Engin Pazarcık' kod adlı Celal Doğan, ‘Alişer Koçgiri' kod adlı Yücel Halis, ‘Beritan Dersim' kod adlı, ‘Rüstem Cudi' kod adlı, ‘Rengin Botan' kod adlı Çiğdem Doğu, Mahir Atakan.

5 Nisan 2009 Pazar

Nato'da Türk Zaferi



Türkiye; Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğine, ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’nin çekincelerinin giderilmesi için garantör olmasının ardından yeşil ışık yaktı...

AVRUPA KÖPRÜSÜNDE SEMBOLİK BULUŞMA NATO zirvesinin ikinci gününde liderler, Almanya’nın Baden kentinden Rehn nehri üzerinde kurulu bulunan ve iki ülkeyi birbirinden ayıran Kehl köprüsünden yürüyerek Fransa’nın Strasbourg kentine geçti. Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy liderleri köprünün karşı tarafında karşıladı. Köprünün ortasında buluşan liderler, burada hatıra fotoğrafı çektirdi. NATO zirvesinde yeni genel sekreter arayışları çerçevesinde yaşanan ve Türkiye’nin Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in adaylığına karşı çıkmasından kaynaklanan kriz, ABD Başkanı Barack Obama’nın devreye girmesi ve “garantör” olması ile çözüldü. Önceki gün Almanya’da başlayan NATO zirvesinde yeni NATO genel sekreterinin kim olacağı konusu gündemi oluşturdu.

BURASI AB DEĞİL

İlk gün yapılan toplantılarda Türkiye, genel sekreterlik için adı geçen Rasmussen’in adaylığına Karikatür krizi ve Roj TV yüzünden karşı çıktı. Bunun üzerine NATO zirvesinin akşamki yemeğinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yoğun baskı altında tutulmak istendi. Yemekte, NATO’nun tüm müttefikleri, Gül’e, Rasmussen için mutabık olduklarını anlatırken, ABD Başkanı Obama’nın gelişmeleri sessiz ve tarafsız bir görüntüyle izlediği gözlemlendi. Tüm baskılara rağmen Gül, eleştiri ve talepleri geri çevirerek, Türkiye’nin çekincelerini, kaygılarını ve beklentilerini dile getirdi. Gül, “AB içinde biz bu kararı aldık” diyen Avrupalı müttefiklere, “Burası AB değil, NATO. Kararı burada, birlikte alırız” cevabını verdi. Bu tartışmalar sırasında, NATO genel sekreterliğine aday olan diğer isimlerin adaylıktan çekilmesi de baskı oranını artırdı.

LİDERLERİ REDDETTİ

NATO toplantılarında ilk gün sonuç alınamazken, dün sabah tüm NATO ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşme talebinde bulundular. Bu talepleri geri çeviren Gül, ABD Başkanı Barack Obama’dan gelen görüşme talebini ise kabul etti. Bir saatten fazla süren görüşmenin bir bölümüne Rasmussen de katıldı. Bu temaslar sırasında Gül, Türkiye’nin istek, endişe ve beklentilerini ayrıntılı olarak anlattı, çekinceleri dile getirdi. Görüşmenin belirli bir aşamasında, Obama, Türkiye’nin söz konusu isteklerinin ve beklentilerinin karşılanması konusunda “garantör” olduğunu söyledi ve kefalet verdi. Gül, bu gelişme üzerine Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına yeşil ışık yaktı. Genel sekreterliğin kesinlik kazanmasının ardından Rasmussen ile birlikte basın toplantısı düzenleyen NATO Genel Sekreteri Jaap Hoop Scheffer, bütün üye ülkelerin bu konuda anlaştığını belirterek, Rasmussen’in genel sekreterlik için en uygun aday olarak görüldüğünü ifade etti. 1 Ağustos’ta görevi devralacak olan Rasmussen de “yeni NATO Genel Sekreteri olarak elimden gelenin en iyisini yapacağını” dile getirdi. Zirve bir bildiri ile sona erdi.

