26 Mart 2009 Perşembe

Diyarbakır’da DTP den AKP’lilere taşlı sopalı saldırı




DİYARBAKIR’da seçim çalışmalarını sürdüren aralarında Milletvekili Abdurrahman Kurt ve AKP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kutbettin Arzu’nun da bulunduğu grup, taşlı sopalı saldırıya uğradı. Saldırıda 6 partili yaralanırken, polis saldırganları havaya ateş açarak dağıttı.










Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, “DTP’li olduklarını tahmin ettiğimiz grup tarafından arkadaşlarımız saldırıya uğradı. Bunlar kendileri gibi düşünmeyen diğer partilere de saldırıyorlar” dedi.
AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, Büyükşehir Belediye Başkanı Kutbettin Arzu, Bağlar Belediye Başkan Adayı Veysi Malkoç’un da aralarında bulunduğu AKP’liler bugün Bağlar İlçesi Senta Caddesi üzerinde esnaf ziyareti sırasında bir grubun taşlı ve sopalı saldırısına uğradı. Kimlikleri henüz belirlenemen grup AKP’lilere taş atıp sopalarla saldırdı. AKP’lilerin de karşılık vermesiyle meydana gelen arbedeyi polis havaya ateş açarak dağıttı.

Polis, kaçan saldırganları yakalamak için çalışmalarını sürdürürken, olayla ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, milletvekilleri İhsan Arslan, Ali İhsan Merdanoğlu, Abdurrahman Kurt, Büyükşehir Belediye Başkan adayı AKP il binasında basında toplantısı düzenledi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, arkadaşalarının seçim çalışması nedeniyle esnaf ziyareti yaptıkları sırada DTP’li olduklarını tahmin ettikleri kişilerin saldırısına uğradıklarını söyledi. Bakan Eker, saldırı sırasında 80 yaşındaki bir partilinin de aralarında bulunduğu 6 kişinin yaralandığını belirterek, “Hastaneye intikal eden toplam 6 yaralımız var. İki kişi başına taş isabet etmesi sonucu yaralandı. 80 yaşındaki partilimizin yaralanması manidar bir durumdur. Bunlar taş ve yumruk darebeleri sonucu yaralandı. Son bir kaç gün içerisinde DTP ile bağlantılı internet sitelerinde yaptıkları tehditkar ilanlar var” dedi. Eker, şunları söyledi:
“Demokrasi ile demokratik anlayışla hiç bir şekilde bağdaşmayan demokrasiyi sadece taş atma özgürlüğünden zanneden ve sadece kendisi için demokrasi isteyenler var. Halbuki bu şehirde biz başkalarına tahammül etme kültürünün tarihinin olduğunu biliyoruz. Kendimiz gibi düşünmeyen insanların da bu şehirde var olduğunu kabul etmek onlara tahammül etmek, onlara katlanmak mecburiyetindeyiz. Ama maalesef seçimi kaybedeceklerini düşününce bu şekilde saldırılara giriştiler, girişiyorlar. Sadece bizim partimize değil diğer partilere de seçim kampanyası esnasında mesela MHP, CHP, HAK-PAR gibi partilere de saldırlar var. Demek ki mesele sadece AKP değildir. Kendi gibi düşünmeyen herkese saldırmaktır, taşlamaktır. O düşüncelere asla hayat hakkı tanımamaktır. Bu da tabi demokratik tutum ve davranışla asla bağdaşmayacak bir durumdur. Diyarbakır bunun cevabını 29 Mart’ta verecektir” dedi.

AKP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kutbettin Arzu, daha önce de çeşitli saldırılara maruz kaldıklarını belirterek sağduyuyu korumaya çalıştıklarını ancak bugün yoğun derecede taşlı sopalı saldırıya uğradıkalarını söyledi. Arzu, “DTP’liler bizi adım adam takip ederek çalışmalarımıza engel olmaya çalıştılar. Ama biz aldırmadık. Bugün de sözlü sataşma sonrası taciz ettiler, biz yine de esnafla kucaklaştık, DTP’nin seçim arabası önümüzü kesti. O sırada hakaret ve taşlı saldırı başladı. Biz yine de arkadaşlarımız uyardık. Onlar daha önceden ara sokaklara yerleşmişlerdi. Barış içerisinde bir yarışı devam ettireceğiz. Bizim sokakta propaganda yapmamıza tahammül edemeyen insanların olduğu bu kente yatırımcılar gelip yatırım yapmazlar. Yatırımların yapılmasına engel olanlar bunlardır” dedi.

AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrrahman Kurt, saldırı sırasında sürekli takip edildiklerini belirterek, DTP’nin seçim minibüsünün önlerini keserek kalabalığın üzerlerine saldırdığını önü sürdü. Kurt, “İradelerin üzerine korku kurulmaya çalışılıyorsa nereye gittiğimizi düşünmemiz lazım. Ben bu gidişattan hayır görmüyorum” dedi.

BAYDEMİR VE TUĞLUK AKP SEÇİM BÜROSUNU ZİYARET ETTİ

Diyarbakır'da bugün seçim çalışmaları yapan AKP’liler ile DTP’liler arasında çıkan ve polisin havaya ateş açarak müdahalede bulunduğu kavgadan sonra Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Osman Baydemir ve DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk AKP'nin Yenişehir İlçesi'ndeki seçim bürosunu ziyaret etti. AKP ve DTP'liler seçim bürosunda tokalaşırken Baydemir, “Selam vermek ve elinizi sıkmak istedik. Türkiye'ye demokrasi dersi vereceğiz” dedi.

DTP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Baydemir, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ve Yenişehir Belediye Başkan adayı Selim Kurbanoğlu esnaf gezisi yaparken Yenişehir'deki AKP Seçim bürosunu ziyaret etti. Baydemir, Tuğluk ve Kurbanoğlu, AKP bürosuna girmesi cadde üzerindeki esnaf ve DTP'liler tarafından tezahüratlarla karşılandı. Baydemir ve beraberindekiler AKP bürosunda bulunan partililerle tokalaşarak, “Selam vermek ve elinizi sıkmak istedik” dedi. Baydemir şöyle konuştu:

“En nihayetinde bu kentte yaşayan bütün yurttaşlar olarak demokrasinin güzelliğini yaşıyoruz. Çok sayıda siyasal partimiz ve organizasyon halkın iradesine başvuruyor. Şüphesiz ki hakem halkımızdır. Halkımızın hür iradesi ne olursa gereği bizim başımız ve gözümüz üstünedir. Her fırsatta ifade ettim, bir kez daha ifade ediyorum. Seçim sathı mahalinde hangi siyasal partiye bir çakıl taşı dahi atılsa önce benim başıma gelir. İki günümüz kaldı, inşallah onu da atlatacağız. Türkiye”ye demokrasi dersi vereceğiz.”

AKP'nin seçim bürosunda bir görevlinin, “Sık sık sorun çıkıyor” demesi üzerine Baydemir, “Aşacağız. Metanetle, sağduyu ile aşacağız” diyerek sağduyu çağrısı yaptı.

18 Mart 2009 Çarşamba

Saadet'ten Kürtçe Açılımı


Seçimler bitene kadar MHP hariç bütün partiler neredeyse HEPİMİZ KÜRDÜZ yarışına girdi.
AKP'nin açılımlarının ardından bütün partiler bir bir zincirlerini kırmaya başladı. Bir de işin içine yerel seçim girince, partiler oy kapma yarışına girdi. MHP'nin alevi açılımıyla alevilere göz kırpması; CHP'nin çarşaf açılımıyla çarşaflı seçmeni bağrına basması boşuna değil elbet.