Rasmussen’in yardımcısı Türk olacak

Rasmussen’in seçilebilmesi için Türkiye’ye geniş bir paket sunuldu. Buna göre:

> NATO Genel Sekreteri yardımcısı Türkiye’den bir isim olacak.
> NATO’nun Afganistan Özel Temsilcisi de bir Türk olacak.
> Rasmussen karikatür krizi için İslam dünyasından özür dileyecek.
> Danimarka PKK’’nın yayın organı Roj TV’nin yayınını durduracak.
> İslam ülkeleri ile NATO arasında ittifak kurulmasına çalışılacak.
> AB üyeliği için şart olan ek protokolün kabulü bir yıl uzatılacak.
> Türkiye AB içinde yer alan Savunma Ajansı’nda temsil edilecek.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Obama’nın garantörlüğünde Türkiye’ye öneriler sunulduğunu ve Türkiye’nin de önerileri kabul ettiğini söyledi. Erdoğan, “Çekincelerimizi zirvede beyan ettik. Bugün sabahtan itibaren tekrar Avrupa liderleriyle ve Cumhurbaşkanımızla gö-rüştük. Son gelinen noktada çekincelerimizi bildirdik. Sayın Obama’nın garantörlüğünde çözüldüğü söylendi bize. Bunun üzerine Sayın Cumhurbaşkanımız olur verdi. Temennimiz odur ki çekincelerimize sebep olan taahhütler yerine getirilir” dedi.

Obama'nın hatırına Rasmussen'e evet


NATO zirvesinde AB tehditleri dahil yoğun baskı gören Türkiye, Obama'nın garantörlüğünde bir paket karşılığı Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği'ni kabul etti. Pakette NATO'da Türklere önemli görevler, limanları Rumlara açma mühletinin esnetilmesi, Rasmussen'in İslam âleminden özür dilemesi var. Obama Türkiye'ye teşekkür etti
STRASBOURG - NATO’nun 60. yaş zirvesinde ev sahibi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ni kıran kırana pazarlıklarla ABD Başkanı Barack Obama’yı da devreye sokarak son anda Türkiye’ye kabul ettirdi. Rasmussen Hz. Muhammed karikatürleri krizinde özür dilemeyi ve Roj TV’nin Danimarka’dan yayınlarını durdurmayı reddettiğinden Türkiye’nin şimşeklerini çekiyordu. Dün ajanslar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün temsil ettiği Türkiye’nin Rasmussen’e itirazını çekmemesi yüzünden zirvenin anlaşmazlıkla sonuçlandığını geçiyordu ki, TSİ 16.30’da Ankara’nın önerilen paketi kabulü ve Obama’nın garantörlüğünün duyurulmasıyla kriz çözüldü. Zirvede AB üyelik sürecinin tehlikeye gireceği tehditleri dahil çok yoğun baskılar uygulanan Türkiye, NATO Genel Sekreteri Yardımcısı, Silahsızlanmadan Sorumlu NATO Sekreteri Yardımcıvekili ve NATO’nun Afganistan Özel Temsilcisi’nin bir Türk olmasını içeren paketi kabul etti. Pakette AB’nin Türkiye’ye gümrük birliği ek protokolü uyarınca kasımda limanlarını Rumlara açması mühletinin bir yıl esnetilmesi, Danimarka’nın Roj TV yayımlarını kesmeyi gündemine alması ve Rasmussen’in yarın İstanbul’da yapılacak Medeniyetler İttifakı forumuna katılıp ilkin Danimarka basınında çıkan Hz. Muhammed karikatürleri sebebiyle özür dilemesi de var. Türkiye yalnız kaldıPazarlıklar şöyle gelişti: Önceki akşam çalışma yemeği öncesi Merkel, Rasmussen’in iyi bir seçim olduğu, genel sekreteri hemen belirlemek istediklerini söylerken, Alman yetkililer Türkiye’nin kabul etmediği takdirde AB sürecinde bedel ödeyeceği yönünde kulis yaptı. Yemekte Obama ile Gül ayakta samimi biçimde