KÜRTÇE MANŞETLE ÇIKTI
Saadet Partisi'ne yakınlığıyla bilinen Milli Gazete de bugün Kürtçe manşetle çıktı. "Em Saadet'ê dixazin" manşetiyle çıkan gazete, "Güneydoğu'da insanlar miting meydanlarından haykırıyor: "Müslümanım, Kürdüm ve bu ülkedeki kardeşlerimle huzur ve barış içinde yaşamak istiyorum" mesajını verdi.

HEPİMİZ KÜRDÜZ
Siyasi partilerin en büyük gözdesi bu ara hiç kuşkusuz Kürt oyları. Seçimler bitene kadar MHP hariç bütün partiler neredeyse HEPİMİZ KÜRDÜZ yarışına girdi. Yerel seçimlerde belirleyici olacak Kürtler oylarını kime verecek bilinmez ama; seçim sonrası bu açılımların sürüp sürmeyeceğini de bekleyip göreceğiz. * "Em Saadet'ê dixazin" (Saadet istiyoruz)

AMA HEPİMİZ TÜRKÜZ
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Suriçi'nde DTP liler AKP'lilere Saldırdı


AK Parti Kadın ve Gençlik kollarının, Hançepek bölgesi’nde 50 kişilik DTP li bir grup tarafından taşlı saldırıya uğradığı öğrenildi.


Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Sur İlçe Belediye Başkan Adayı Metin Evsen, AK Parti Sur İlçe Teşkilatı Başkanı Şafak Yüntürk, Belediye Meclisi adayı Mervettin Tosunlu ve Veysi Atik, beraberindeki partililer ile birlikte Balıkçılarbaşı ve Mardin Kapı Esnafını ziyaret ettiler.


Evsen ve beraberindeki partililer daha sonra Sur Zabıta müdürlüğünü ziyaret ettiler. Buradan Balıkçılar Başı Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi'ne ziyarette bulunan Evsen, araç şoförlerinin sorunlarını dinledi. Evsen, daha sonra partililer ile birlikte Meryem Ana Süryani Kilisesi'ni ziyaret etti. Kilise Papazı Yusuf Akbulut'a projeleri hakkında bilgi veren Evsen, Akbulut'tan yaşadıkları sorunlarla ilgili bilgi aldı.

Celal Talabani ve Mesud Barzani Türk Bayramı Nevruza davet edildi.


DTP'nin Diyarbakır'daki Nevroz kutlamalarına Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Mesud Barzani de davet edildi. Kutlamalara İtalyan Komünist Partisi eyalet milletvekillerinin de katılması gündemde. DTP, Diyarbakır'daki Newroz kutlamasına 500 bin kişilik bir katılım bekliyor. Çalışmalarla ilgili bilgi veren DTP eş başkan yardımcısı Kamuran Yüksek, Nevroz'da gerilim yaşanmasına karşı olduklarını söyledi. Yüksek "Biz Nevroz'u bayram havasında kutlamak istiyoruz. Gerilim gerginlik yaşanırsa AKP ve güvenlik güçleri kaynaklı olacaktır" dedi.

DTP Heyeti, Talabani ile Görüştü


DTP EşBaşkanı Ahmet Türk ve Milletvekili Sırrı Sakık, Celal Talabani ile görüştü. Görüşmede PKK konusu da ele alındı.
5. Dünya Su Forumu için İstanbul'da bulunan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eş Başkanı Ahmet Türk ve DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ile görüştü. Swissotel'de gerçekleştirilen görüşme yaklaşık 45 dakika sürdü. Görüşmenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ahmet Türk, Ortadoğu'da yaşananlar olmak üzere, gündeme ilişkin gelişmeler konusunda görüştüklerini söyledi. Türk, "Bu konularda Sayın Talabani ile sohbet ettik. Düşüncelerimizi söyledik. Ortadoğu'da demokrasinin gelişmesi, halklar arasındaki diyaloğun gelişmesi anlamına gelir. Kendisi de bu konuda umutlu. Hem sağlığını merak ettiğimiz için, hem de ziyaret için buraya geldik" dedi.

TALABANİ NEVROZ'A DAVET EDİLDİ"Talabani'yi newroza davet ettiniz mi?" sorusu üzerine Ahmet Türk, "Biz bir çok kesimi davet ediyoruz. Başbakanı da davet ediyoruz. Nevroz, Türk halkının önemli bir günüdür. Bugün de Sayın Cumhurbaşkanına, 'keşke böyle bir imkanınız olsa da nevrozda Diyarbakır'a gelebilseniz' dedik. Kendilerini davet ettik" diye konuştu.

Türk, PKK liderlerine yönelik afla ilgili sorular üzerine şunları söyledi: "Biz bu konunun Türkiye'nin iç dinamikleriyle çözülmesinden yana olduğumuzu daha önce de çok açık şekilde ifade ettik. Bu, Türkiye'nin iç sorunu. Çözüleceğine inanıyoruz ama artık Türklerin de, Kürtlerin de tahammülü kalmadı. Barışçıl, demokratik bir sürecin gelişmesi konusunda hepimiz hassasiyet gösteriyoruz. Türkiye'nin artık bu acılı süreçten kurtulması gerektiği inancındayız. Tabii ki şu anda bazı tartışmalar, görüşmeler var. Yani Türkiye'deki bu tartışmalar bir sihirbazın kutusu gibi, içinden tavşan mı çıkacak, başka bir şey mi çıkacak bilemiyoruz ama isterdik ki önce biz burada tartışalım. Biz burada altyapısını oluşturalım. Eğer varsa bunun bir formülü, bunu hep birlikte ortaya koyalım. Bu aklı birlikte ortaya koyalım isterdik." Kürt meselesinin, önemli bir sorun olduğunu belirten Ahmet Türk, bu durumun seçimlere endeksli bir konu haline getirilmemesi gerektiğini söyledi. Türk, "Bu Kürt sorununun çözümü önemli bir sorun, seçimlere endeksli bir konu olarak kullanılmamalı. Çok hassas bir konu. Bu konu farklı, seçimler farklı. Kürt sorununun çözümü konusunda gerekli hassasiyeti herkes göstermeli. Kürt sorunu seçim propagandası olarak kullanılmamalı. Çok hassas bir konu. Türkiye'de barışı, kardeşliği bir ortak akılla ortaya koymamız lazım" şeklinde konuştu.

KÜRT KONFERANSISon olarak, gerçekleştirilmesi planlanan Kürt konferansında PKK'ya silah bırakma çağırısında bulunup bulunmayacakları yönündeki soruyu yanıtlayan Ahmet Türk, "Bu konferans barışın sağlanmasına, sorunların çözülmesine yönelik bir konferanstır. Böyle görmek lazım. Tahmin ediyorum seçimlerden sonra bu daha farklı şekilde gündeme gelecektir Tabii ki biz de destekliyoruz bu çağrıyı. Elbette destekleyeceğiz. Bizim özlemimiz barıştır, sorunların barışçıl şekilde çözümüdür. Herkesin barış projesinin etrafında bütünleşmesi çok önemli" dedi.

TRT'nin Nevruz programı 5 ülkeden canlı yayınlanacak



TRT, bu yılki Nevruz kutlamalarını 5 ülkeden canlı olarak ekrana taşıyacak. TRT Türk üzerinden gerçekleştirilecek program, sabah saat 06.00'dan itibaren Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Belçika'dan ortak yayınlanacak.
Türkiye'deki Nevruz yayınları Trabzon, Sakarya ve Ankara'dan gerçekleştirilecek. TRT Türk Koordinatörü Adnan Süer'in verdiği bilgilere göre kurum, 21 Mart'ta kutlanacak Nevruz için geniş çaplı bir organizasyon düzenleyecek. Tüm katılımcı ülkeler birbirlerinin yayınlarını canlı olarak vatandaşlarına izlettirecek. Değişik ülkelerdeki kutlamalar, ortak olarak ülkelerin devlet kanalları üzerinden ekrana getirilecek.
Gün boyunca resmi kutlamalar ekrana getirilirken TRT Türk'ün özel 'Nevruz Gala' programı akşam 20.00'de başlayacak. Ankara Anatolia Gösteri Merkezi'ndeki kutlamalara pop müzik sanatçısı Tarkan da katılacak. Gece 02.30'a kadar devam edecek canlı yayında Tarkan'ın yanı sıra Azerbaycan'ın ünlü sanatçısı Azerin ile Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan'ın en ünlü şarkıcıları konser verecek. Tarkan'la birlikte konuk sanatçılar ortak şarkılar da seslendirecek. Nevruz Gala programına hükümet yetkililerinin ve çok sayıda davetlinin katılması beklenirken, programda TRT Türk'ün yeni logosu ve yeni ismi de açıklanacak.

Şırnak'taki ölüm kuyuları operasyonunda 8 gözaltı



Şırnak'ın Cizre ilçesinde dün yapılan ve 20 kemik parçasının bulunduğu kazının ardından Silopi'de operasyon düzenlendi.
Silopi Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı ile Şırnak ve Diyarbakır polisinin ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyonda 1'i PKK itirafçısı 8 kişi gözaltına alındı. Olayla ilgili eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak'ın ise arandığı belirtildi. Atak'ın evinde yapılan aramada ise çeşitli çap ve markada 5 silah ele geçirildi. Gözaltına alınanların sorgularının sürdüğü ve ifadeler doğrultusunda yeni gözaltılar olabileceği bildirildi. Zanlıların isimleri açıklanmazken JİTEM'in tetikçilerinden olduğu iddia edilen Koçero Saluci'nin de gözaltına alınan isimler arasında yer aldığı öğrenildi. Bölgedeki kazıların ardından gözaltına alınacağını anlayan Saluci'nin bir süre önce Ergenekon soruşturmasını yürüten polisleri suçlayıcı bir dilekçeyi savcılığa verdiği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade veren ismi açıklanmayan bir tanığın Kuştepe köyünde gösterdiği yerde kazı yapıldı. Tanığın ifadesinde, 1990'lı yıllarda terör örgütüne yataklık ettikleri iddiasıyla bazı kişilerin belediye başkanı olan Kamil Atak tarafından alınarak, sorgulanmak üzere Hizbullah'a teslim edildiğini söylediği öğrenildi. Hizbullah üyelerinin bu kişileri eğitim amaçlı olarak kullandıkları Kuştepe köyünde sorguladıktan sonra öldürdüklerini ifadesinde iddia eden tanık, cesetlerin yerlerini gösterebileceğini yetkililere iletti.
BOTAŞ kuyularının açılmasının ardından Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde faili meçhul cinayetlere adı karışan itirafçıların panik yaşadığı ortaya çıktı. İstanbul Emniyeti'ne geçtiğimiz hafta gönderilen bir ihbar mektubuna göre; JİTEM adına tetikçilik yapan isimler, görevdeki askerleri 'Yaşananları anlatırsak siz de yanarsınız.' diyerek tehdit etmeye ve 'korunma' istemeye başladı. Aynı şekilde halen GATA'da tedavi gören Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de 'itirafçı ve infazcıların' konuşmasını engellemek için harekete geçti. Ersöz, bu amaçla daha önce emrinde çalışan askerlerden bir ekip oluşturarak, konuşma ihtimali olan kişileri tehdit ettiği, itirafta bulunanların ise ifadelerinin geçersiz sayılması için çalıştığı öğrenildi. Bu çerçevede itirafçı Abdulkadir Aygan 'JİTEM tetikçisi' dediği Koçero Saluci'ye operasyonları gerçekleştiren polisi suçlayıcı, dönemin komutanlarını aklayıcı bir mektup yazdırıldı. Silopi'de bulunan kemiklerle ilgili olarak gözaltına alınan Saluci, savcılığa verdiği dilekçede polisin kendisine 'tanıklık' teklif ettiğini savunuyor. 'Devlete bağlı bir korucu' olduğunu söyleyen zanlı, bir dönem birlikte çalıştığı komutanları savunurken iddiaları 'dedikodu' olarak nitelendiriyor.

Gül'den, 'aklımızı kullanalım' mesajı



Irak'ta güvenliğin sağlanması halinde Türkiye ile ilişkilerin her alanda gelişeceğini anlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'ye, "Aklımızı kullanırsak mutluluğu, kullanamazsak acıları paylaşırız. Biz aklımızı kullanalım, mutluluğu paylaşalım." uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, İstanbul'da yapılan 5. Dünya Su Forumu Toplantısı'na katılmak için Türkiye'ye gelen Irak Cumhurbaşkanı Talabani ile Swiss Otel'de bir araya geldi. Yaklaşık yarım saat süren görüşmede, iki ülke arasındaki güvenlik sorunu ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi konuları ele alındı. Kaynaklar, mart ayı bitmeden Abdullah Gül'ün Bağdat'a yapacağı ziyaret nedeniyle konuların detayına girilmediğini aktardı.
Güvenlik sağlanırsa her şey kolaylaşır
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgilere göre, Abdullah Gül, Türkiye'nin Irak ile ticari ilişkilerini geliştirmek istediğini ancak buna güvenlik sorunlarının engel olduğu mesajını verdi. "Irak'ta güvenliğin sağlanması halinde her şeyin kolaylaşacağını" anlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin Rusya ile yıllık 35 milyar doları aşan dış ticaret hacmini örnek gösterdi. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Rusya ile Karadeniz altına döşenen borularla gaz ticareti yaptığını belirtirken, "Irak'la buna ihtiyaç yok ama güvenlik sıkıntılara neden oluyor?" ifadesini kullandı. Talabani de Gül'ün bu yaklaşımını onaylayarak, "Aynen katılıyorum." cevabını verdi. Ankara, bugüne kadar değişik platformlarda Nabucco Projesi'ne de eklenerek Irak doğalgazının Avrupa pazarlarına Türkiye üzerinden ulaştırılabileceğini dile getirmişti.
Türkiye ikinci vatan
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görüşmede, Türkiye ile Irak arasında geniş işbirliği imkânları bulunduğunu belirtirken, "Aklımızı kullanırsak mutluluğu, kullanamazsak acıları paylaşırız. Biz aklımızı kullanalım, mutluluğu paylaşalım." ifadesini kullandı. Konuk Cumhurbaşkanı Talabani de, İstanbul'a gelmeden önce Irak'taki farklı kesimlerle bir araya geldiğini ve Türkiye ile ilişkilerin çok daha üst seviyelere çıkarılması konusunda Irak içindeki herkesin istekli olduğu yönündeki izlenimini Abdullah Gül'e aktardı. Irak'ın Kürt kökenli Cumhurbaşkanı Celal Talabani, vatandaşlarının Türkiye'ye bakışını da, "Türkiye'yi ikinci vatan olarak görüyoruz. İstanbul, kutsal bir şehir. Her Iraklı, İstanbul'u görmek ister." sözleriyle ortaya koydu. İki cumhurbaşkanı, mart ayı bitmeden Bağdat'ta bir kez daha bir araya gelecek ve iki ülke arasındaki konular detaylı biçimde ele alınacak. Güvenlik gerekçesiyle iki günlük ziyaretin tarihi açıklanmıyor. Abdullah Gül, yalnızca başkente ziyarette bulunacak. Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim başkanı Mesud Barzani'nin, Talabani'nin Cumhurbaşkanı Gül onuruna vereceği yemeğe katılması bekleniyor. Gül, Irak'ta bütün taraflarla temaslarda bulunacak.