konuşurken Merkel aralarına katıldı. Avrupalı müttefikler “Biz bu kararı AB içinde aldık” derken, Gül “Burası AB değil, NATO. Kararı burada, birlikte alırız” yanıtını verdi. Genel sekreterliğin diğer adaylarının çekilmesiyle üzerindeki baskı artan Türkiye yalnız kaldı. Obama sessiz ve tarafsız göründü. Yemek sonrası gece yoğun telefon trafiği yaşandı.Rehn alenen tehdit ettiDün sabah Beyaz Saray’dan üst düzey bir yetkili genel sekreterin belirlenmesi aciliyeti bulunmadığını söyledi. Alman Savunma Bakanı Franz Josef Jung, çözümün gecikebileceğini, ama Rasmussen için çabalamaya devam edeceklerini belirtti. Avrupa Komisyonu’nun genişleme sorumlusu Olli Rehn bir Fin televizyonuna demeç verdi: “Türkiye çok beğenilen Rasmussen’i desteklemeyerek hata yapıyor. Avrupa perspektifinden bu iyi gözükmeyecek, çünkü ifade özgürlüğü Türkiye’nin üye olmak istediği AB’nin temel değeri. AB üyeleri ve vatandaşları, ifade özgürlüğü gibi değerlee Türkiye’nin uyumunu sorgulayacak.” Alman partisi CSU Genel Sekreteri Alexander Dobrindt, “Türkiye’ye hep anlayış mı göstermemiz gerek. Müzakereleri hemen kesmek daha dürüstçe. İslami propagandayı NATO’nun geleceği ve Avrupa değerler düzeninin üzerinde tutanların AB’de yeri yok” diye çıkıştı. Alman basını, “Zirvede hatalı başlangıç yapıldı. Bu, Merkel’in ilk yenilgisi” yorumları yaptı.Ama bu arada Gül, Kuzey Atlantik Konseyi’nin açılışından önce tüm liderlerin görüşme talebiyle karşılaşıp sadece Obama’ya ‘evet’ dedi. Bir bölümüne Rasmussen’in de katılmasıyla görüşme bir saatten uzun sürdü. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin istek, endişe ve beklentilerini anlatınca, Obama karşılanmalarına garantör olduğunu söyleyip kefalet verdi. Bunun üzerine Gül Rasmussen’e yeşil ışık yaktı. Pazarlıklardan sürekli haberdar edilip görüşü alınan Başbakan Tayyip Erdoğan şöyle konuştu: “Çekincelerimizin Obama garantörlüğünde çözüldüğü bilgileri gelince, Cumhurbaşkanımız ‘olur’ verdi. Temennimiz, verilmiş garantilerin yerine getirilmesi.”Dün akşam ortak basın toplantısında Sarkozy ile Merkel Rasmussen’in tüm liderlerce desteklenmesindeki kararlılıklarını vurguladı. Merkel, Türkiye engelinin Gül ve Erdoğan ile görüşmelerle aşıldığını anlattı. Obama, “Koordineli çaba gösterildi. Türkiye’ye özellikle teşekkür etmek istiyorum. Güvenlik konularını ve kendi endişelerini dile getirdikleri, ayrıca sonunda Rasmussen’e güven gösterdikleri için...” dedi. ABD Başkanı, Avrupalıların liderlik niteliğinden ‘olağanüstü etkilendiğini’ sözlerine ekledi. Rasmussen, karikatür krizi ve Roj TV hatırlatması üzerine, “Türkiye’nin endişelerini anlıyorum. Görevim boyunca Türkiye ile yakın işbirliği içinde olacağım. Kanalla ilgili kanıtların sağlanması ve mahkemenin karar alması halinde Danimarka gerekeni yapacak” dedi. Afganistan’a 5 bin askerBu arada 10’dan fazla üye Afganistan’a asker, polis, eğitim, para vaat etti. Sadece ağustostaki başkanlık seçiminin güvenliği ve Afgan güçlerinin eğitimi için Avrupalılar 3-5 bin asker takviyesi ile 450 milyon avro yardım yapacak. Britanya 900, Almanya ile İspanya 600’er asker gönderecek. Türkiye’nin katkısının içeriği netleşmedi.