Hakkari'de 1 terörist yakalandı



Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bölücü terör örgütü mensubu olmak suçundan aranan bir kişinin dün yakalandığı bildirildi.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, Van'ın Özalp ilçesi Yukarıbalçıklı köyünde, bölücü terör örgütü mensuplarına yardım ve yataklık yaptığı, malzeme temin ettiği tespit edilen bir kişinin ev ve eklentilerinde dün yapılan aramada 1 Kaleşnikof piyade tüfeği ve bu silaha ait 20 mermi ele geçirildi.
Şahıs, sevk edildiği adli makamlarca tutuklandı.

15 Mart 2009 Pazar

Barzani: ''Türkiye'den korkmuyoruz''


Mesut Barzani, Türkiye ile ilişkilerdeki ilerlemeyi çok tahmin edici bulduğunu belirtti.



Kuzey Irak'taki Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Türkiye ile ilişkilerin son dönemde gösterdiği ilerleme çok tahmin edici olduğunu belirtti. Barzani, “Artık Türkiye'den kaynaklanabilecek bir askeri tehditden korkmuyor musunuz?ö sorusuna “Hayır, hayır yanıtını verdi.Mesut Barzani, Al Awsat gazetesi ile yaptığı söyleşide Türkiye ile ilişkilerin son dönemde iyileştiğini belirterek, “Türkiye ile toplantılar oluyor. Türkler iyi bir anlayış gösteriyor ve komşu Türkiye ile ticari işbirliğimizde geniş bir ufuk görebiliyorum” dedi.TÜRKİYE'DEN KORKMUYORUZHalen Kürt bölgesinde 500'den fazla Türk şirketinin faaliyet gösterdiğini ifade eden Barzani, “Türkiye ile ilişkilerdeki ilerlemeyi çok tahmin edici bulduğumuzu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.Mesut Barzani, gazetenin “Artık Türkiye'den kaynaklanabilecek bir askeri tehditden korkmuyor musunuz?” sorusuna “Hayır, hayır. İlişkilerdeki gelişmeler, durumun iyi olduğunu gösteriyor.”

DTP mitinginde küstah pankart


Şanlıurfa'da yapılan DTP mitinginde terör örgütü lehine yapılanlara bir yenisi daha eklendi.



DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, önceki gün Şanlıurfa’nın Birecik, Halfeti ve Suruç ilçelerini ziyaret edip partililerle görüştüDaha sonra miting için Şanlıurfa’ya geçen Ayna ve Binici’nin yanında Abdullah Öcalan’ın kardeşleri Mehmet ve Fatma Öcalan da yer aldı. Topçu Meydanı’nda yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı mitingde DTP’liler, sık sık PKK ve Öcalan lehine sloganlar attı.Bir DTP’linin taşıdığı Kürtçe, “Ya Allah, Bismillah, Başkanımız Abdullah” yazılı pankart da dikkati çekti.
changeTarget(document.getElementById("news_content"))

Araplar, Kerkük'e özel statü istedi


Irak'ın kuzeyindeki Kerkük kentinde Irak Anayasası'nın 23. Madde'sine destek amacıyla düzenlenen 6. Arap Kongresi'nde, Kerkük'e özel statü istendi. Kerkük'ün Alvasti semtinde bulunan Engelliler Merkezi'nde düzenlenen kongrede 23. Madde'yi destekleme kararı çıktı.


Irak'ın kuzeyindeki Kerkük kentinde Irak Anayasası'nın 23. Madde'sine destek amacıyla düzenlenen 6. Arap Kongresi'nde, Kerkük'e özel statü istendi. Kerkük'ün Alvasti semtinde bulunan Engelliler Merkezi'nde düzenlenen kongrede 23. Madde'yi destekleme kararı çıktı.
Kongreye 23 Madde Gerçekleri Araştırma Komisyonu Üyesi Ömer El Cuburi, Vali Yardımcısı Rakan Said, Havice Gurubu Başkanı Hüseyin Ali Salih ve Kerkük'ü Yeniden Yapılandırma Grubu ile davetliler katıldı.
Düzenlenen kongrede bir konuşma yapan Kerkük Vali Yardımcısı Rakan Said, Irak anayasasında belirtilen 23. Madde'nin Kerkük'ün sorununa çözüm getirmeyeceğini ifade ederek, Kerkük için en iyi olanın özel statü olduğunu söyledi. Kerkük İlçe Başkanı Munir El Kafil de 23. Madde Gerçekleri Araştırma Komisyonu faaliyetlerinin Irak parlamentosu'na gönderilmesine rağmen komisyonun önünde engeller çıkarıldığını ifade etti.


Devletin kendilerine maddi ve manevi desteği sağlayacağını belirtmesine rağmen hiçbir destek almadıklarını kaydeden Kafil, "Yardımı bırakın, bize engeller çıktı. Bu durumla ilgili medyada birçok haber çıktığını bunların hiçbirinin doğru değil." dedi.


Komisyon üyesi Ömer El Cuburi, bu kongrenin 23. Madde'yi desteklemek amacıyla yapıldığını ifade ederek komisyona destek istedi. Havice Gurubu Başkanı Hüseyin Ali Salih de Kerkük sorununun oyalanmaması ve pazarlık konusu edilmemesi gerektiğini söyledi. Salih, Kürt yetkilileri de suçlayarak Kerkük'le ilgili yapılan tehditleri kabul etmediklerini dile getirdi.

Alman Büyükelçiden DTP’li Belediye Başkan Adayına Ziyaret



29 Mart 2009 tarihinde yapılacak yerel seçimlerin yaklaşması ile birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere birçok yerde olduğu gibi Mardin'de de yabancı heyetler ziyaretlerini sıklaştırdı.

Mardin’e gelen Alman Büyükelçi Dr. Eckart Cuntz DTP Belediye Başkan adayı Enver Ete’yi ziyaret ederek, seçim çalışmaları hakkında bilgi aldı. Tarihi ve kültürel birikimi ile dünyanın inanç merkezi durumunda olan Mardin’e yönelik DTP’nin proje ve çalışmalarını öğrenmek üzere partiyi ziyaret ettiklerini ifade eden Cuntz, “Seçim süreci öncesi bölgedeki seçim atmosferini yerinde izlemek ve görmek için bölge illerini ziyaret ediyoruz. Bu kapsamda kazanma şansı yüksek adayları ziyaret ediyoruz.”dedi.

DTP’li Enver Ete ise Alman Büyükelçiliğinin kendilerine gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ederek, belediye başkanı seçildiği takdirde kentin kangren hale gelen altyapı ve sosyal alanlarda yapacakları projelere destek olmak için kendilerinden yardım isteyeceklerini söyledi. Seçime katılan bütün partilerin amaçlarının Mardin’e hizmet etmek olduğuna inandığını, bu konuda da nihai kararı halkın vereceğini ifade eden Ete, seçim dönemlerinin her kesim için heyecanla geçildiğini kaydetti. Ete, “Önemli olan seçim sürecini demokratik sınırlar için de tatlı bir rekabete dönüştürmektir.”dedi.

Hoşgörünün, Mardin ile eş anlamlı olduğunu ve bu erdemin asırlardır süre gelen bir geleneğin sonucu köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyleyen Ete, “Mardin’e hizmet etmenin yolu, hoşgörüyü içselleştirmekten geçer.”diye konuştu.

Bu arada Mardin'e gelen ABD Dışişleri Bakanlığı görevlileri Rita Cerague, Erica Hani, Ceri Hernander'den oluşan 3 kişilik bir heyet ilk olarak Mardin Valisi Hasan Duruer'i makamında ziyaret etti. Görüşmede sadece görüntü alınmasına izin veriirken görüşme sonunda hiçbir açıklama yapmaları ise dikkat çekti.

Nezir Güneş

Şırnak'ta Büyük Sevkiyat


Şırnak'ta Türk Silahlı Kuvvetleri PKK'lı Teröristleri Etkisiz Hale Getirmek İçin Operasyonlarını Sürdürürken, Bir Yandan da Stratejik Bölgelere Tank, Asker ve Mühimmat Sevkiyatı Gerçekleştiriyor.


Şırnak'ta Türk Silahlı Kuvvetleri PKK'lı teröristleri etkisiz hale getirmek için operasyonlarını sürdürürken, bir yandan da stratejik bölgelere tank, asker ve mühimmat sevkiyatı gerçekleştiriyor.

Genelkurmay'da dün yapılan basını bilgilendirme toplantısında İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, perşembe günü Kuzey Irak'a hava harekatı yapıldığını, Zap ve Avaşin'in bombalandığını açıkladı.


Genelkurmay Başkanlığı'nın Şırnak, Hakkari ve Siirt'te bazı bölgeleri askeri yasak bölge ilan etmesinin ardından Şırnak ve çevresinde askeri hareketlilik arttı.

Bölgede yuvalanan PKK'lıları etkisiz hale getirmek için operasyonlar sürerken, bir yandan da bahar hazırlıkları yapılıyor. Daha önce Habur Sınır Kapısı yakınlarında bulunan eski Haç Konaklama Merkezi'nde konuşlu birlikten Hisar Taburu ile sınır birliklerine başlatılan tank, asker ve mühimmat sevkiyatı yeniden başladı.

Cizre Tank Taburu'ndan da tank, asker ve içinde mühimmat bulunan kapalı kasa kamyonlarla yeni sevkiyat gerçekleştirildi. Yaklaşık 40 araçtan oluşan konvoyun geçiş güzergahında sıkı önlemler alınırken, havadan helikopterlerde uçuş gerçekleştirdi.

Frekans karıştırıcı Jammer'li ve zirhlı araçların eşlik ettiği konvoyun Cudi Dağı eteklerindeki Hisar taburu, bölgedeki stratejik alanlar ve sınır birliklerinde konuşlandırılacakları belirtildi.

Diyarbakır'da Ak Parti Çalışanlarına Saldıranlar Yakalandı


Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, 29 Mart Mahalli Seçimler Öncesi Siyasi Partilerin Büro, Araç ve Çalışanlarına Çeşitli Tarihlerde Saldırıda Bulunan 7 Kişiyi Yakaladı. Yakalanan Kişilerin AK Parti'nin Suriçi İlçesinde Seçim Bürosu ve İlçe Yöneticilerini de Darp Ettiği Belirtildi.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, 29 Mart mahalli seçimler öncesi siyasi partilerin büro, araç ve çalışanlarına çeşitli tarihlerde saldırıda bulunan 7 kişiyi yakaladı. Yakalanan kişilerin AK Parti'nin Suriçi ilçesinde seçim bürosu ve ilçe yöneticilerini de darp ettiği belirtildi.
Alınan bilgiye göre; Diyarbakır polisi siyasi partilerin büro ve çalışanlarına saldırıda bulunan kişilere yönelik bir operasyon düzenledi. 29 Mart mahalli seçimler nedeniyle Diyarbakır'da seçim çalışması yapan AK Parti'li gruba saldıranların da aralarında olduğu kişiler yakalandı. Yakalanan kişilerin terör örgütü PKK'ın propagandasını yaparak, siyasi parti çalışanlarını ideolojik amaçlı tehdit ve darp ettikleri kaydedildi.


Diyarbakır'daki seçim irtibat bürolarına yapılan saldırıları da gerçekleştiren kişilerin bazı seçim bürolarını taşladıkları belirlendi. Diyarbakır polisinin yakaladığı kişilerin özellikle Suriçi ilçesindeki siyasi parti bürolarına yapılan olayları yönlendirdiği ifade edildi.
Bu kişilerin üzerinde ve ikamet ettikleri yerlerde yapılan aramada; 1 adet dizüstü bilgisayar, 1 adet hard disk, çok sayıda örgütsel içerikli CD ve hafıza kartları ile örgütsel doküman ele geçirildi. Yakalanan şahıslar adli mercilere sevk edildi.

Londra'daki Nevruz kutlamaları PKK gösterisine dönüştü


Bu yıl ilk kez Londra'nın merkezindeki Trafalgar Meydanı'nda yapılmasına izin verilen Nevruz kutlaması, terör örgütü PKK yandaşlarının gösterisine dönüştü.


Trafalgar Meydanı'ndaki kutlamalarda terör örgütü elebaşının resimlerinin bulunduğu çeşitli kıyafetler giyen yüzlerce kişi, örgüt elebaşısı lehinde sloganlar attı.


Terör örgütüne yakınlığıyla bilinen çeşitli derneklere, Nevruz kutlaması için izin verilmiş olması Türk derneklerinin büyük tepkisine yol açtı.


Nevruz kutlamaları için Londra Belediyesi'ne başvuruda bulunan İngiltere'deki Türk dernekleri, bu gruplarla birlikte Nevruz kutlamalarına katılmaları teklifi yapıldığı için bu duruma karşı çıkarak, kutlamalara kesinlikle katılmayacaklarını açıkladı.

Diyarbakır’da terör örgütüne ağır darbe


Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Diyarbakır’ın Silvan ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölücü terör örgütü mensupları tarafından kullanılan bir mağara içerisinde 1 adet M-16 piyade tüfeği şarjörü ile muhtelif yaşam malzemesi ele geçirildi.Ayrıca Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde de dağlık arazi kesiminde, terör örgütü mensupları tarafından tuzaklanmış, C-4 ve amonyum nitrat kullanılarak hazırlanmış, 90 kg patlayıcı madde bulunarak imha edildi. 2 adet Kaleşnikof piyade tüfeği, 32 adet Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, 5 adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ve muhtelif yaşam malzemesi yakalandı. Aynı kesimde bölücü terör örgütü mensuplarına ait 20 kg amonyum nitrat ve muhtelif yaşam malzemesi ele geçirildi. Öte yandan terörle mücadele çerçevesinde 8 - 14 Mart tarihleri arasında da 10 terörist etkisiz hale getirildi. Bir terörist ölü olarak ele geçirilirken, 6 terörist yakalandı ve 3 terörist de güvenlik güçlerine teslim oldu.

Çantasında Kürt dosyası mı var?


Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Hillary Clinton ziyareti öncesi bazı Kürt kanaat önderleriyle bir araya gelmesi, nisan ayında Türkiye’yi ziyaret edecek Başkan Barack Obama’nın çantasında, Kürt sorununa çözümü içeren bir dosyanın bulunacağı tezini güçlendirdi


ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üç yetkili ve ABD Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı Jason Arvey, Hillary Clinton’un Türkiye’ye yaptığı ziyaret öncesi Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi, CHP’nin eski Hakkâri Milletvekili Esat Canan ve yazar Orhan Miroğlu ile görüştü. Görüşmede Kuzey Irak ile ilişkiler, PKK’nın silahsızlandırılması ve Kürt sorununa demokratik çözüm gibi konular ele alındı. Görüşmede Kürt kanaat önderlerine “PKK’yı nasıl dağdan indirebiliriz. Silahi nasıl bıraktırabiliriz. Bunun için af yeterli mi?” soruları yöneltildi. KADEP lideri Elçi, bu sorulara “Af gerekli ama yeterli değil. Aftan önce Kürt sorununun çözümüyle ilgili gelişme işaretlerininin verilmesi lazım. ‘PKK gel seni affettik, evine dön’ dersek doğal olarak dönmez. Kürtlerin bazı taleplerine cevap verebilecek olumlu adımlar atılırsa PKK’nın silahı bırakmasını kolaylaştıran tavır olur” diye yanıt verdi. Miroğlu ise görüşmede Kürt sorununa kalıcı çözümün PKK’nın silahsızlandırılmasından geçtiğini kaydederek, ancak kalıcı barışın af ile gündeme gelemeyeceğini söyledi. Miroğlu, çözüm için PKK ve DTP’yi yok sayan bir yaklaşımın başarılı olamayacağını savundu. Kalıcı çözüm için entegrasyonun sağlanması gerektiğini kaydeden Miroğlu, bu sorunun makul bir barış planı ile sonuçlandırılması gerektiğini kaydetti. Miroğlu, “Sadece silahsızlandırma değil bir entegrasyon gerekiyor. 18 bin faili meçhul cinayetin mağduru, asker şehitleri, şehit annelerinin iradesi, sivil toplumun talepleri ve Kürtlerin talebini hesap eden bir kamuoyu duyarlılığı gerekiyor” dedi. Görüşmeyle ilgili Radikal’in sorularını yanıtlayan Esat Canan ise görüşmede Obama’nın Türkiye ziyareti öncesi nabız yoklandığını kaydetti. Canan görüşmede Kürt sorununun şiddet ortamında çözülemeyeceğini, demokratik adımların atılması gerektiğini ve bunun için sürecin uygun olduğunu söylediğini belirtti. DTP ise görüşmeye tepkili. DTP Genel Başkan Yardımcısı Tuncel, “Sorun Türkiye’de yaşanan bir sorun ve burada çözmek lazım. Ayrıca sorun çözülmek isteniyorsa muhataplarıyla da tartışmak gerekir. DTP Türkiye’de Kürtlerin önemli desteğini alan ve politikasını da Kürt sorununa çözüm üzerine kuran bir parti” dedi.

AK Partili adayın arabasına saldırı


AK Parti'nin Ardahan Belediye Başkan Adayı Faruk Köksoy'un otomobili, seçim çalışması yaptığı sırada bir grubun saldırısına uğradı.



AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, başkan adayı Köksoy, Yeni Mahalle'deki Cezaevi mevkisinde partilileri ile seçim çalışması yaptığı sırada bir grubun tepkisiyle karşılaştı.
Köksoy'un bulunduğu aracı tekmelemeye başlayan gruptakiler, polis ekiplerinin müdahalesiyle kontrol altına alınarak, olay yerinden uzaklaştırıldı.
Köksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yapılan hareketin demokrasiye yakışmadığını belirterek, ''Bazılarının demokrasiye tahammülleri yok. Bunların böyle yapmaları kendi değerlerini düşürmekten başka bir şey değil'' dedi.

14 Mart 2009 Cumartesi

Kılıçdaroğlu, on aylık torununa sigorta yapıldığını kabul etti: Etik değil



CHP'de dün sürpriz bir gelişme yaşandı. Çalışma Bakanlığı'nda müsteşar yardımcılığı yaptığı sırada oğlunu usulsüz bir şekilde sigortalattığı ortaya çıkan CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun torununun da bu imkandan yararlandığı belirlendi.
Kılıçdaroğlu, iddiayı doğruladı. Yapılanın etik olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Doğru bir davranış değil. Yapılan yanlış. Ama bu benim torunumu sevme hakkımı elimden almaz." dedi. Benzer bir olay bir süre önce CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in başına gelmişti. İstanbul'da bazı ticari işlere aracılık ettiği ileri sürülen Sevigen, yaptığı işin etik olmadığını kabul etmişti. Kemal Kılıçdaroğlu, Sevigen'in istifa etmesi gerektiğini ifade etmişti. Tartışmaların büyümesi üzerine Sevigen, parti yönetiminden bazı isimleri ve bir gazeteyi suçlayarak görevlerinden ayrıldığını açıklamıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun torunuyla ilgili iddia dün Vakit Gazetesi'nde yayımlandı. CHP'li adayın torunu Duru Nadir'in 29 Nisan 2008'de bir firmada 2 gün çalışmış gibi gösterildiği ve sigorta girişinin yapıldığı tespit edildi. Kılıçdaroğlu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ziyareti sırasında gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, "Torununuzun da sahte sigortalı olduğu ortaya çıktı. On aylık bebekken sigortalı olmuş. Bu konuda ne diyorsunuz?'' sorusuna şu karşılığı verdi: "Sahte sigorta değil, gerçek... Ama yapılan uygulama doğru değil. İstanbulluya söz verdim, 'her zaman doğruları söyleyeceğim' diye. Etik olarak doğru değil. Yapılan yanlış, ama bu torunumu sevme hakkımı elimden almaz."
'Etik dışı' diyen Sevigen'in istifasını istemişti
On aylık torununa sigorta yapıldığı ortaya çıkan CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu, "Yapılan yanlış, etik değil ama bu torunumu sevme hakkımı elimden almaz." dedi. Bazı ticarî işlere aracılık yaptığı ortaya çıkan Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen de (sağda) yaptığı işin etik olmadığını söylemişti. Kılıçdaroğlu, bu açıklama üzerine Sevigen'in istifasını istemişti. Sevigen, partideki görevlerinden ayrılmıştı. Şimdi Kılıçdaroğlu, aynı tabloyla karşı karşıya. CHP'li adayın kendisinin de kabul ettiği 'etik dışılık' konusunda nasıl bir tavır takınacağı merak ediliyor.