Şanlıurfa'da Bebek Katili Öcalan'ın doğumgünü gerginliği




Bebek Katili Tecavüzcü Sapık Abdullah Öcalan’ın 60’ıncı doğum gününü kutlamak için, doğum yeri olan Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi’ne bağlı Ömerli Köyü’ne gitmek isteyen, aralarında DTP’li milletvekilleri ile belediye başkanlarının da bulunduğu 5 bin kişinin öne 20 kilometre kala kesildi ve köye gidişlerine izin verilmedi. Kalabalıktan ayrılıp tepeye çıkan yaklaşık 500 kişi, güvenlik önlemi alan jandarma ve polise taş ve molotofkokteyli atarak saldırdı. Güvenlik güçleri, kalabalığı tazyikli su ve biber gazı sıkarak durdurdu. DTP Milletvekili Ayla Akat Ata da tazyikli su sıkılan grup arasında kalınca tepki gösterdi. Gösteriler sırasında yaralanan 27 yaşındaki Mustafa Dağ ve 21 yaşındaki Mahsum Karaoğlan kaldırıldığı Birecik Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Türkiye’nin çeşitli kentlerinden dün Halfeti İlçesi'nin Onbirnisan Beldesi girişindeki boş alana gelen ve burada kurulan çadırlarda geceleyen eylemciler, aralarına DTP milletvekilleri İbrahim Binici, Ayla Akat Ata, Gülten Kışanak ve DTP’li bölge belediye başkanlarının da katılımıyla, Abdullah Öcalan’ın 60’ıncı doğum günün kutlamak için Halfeti İlçesi’ne bağlı Ömerli Köyü’ne doğru araçlarla hareket etti. Kalabalık, Ömerli Köyü’ne 20 kilometre kala, geçici güvenlik bölgesi ilan edilen bölgede güvenlik güçleri tarafından durduruldu. Saat 12.00 sıralarında araçlardan inen kalabalık, yaya olarak köye gitmek için yürümek isteyince engellendi. Kalabalık arasından ayrılan 500 kişilik grup, tepelik bölgelere çıkarak buradan asker ve polislerin üzerine taş ve molotofkokteyli attı. Güvenlik güçleri de tazyikli su ve biber gazı ile müdahale ederek, bir çoğunun yüzü bezle kapalı olan gruba müdahale etti. Kalabalık sık sık Türkçe ve Kürtçe olarak PKK ve Abdullah Öcalan lehine slogan attı. MİLLETVEKİLİNE TAZYİKLİ SU Güvenlik bölgesinde bekletilen ve aralarında DTP Milletvekili Ayla Akat Ata’nın da bulunduğu 150 kişilik grup yürümek isteyince, polis panzerle üzerlerine tazyikli su sıktı. Milletvekili de tazyikli su altında kalınca sırılsıklam oldu. Biber gazından da gözleri etkilenen Ayla Akat Ata tepki gösterdi, güvenlik güçleri, bir süre daha su sıkmaya devam etti. Bu arada zaman zaman polise taş atan tepelikteki kalabalık, yere yan yana oturup Apo ve PKK yazısı oluşturdu. Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ata Kalkan, Şanlıurfa İl Jandarma Komutanı Albay Şükrü Cumhur, İl Emniyet Müdürü Sabri Durmuşlar da güvenlik bölgesinde olayların kontrol altına alınmasıyla ilgili çalışmaları koordine etti. MİLLETVEKİLLERİ VALİYLE GÖRÜŞTÜ Göstericiler arasında bulunan DTP'li milletvekilleri daha sonra saat 14.00 sıralarında Vali Yusuf Yavaşcan ve Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ata Kalkan ile bir süre görüştüler. Görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapmayan milletvekillerinden İbrahim Binici, megafonla taş atan göstericileri durdurmak için Türkçe ve Kürtçe anonslar yaptı. Göstericiler, DTP’li Milletvekili İbrahim Binici’nin megafonla yaptığı anonslar üzerine 2.5 saat süren eylemlerine son verdi. Gösteriler sırasında yaralanan Mustafa Dağ ve Mahsum Karaoğlan kaldırıldığı Birecik Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Olayda yaralanan 7 kişi ise hastanede tedavi altına alındı. Kalabalık, tepeden inerek diğer grupla birlikte araçlarına binerek kutlama yapmayı planladıkları Ömerli Köyü’ne gitmekten vazgeçip, bölgeden ayrıldı. Güvenlik güçleri de kalabalığı takip etti.


ÖLENLERİN YAKINLARI POLİSLE ÇATIŞTI


Gösterilerde ölen 27 yaşındaki Mustafa Dağ’ın cesedinin bulunduğu Birecik Devlet Hastanesi’nin önünde yaklaşık 300 kişi toplandı. Güvenlik önlemi alarak hastaneye kimseyi sokmayan polis, içeri girmek isteyen DTP’li Milletvekili Ayla Akat Ata’ya da izin vermedi. Ata, “Beni nasıl içeri almazsınız?” diyerek polisle tartıştı. Bunun üzerine ölen kişi ile yaralanın yakınları olduğu belirtilen kalabalık polislere taş ve meyve sandıklarıyla saldırdı. Polis, aralarında milletvekilinin de bulunduğu kalabalığa cop ve biber gazıyla müdahale etti. Milletvekilinin yanındaki kişileri de coplayan polis, kalabalığı güçlükle dağıttı. Bu sırada kimliği açıklanmayan bir polis memuru yaralandı. Yaralı polis, aynı hastanede tedaviye alındı.