Kılıçdaroğlu'ndan Ergenekon'la gündeme gelen Ulusal Kanal'a övgü



CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon terör örgütü soruşturmasına adı karışan Ulusal Kanal'ı övdü.
Kanalın dün Çağlayan'daki yemeğine katılan Kılıçdaroğlu, kuruluşun Türk siyasetinde ve televizyonculuğunda önemli bir yeri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Ulusal Kanal'a her ortamda destek vermeye hazır olduğunu dile getirirken, "Beni uzun uzun dinlemenize gerek yok. Gönlümüz bir, düşüncelerimiz bir, dünya görüşümüz bir." ifadelerini kullandı.
Ulusal Kanal, dün Çağlayan Düğün Salonu'nda yemek verdi. Geceye katılan Kılıçdaroğlu, Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Büyükdağlı, İşçi Partisi (İP) genel başkan yardımcılarından Erkan Önsel ve emekli Tuğgeneral Servet Cömert ile aynı masada yemek yedi. Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasında davete koşa koşa geldiğini belirtti. Seçim sürecinde işbirliği yapmayı teklif eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Ulusal Kanal'ın özelliği, ulusal değerlerimize önem vermesinden kaynaklanıyor. Umuyorum Ulusal Kanal bundan sonraki yaşamında aktivitelerini ve gücünü artırarak devam eder. Bizler de ona her yerde destek vermeye çaba harcarız." Üst düzey yöneticileri Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan İP, Kılıçdaroğlu ile CHP'nin Ankara adayı Murat Karayalçın'ı destekleme kararı almıştı. Karayalçın da İP'e teşekkür ziyaretinde bulunmuştu.

DTP'nin gerginlik siyaseti ters tepiyor


Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Gazze'deki katliamı savunan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e karşı kullandığı 'one minute' ifadesi Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.


Gölü, kedisi ve kalesi ile ünlü olan şehirde şimdi herkesin dilinde 'van minüt' var. Vanlılar bu ifadede kendi şehirlerinin de reklamını görürken, Başbakan'ın Davos çıkışının AK Parti'ye oy olarak yansıyacağında fikir birliği var. Bir zamanlar 'Doğu'nun Paris'i olarak nitelendirilen bu serhat şehrinde sandıktan çıkacak başkanı, yerel vaatlerden daha çok partilerin ulusal politikaları belirleyecek.
1992'den sonra tırmanan PKK terörüyle birlikte başlayan göçler şehrin fiziğini de, kimyasını da bozmuş. Son 16 yılda iki kattan fazla artan nüfus, resmi verilerde 320 bin olarak açıklansa da 600 bine dayanmış durumda. Van'da yıllarca STK olarak hizmet veren Anadolu Kalkınma Vakfı'nın başkanı Prof. Dr. Ahmet Akyürek, "Doğu'nun incisi olabilecek potansiyele sahip. Maalesef terör, gelişmesine ket vuruyor. Dışarıdan ciddi bir göç aldığı gibi yerlilerin de Van'ı terk etmesine sebep oldu." diyor. Terör dramatik tablolar sergiliyor. Bir ucunda şehit, diğer ucunda terörist yatan mezarlık görmek dışarıdan gelen biri için hem tuhaf hem de acı. Bölge halkı içinse realitenin kendisi.
Vanlıları en çok üzen, şehrin terör ve uyuşturucuyla birlikte anılması. Şehir bu cendereden çıkmak istiyor. 29 Mart yerel seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu'nun birçok ilinde olduğu gibi Van'da da AK Parti ile DTP iddialı. Şimdiye kadar liderlerden sadece Tayyip Erdoğan ile Ahmet Türk miting düzenlemiş. 2004'te teslim aldığı bayrağı bırakmamakta kararlı olan AK Parti projelerle, DTP etnik kimlik üzerinden oy istiyor. Hükümetin Kürtçe açılımıyla eli zayıflayan DTP, vekillerin tepki çeken açıklamalarıyla gerginlikten oy çıkarmaya çalışıyor. DTP'li vekillerin, Erdoğan'a 'Van'a gelme', halka ise 'mitinge gitme' tehdidinin nedeni bu. Ancak şehir halkı bu tehditlere itibar etmedi. Miting öncesi yapılan protestolar, arabaların yakılıp mağazaların taşlanması DTP'yi kendi tabanına bile sevimsiz hale getirirken, yağmura rağmen Başbakan'ı dinlemek için on binler meydanı doldurdu. Bu durum AK Partilileri son derece mutlu ederken Erdoğan hedefine DTP'lileri koydu: "Kimlik siyaseti yapmıyoruz. Onlar yara kaşıyor, biz sarıyoruz." Kadınların mitinge katılımı ve siyasete yakın ilgisi gerçekten şaşırtıcıydı. Başbakan da onlara yönelik mesajlarını daha güçlü verdi. Geçen seçimde erkekleri dinlemeyip oyunu AK Parti'ye verdiklerini açık açık söylemişler.
AK Parti'nin adayı, aynı zamanda mevcut belediye başkanı Burhan Yenigün'le, son yıllarda popüler olan kahvaltı salonlarının birinde buluşuyoruz. Halka 5 yılın hesabını verdiğini söylüyor. Ve anlatmaya başlıyor. Terörle birlikte civar il ve ilçelerden gelen 6 bin seyyar satıcı kenti işgal etmiş. Vanlılar kaldırımda yürüyemiyorlarmış. Sekiz ayı bu insanları ikna etmekle geçmiş. Sonunda her birine 7 milyar kaynak bulmuş ve semt pazarları kurarak ekmeklerini esnaf olarak kazanmalarını sağlamış. Bu sorun sadece Van'a has değilmiş. "Bir tek biz çözdük. Öyle örnek oldu ki, bu sistemi öğrenmek üzere Bayındırlık Bakanı Faruk Özak bir danışmanını gönderdi." diyor. 450 büfe ile 25 bin levha sökülerek şehir kirlilikten kurtarılmış. Yenigün, Doğu Anadolu'nun en büyük altyapısını gerçekleştirdiğini iddia ediyor ve Van Gölü'nün kirliliğini önlemek için 255 km kanalizasyon şebekesi kurduğunu söylüyor. 5 yılda 42 proje için 142 trilyon harcandığını, belediyenin 12,5 trilyon borcu bulunduğunu belirtiyor.
DTP için Güneydoğu'da Diyarbakır ne kadar önemli ise Doğu Anadolu'da da Van aynı öneme sahip. Parti, kentte tanınmayan Ağrılı genç bir avukat Bekir Kaya ile seçime giriyor. Kaya, bir süre Öcalan'ı savunan kalabalık avukatlar arasında yer almıştı. Saadet Partisi'nin adayı ziraat mühendisi Nevzat İnanç. İnanç, AK Partili başkanın Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nü yaptı. MHP'nin adayı ise İl Başkanı Adnan Meltem. Kemikleşmiş 8-10 bin seçmeni olan MHP'nin son yıllarda DTP'ye karşı AK Parti'yi desteklemesi dikkat çekiyor. DTP'nin gerginlik politikasının sonuç vermeyeceği düşünülürken AK Parti halihazırda bir adım önde görülüyor. 2007 seçimlerinde AK Parti'nin 65 bin, DTP'nin 44 bin oy aldığı göz önüne alındığında bu farkın kapanması için makul bir sebep yok. Başkan adayını değiştirmeyen AK Parti'nin belediye meclis üyelerini büyük ölçüde yenilemesi Vanlılar tarafından olumlu karşılanıyor. Yeni lideriyle seçime giren Saadet Partisi de ispat-ı vücut yapmak istiyor. Ancak fazla şans tanınmıyor. Saadet'in AK Parti'den memnun olmayan 5–6 bin seçmenin oyunu alabileceği tahmin ediliyor.
AK Parti'nin kozu Bakan Çelik
AK Parti'nin Van'daki en büyük kozu Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik. Çelik'in bakanlığıyla ilgili şehre götürdüğü hizmeti kimse inkar etmiyor. Vanspor'un bir yöneticisi, Bakan'ın sponsorlar aracılığıyla kulübe 600 milyar liralık kaynak sağladığını anlatırken Bakan'ın kimseyi geri çevirmediğini vurguluyor. Seçimin heyecanı dost meclislerini de sarmaya başlamış. Bunu daha Van'a giderken hissediyorsunuz. Uçakta iken yanımda oturan müteahhidin ilk sorusu mahalli seçimler oluyor. Aynı işadamı, Türkiye genelinde AK Parti'nin patlama yapacağını, fakat Van'da DTP'yi şanslı gördüğünü ifade ediyor. Bindiğim taksinin şoförü ise farklı kanaatteydi. Ona göre Erdoğan kimi aday gösterse seçilir. Şehir merkezindeki bir eczacı da aynı fikirde. Hükümetin sağlık reformunu övüyor ve AK Partili başkanın mesaisini önemli ölçüde altyapı çalışmalarına ayırdığı için görülmediğini söylüyor. "Kar yağdığında ortalığın balçık gibi olması ondandı." diyor. İskeledeki çay ocağında karşılaştığımız Van Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Hakan ile gazeteci Osman Nuri Yıldız da AK Parti'ye şans tanıyanlardan.
Van'da dikkat çeken bir diğer husus muhtar adaylarındaki fazlalık. Cumhuriyet Caddesi ve Maraş Caddesi'ndeki fotoğrafçıların vitrinleri muhtar adaylarının resimleriyle dolu. Hüseyin Özcan, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfında 19 yıl hizmet verdikten sonra geçen yıl emekli olmuş bir muhtar adayı. O, DTP'yi daha şanslı görüyor, Halkın, TRT Şeş'ten ziyade 12 farklı Kürtçe kanalı izlediğini iddia ediyor. Ona göre, en önemli sorun işsizlik. Büyük şehirlerde olduğu gibi trafik ve otopark eksikliği de Van'da problem oluşturuyor. Özcan, Ergenekon davasının yakından izlediğini de vurguluyor.
Cihan Medya Dağıtım'dan İsmail Topçuoğlu'nun mihmandarlığında Van'ı arşınlarken, Merkür TV'nin organize ettiği 'sektörel bakış' buluşmasına yöneliyorum. Mustafa Uzun'un moderatörlüğünde mobilya ve beyaz eşya satan 120 esnaftan 30'u katılmıştı toplantıya. Esnafın ilk şikâyeti dükkan kiraları oldu. Cumhuriyet Caddesi'nde 200 m² bir dükkanın kirası 6 milyar lirayı bulmuş. İkinci büyük sorun ise kaçak elektrik kullanımı. Kaçak elektrik yüzünden şehirde sık sık elektrik kesintisi yaşanıyor. Küçük çaplı işletmelerin dışında büyük sanayi kuruluşu olmayan kentte krizi hissedecek ekonomik bir hareketlilik yok. Binlerce kişi geçimini sınırdaki kaçakçılıktan sağlıyor. Ünlü telefon markalarının Çin malı 'çakma'larını çok düşük fiyatlarla Van'da bulmak mümkün. Van'a gelip de kaleyi görmemek olmaz. Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde, oturan deveye benzetiyor kaleyi. Bediüzzaman da 'İki minare uzunluğunda yekpare taş' şeklinde tarif ediyor. Tarih boyunca orduların gözünü diktiği, Erek Dağı'yla karşılıklı bakışan bu muhteşem yapı, Van'dan gelip geçen şahsiyetlerin duruşlarının adeta bir simgesi.