DTP resmen özerklik isteyecek


DTP Grup Başken Vekili Selahattin Demirtaş, Türkiye ziyareti sırasında ABD Başkanı Barack Obama'ya özerklik taleplerini ileteceklerini açıkladı
DTP, ABD Başkanı Barack Obama'dan Güneydoğu'da özerklik istemeye hazırlanıyor. Partinin Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın ziyareti sırasında kendisine Kürt sorununun çözümü için özerklik talebinin de yer aldığı bir dizi öneri ileteceklerini söyledi. Reuters Haber Ajansı’na konuşan DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın Kürt sorununun çözümüne yardımcı olmasını umduklarını kaydetti. Demirtaş, Obama'nın DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'le Ankara'da biraraya gelecek olmasının da, Amerikan Başkanı’nın DTP'yi Kürt sorununun barışçıl çözümünde taraf kabul ettiğinin kanıtı olduğunu savundu. Demirtaş, Obama'ya iletecekleri öneriler arasında ise Güneydoğu'da Kürtlere kısmi özerklik anlamına gelecek bir bölgesel yönetim kurulması talebinin yer aldığını söyledi. DTP ayrıca, PKK'ya yönelik genel bir af çıkarılmasını, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini koruyacak anayasal değişiklikler yapılmasını da istiyor. "Kürtler savaş istemiyor. Türkiye sınırları içinde daha geniş demokratik haklarla barışcıl bir çözüm istiyoruz" diyen Selahattin Demirtaş, DTP olarak PKK'dan silah bırakmasını istemeyeceklerinin de altını çizdi.

"DTP özerklik isteyecek" iddiası


DTP’li Demirtaş, ABD Başkanı Barack Obama ile salı günü görüşeceklerini ve Kürt sorununun Türkiye’nin üniter yapısı içerisinde daha fazla demokrasi ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve Kürtler’in siyasal, kültürel haklarının anayasal güvenceye kavuşturulmasıyla çözüleceğini, demokratik özerklik modelini antalan bilgiyi de dosyaya koyacaklarını söyledi.
Son açılım DTP’den geldi ve resmen özerklik talebinde bulunulacağı açıklandı. İşte gündeme bomba gibi düşen o sözler;
DTP, ABD Başkanı Barack Obama’dan Güneydoğu’da özerklik istemeye hazırlanıyor.
Partinin Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama’nın ziyareti sırasında kendisine Kürt sorununun çözümü için özerklik talebinin de yer aldığı bir dizi öneri ileteceklerini söyledi.
Reuters Haber Ajansı’na konuşan DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama’nın Kürt sorununun çözümüne yardımcı olmasını umduklarını kaydetti.İnternethaber
http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=12&ArticleID=1079239&Date=04.04.2009&b=DTP resmen ozerklik isteyecek&ver=00
DTP, "tehditle oy aldılar"a cevap verdi
CNN TÜRK - Demokratik Toplum Partisi (DTP) Grup Başkanı ve Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sırasında halkın tehdit edildiğine ilişkin açıklamasıyla ilgili olarak, "Başbakan, DTP’nin halktan aldığı desteği doğru anlamadı" dedi.
Demirtaş, Başbakan Erdoğan ve Cemil Çiçek’in bu açıklamalarından sonra bugün seçim yapılsa oylarının yüzde 50 artacağını öne sürdü.
Başbakan Erdoğan’ın, Güneydoğu’da halkın tehdit edildiği açıklamalarıyla ilgili olarak konuşan DTP’li Demirtaş, Erdoğan’ın söylediklerinin "vahim durumu" ortaya koyduğunun altını çizdi.
Başbakan’ın kimyasının bozulduğunu belirten Demirtaş, "Seçim yenilgisini açıklayayım’ derken, başka bir yenilgiye imza atmış oldu. DTP’nin halktan gördüğü desteği doğru anlamış olsa bu şekilde konuşmazdı" dedi.
Demirtaş, "Başbakan Erdoğan hem seçimde, hem de psikolojik olarak yenilmiştir. Tehditle oy alındığı söylemek seçmenlere ve yurttaşlara hakarettir. Ortada tehdit varsa bu AK Parti’nin yarattığı tehdittir" diye konuştu.
Ağrı’da, Bingöl’de, Bitlis’te güvenlik güçleri ve valilerin açıkça AK Parti lehine çalıştığını öne süren Demirtaş, "Yeşil kartı iptal etmekle tehdit ettiler. Biz özgür ortamda kullanmaları için çaba sarfettik. Başbakan şunu unutuyor; seçim döneminde tehdit edildiğini ve kapı altından atıldığı iddia edilen mektupla ilgili tek şikayetçi yoktur. Başbakan ve Cemil Çiçek’in bu açıklamalarından sonra yeniden bir seçim yapılsa oylarımız yüzde 50 daha artmış olacak" dedi.
DTP’li Demirtaş, ABD Başkanı Barack Obama ile salı günü görüşeceklerini ve Kürt sorununun Türkiye’nin üniter yapısı içerisinde daha fazla demokrasi ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve Kürtler’in siyasal, kültürel haklarının anayasal güvenceye kavuşturulmasıyla çözüleceğini, demokratik özerklik modelini antalan bilgiyi de dosyaya koyacaklarını söyledi

DTP özerklik istedi


PKK'ya "kardeşimiz" diyen DTP utanmadan özerklik istedi.



DTP 2. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde konuşan Demirtaş, kendilerine karşı linç politikası yürütüldüğünü öne sürdü.Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş, ''Zamanı, enerjiyi, maddiyatı sınır ötesine taşırma yerine içte kardeşleşmeye, toplumsal barışı tesis etmeye harcamalıyız'' dedi.Büyükhanlı Park Otel'de gerçekleştirilen DTP 2. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde konuşan Demirtaş, ''siyasetin diyalogla çözümün dili olması gerekirken, şiddetin her şeyin belirleyeni olup, siyasetin ise sadece onun hizmetinde bir kuruma dönüştürüldüğünü'' iddia ederek, ''bu zihniyetteki partilerin hiçbir sorunu çözemedikleri gibi ülkeyi her dönemde içinden çıkılmaz kaoslara sürüklediklerini'' ileri sürdü.''Siyasetin çözmesi gereken en acil konunun, ülkeyi ve yürekleri yangın yerine çeviren 'Kürt sorunu' olduğunu'' öne süren Demirtaş, ''birlikte yaşama istencinin şiddet ortamında köreltilmemesi gerektiğini'' ifade etti. ''Yollardaki her mayın, dağlara atılan her bomba yüreğimizde patlamaktadır'' diyen Demirtaş, ''Bu acıyı sadece canından bir parça yitiren analar değil, her gün çocuklarının yolunu gözleyen onbinlerce Türk ve Kürt anası yaşamaktadır'' diye konuştu. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Zamanı, enerjiyi, maddiyatı sınır ötesine taşırma yerine içte kardeşleşmeye, toplumsal barışı tesis etmeye harcamalıyız. Şiddetle her sorunu çözme iddiasında olan zihniyet Türkiye'yi ABD ve AB kapılarında neredeyse dilenci konumuna getirmiştir. Bu zihniyetin vardığı son nokta 8 askerin dramının, partimizin diplomatik ve gayet insani çabalarıyla kurtulup, mutluluğa dönüşmesi karşısında gösterilen karşı reflekslerde tüm çıplaklığıyla görülmüştür.''BULGARİSTAN MODELİ ÖRNEĞİ''Bugün 'Kürt sorununun' demokratik çözümü için şartlar bir hayli zorlu hale gelmiş görünmektedir. İstenirse Bulgaristan'daki örnek bile hızla çözümün önünü açabilecektir. Orada Türk halkının hakları verilerek, sorunlar barışçıl ve demokratik bir anayasa içinde çözüldü'' görüşünü savunan Demirtaş, TBMM'yi sorunların çözüm yeri olarak gördüklerini, ''fakat inanılmaz bir tahammülsüzlük ve linç yaklaşımıyla karşı karşıya olduklarını'' iddia etti.GENEL BAŞKAN YARDIMCISI IRMAKDTP tüzüğünde yapılan değişikliğe rağmen parti yönetiminin ''Eş Başkan'' olarak adlandırmaya devam ettiği Genel Başkan Yardımcısı Selma Irmak ise konuşmasında, Türkiye'nin çok önemli bir süreçten geçtiğini söyledi. Irmak, ''Bıçak sırtı bir süreçten geçiliyor. Bunu aşabilmenin yolu demokrasiyi güçlendirmektir'' dedi. ''Toplumun binlerce yıl hiçbir nedenle birbirinden ayrılamadığını, ancak şimdi karşı karşıya getirilmek istendiğini'' savunan Irmak, kendilerine yönelik bir ''linç politikası'' yürütüldüğünü iddia etti.Irmak, ''Ağzımızı her açtığımızda bize soruşturma açılıyor'' diye konuştu. Irmak, ''Tek tip insan yaratılmaktan vazgeçilmelidir. Tek bayrak, tek vatan, tek dil olgusu bizi karşı karşıya getirdi, sorunu çözemedi. Teklik değil, çokluk olgusunu esas almalıyız'' görüşünü savundu. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Demokratik Toplum Kongresi ve kongrenin sonuç bildirgesinin, sorunların çözümü yolunda Türkiye kamuoyuna sunulmuş ''kaçırılmaması gereken bir fırsat'' olduğunu ileri süren Irmak, ''Sadece 'Kürt sorununa' değil, Türkiye'nin birçok alanda geri kalmasına yol açan ve içinden çıkılmaz hale gelmiş sorunlarına yönelik kapsamlı bir çözüm paketi olan 'Demokratik Özerklik Projesi 21. yüzyılın Türkiyesini şekillendirecek bir adımdır'' şeklinde konuştu.BEDELİ NE OLURSA OLSUN SUSMAYACAĞIZ''Yerinde yönetimin esas alınarak, tek tip yönetimin terk edilmesi'', yeni yapılacak anayasada ''kültürlerin kendilerini ifade etme imkanına kavuşturulması'' gerektiğini savunan Irmak, ''tekçi zihniyet'' ile yapılan anayasayı kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti. ''Kendilerine susmanın, uslu olmanın ve teslimiyetçiliğin dayatıldığını'' iddia eden Irmak, ''Onlara karşı biz diyoruz ki susmayacağız, söylemeye devam edeceğiz, bedeli ne olursa olsun bundan sonra da yürümeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
changeTarget(document.getElementById("news_content"))

DTP özerklik isteyecek


Son açılım DTP'den geldi ve resmen özerklik talebinde bulunulacağı açıklandı. İşte gündeme bomba gibi düşen o sözler;


DTP Grup Başken Vekili Selahattin Demirtaş, Türkiye ziyareti sırasında ABD Başkanı Barack Obama’ya özerklik taleplerini ileteceklerini açıkladı.DTP, ABD Başkanı Barack Obama'dan Güneydoğu'da özerklik istemeye hazırlanıyor.Partinin Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın ziyareti sırasında kendisine Kürt sorununun çözümü için özerklik talebinin de yer aldığı bir dizi öneri ileteceklerini söyledi.
PKK'YA GENEL AF
DTP ayrıca, PKK'ya yönelik genel bir af çıkarılmasını, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini koruyacak anayasal değişiklikler yapılmasını da istiyor.
'PKK SİLAH BIRAKMASIN'
"Kürtler savaş istemiyor. Türkiye sınırları içinde daha geniş demokratik haklarla barışcıl bir çözüm istiyoruz" diyen Selahattin Demirtaş, DTP olarak PKK'dan silah bırakmasını istemeyeceklerinin de altını çizdi.Reuters Haber Ajansı’na konuşan DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın Kürt sorununun çözümüne yardımcı olmasını umduklarını kaydetti.

DTP özerlik istemek için hazırlanıyor


DTP Grup Başkan Vekili Demirtaş, Türkiye ziyareti sırasında ABD Başkanı Barack Obama’ya özerklik taleplerini ileteceklerini açıkladı.


DTP, ABD Başkanı Barack Obama'dan Güneydoğu'da özerklik istemeye hazırlanıyor.
Partinin Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın ziyareti sırasında kendisine Kürt sorununun çözümü için özerklik talebinin de yer aldığı bir dizi öneri ileteceklerini söyledi.
Reuters Haber Ajansı’na konuşan DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Obama'nın Kürt sorununun çözümüne yardımcı olmasını umduklarını kaydetti.

Gazi Mahallesi'ne kâbus yaşattılar


Terörist başı Abdullah Öcalan'ın doğum günü nedeniyle PKK yandaşı bir grup, Gazi Mahallesi'nde olaylar çıkardı, caddeye molotof kokteylleri attı.


Olay, saat 21.00 sıralarında meydana geldi. İsmet Paşa Caddesi üzerinde toplanan terör örgütü sempatizanı yüzleri maskeli yaklaşık 50 kişilik grup, caddenin başından yürüyüşe geçti. PKK ve Öcalan lehine sloganlar atan grup, hazırladıkları molotof şişelerini caddeye fırlattı.
Cadde üzerindeki çöp konteynırlarını yola deviren grup, caddedeki Ziraat Bankası şubesine de çok sayıda molotof attı. Grup, bankayı taş yağmuruna tuttu. Grup, caddedeki eylemi tamamladıktan sonra slogan atarak sokak aralarına dağıldı.
Olaylar sonrası caddeye çok sayıda itfaiye ekibi geldi. Caddenin belirli yerlerindeki ve bankadaki küçük çaplı yangınlar itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.
Grubun korsan gösterisi sırasında polisin olaylara müdahale etmemesi dikkat çekti. Olaylar bittikten sonra polis panzerleri cadde üzerinde devriye gezdi.

Garantörüm, dedi çözdü


Rasmussen düğümünü çözen, ABD Başkanı Barack Obama oldu. Obama, dün sabah Gül ile bir saati aşan ikili bir görüşme yaptı.Görüşmenin bir bölümüne Rasmussen de katıldı. Türkiye, "Obama’nın garantörlüğü altında" uzlaşma sağlandığını açıkladı ve liderler toplantısında çekincesini kaldırdı. Böylelikle NATO üyesi 28 ülkenin "oy birliği" ile Rasmussen, 1 Ağustos 2009’dan itibaren NATO Genel Sekreterliği görevine getirildi. ABD Başkanı Barack Obama, NATO’nun yeni genel sekreteri olarak Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e gösterdiği güvenden ötürü Türkiye’ye teşekkür etti.Obama, NATO zirvesinin sonunda düzenlediği basın toplantısında, "Koordineli bir çaba gösterildi. Türkiye’ye özellikle teşekkür etmek istiyorum. Güvenlik konularını ve endişelerini dile getirdikleri, sonunda Rasmussen’e güven gösterdikleri için" diye konuştu

Roj TV’yi inceliyoruz


DANİMARKA Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, NATO Genel Sekreteri seçilmesinin ardından Danimarka televizyonuna açıklama yaptı, şunları söyledi: "Bu tür görevlerin bedeli var ve bunu ödedim. Türkiye’nin zorluk çıkarmasını anlayışla karşılıyorum. Türkiye, güçlü NATO müttefiği. Güçlü genel sekreter istemekte haklı. Müslüman dünyası ile işbirliği içinde olacağım. Türkiye, NATO ve dünya barışı için çok önemli. İstanbul’daki konuşmamı bekleyin. ROJ TV’nin PKK ile ekonomik bağlantısı ve terörü teşviki gibi konularda delilleri inceliyoruz. Yeterli delil bulursak kapatırız." Rasmussen zirveden sonraki basın toplantısında da, "Türkiye’nin endişelerin anladığını" ve "görevi boyunca Türkiye ile yakın işbirliği içinde olacağını" söyledi.

Özür dileyecek


Erdoğan’ın, Roj TV ve karikatür krizi gibi iki haklı gerekçe ileri sürerek direnmesi sonucunda genel sekreter seçimi zora girdi. Sonunda ortaya 4 şart konuldu ve Türkiye Rasmussen’e yönelik vetosunu geri çekti. Rasmussen, İslam dünyasından karikatür krizi için özür dileyecek.TÜRKİYE, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ne dört şart karşılığında onay verdi. Rasmussen, Danimarka’da yayınlanan Hazreti Muhammed karikatürleri karşısındaki tavrı nedeniyle İslam dünyasından özür dileyecek. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, "Dünya barışına katkı sağlayacak yetenekleri konusunda şüphelerim var" diyerek Rasmussen’in adaylığına karşı olduğunu açıklaması genel sekreter seçimini zora soktu. Erdoğan, bu çıkışını, "Hazreti Muhammed ’le ilgili karikatürlerin ülkesinde yayınlanmasından sonra gösterdiği tavır; terör örgütü PKK’nın yayın organı Roj TV ’nin yıllardır ülkesinden yayın yapmasına izin vermesi" gibi iki haklı nedene dayandırdı.Erdoğan’ın bu direnişi karşısında başta Almanya, İtalya, Fransa olmak üzere AB üyesi ülkelerin liderlerinin ikna çabaları yeterli olmadı. ABD Başkanı Barack Obama’nın dün devreye girmesiyle kriz çözüldü. Türkiye’nin çekinceleri Obama’nın garantörlüğünde giderilirken, Rasmussen’e 4 şartla onay verildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve beraberindeki heyet, pazarlıkları yürütürken her adımda Ankara’ya danıştı. İşte o sözlerBaşbakan Erdoğan’ın onayı alınarak sonuçlanan pazarlıklarda Türkiye’ye şu sözler verildi:NATO Genel Sekreter Yardımcıları’ndan biri Türk olacak.NATO Genel Sekreter Yardımcılığını yürüten Türk, aynı zamanda NATO Genel Sekreteri’nin vekili olacak.NATO’nun Afganistan Temsilciliği’nin yanı sıra NATO’nun komuta kademesinde Türk askeri de bulunacak.Rasmussen, İslam dünyasından özür dileyecek.NATO’nun yeni sekreterinin, bu konuşmada teröre karşı açık tavrını da ifade edeceği belirtiliyor.