SGK, torununun sigortasını inceliyor


On aylık torununa sigorta yapıldığı ortaya çıkan CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, zor durumda.


Kılıçdaroğlu'nun 'etik dışı' olarak nitelediği işlem için Sosyal Güvenlik Kurumu da (SGK) devrede. SGK İzmir İl Müdürü Mustafa Keskin, "Kılıçdaroğlu'nun torunu Duru Nadir, sigortalı yapıldığında 10 aylık. Bununla ilgili inceleme başlatıldı. Firmada 78 tane bu durumda çocuk olduğu için henüz sonuçlandıramadık. 1 haftaya kadar sonuçlanır. Ancak bu durumda olanların tamamına yakını fiilî olarak çalışmamış. Bunların sigortalılığı iptal edildi." dedi. Keskin, Duru Nadir'in henüz 10 aylıkken 2 gün çalışmış gösterildiğini anlattı. Aynı reklam şirketinin Nadir'in yanı sıra 78 çocuğu daha sigortalı gösterdiğini dile getirdi. Keskin, "Bu firmanın sigortalı bildirimde bir iki gün içinde büyük artış gösterdiği görülüyor. Ancak sonra tekrar geri düşüyor." ifadelerini kullandı. SGK yetkilileri, Kılıçdaroğlu'nun torununun sigortasının da fiilî çalışmaya dayanmadığını ve iptal edileceğini belirtiyor.
Sosyal Güvenlik Reformu'nun yasalaşma sürecinde bazı aileler ilginç bir hileye başvurdu. Çocuklarını, 65 yaş sınırından etkilenmemesi için reklam ajansı, matbaa ve benzeri işyerlerinde sigortalı gösterdi. Reformun ilgili maddesinin yürürlüğe gireceği 30 Nisan 2008 öncesinde bu yöntemle 571 bin çocuk sigortalı oldu. Bu rakamın 141 bini, 0-15 yaş arasındakilerden oluştu. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) denetim memurlarının yaptığı denetimlerde 40 bin çocuğun sigortası, fiilî çalışmaya dayanmadığı için iptal edildi. SGK denetimlerini sürdürüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun torununun da bu kapsamda sigortalı yapıldığı ortaya çıkmıştı. CHP'li adayın İzmir'de yaşayan büyük kızı Azime Nadir'in çocuğu Duru Nadir'in, SGK kayıtlarında henüz 10 aylıkken bir firmada 2 gün çalıştığı ve 40 TL para kazandığı görülüyor. 29 ve 30 Nisan'da çalışan Duru, daha sonra işten ayrılmış. Duru bebeğin sigorta girişinin, yasanın ilgili maddesinin yürürlüğe gireceği 30 Nisan'ın bir gün öncesine denk gelmesi dikkat çekiyor. Benzer bir durum SGK Başkan Yardımcısı Veysel Uyar'la ilgili yaşanmıştı. Uyar'ın iki çocuğunun reformdan önce sigortalı gösterildiği belirlenmişti. Ancak SGK Ankara İl Müdürlüğü'nün yaptığı denetim sonucunda Uyar'ın çocuklarının sigortası iptal edildi.
Uzun tartışmaların ardından yasalaşan Sosyal Güvenlik Reformu'nun yürürlük tarihinden önce sigorta girişi yapanlar üç önemli avantaj elde etti. Reformdan önce sigortalı olanların emekli maaşı hesaplanırken ilk 10 yıl için aylık bağlama oranı yüzde 3 olarak kabul edilecek. Reformdan sonra işe girenlerde ise bu oran bütün yıllar için yüzde 2 olacak. Bu durum, yasa yürürlüğe girmeden 1 gün önce sigortalı olanların, sisteme sonradan girenlere göre yaklaşık yüzde 10 daha fazla emekli maaşı almasını sağlayacak. Reform, yasanın ardından işe girecek olanların emekli olduktan sonra çalışmalarını engelliyor. Ancak reformun yürürlüğünden bir gün önce bile sigortalı olanlar, emekliliklerinde hem maaş alıp hem de çalışabilecek. Emeklilik için 65 yaşını da beklemeyecekler. Aynı şekilde reformdan önce işe girenler, 7 bin 200 gün prim yerine 7 bin günle emekli olabilecek.

AK Parti Diyarbakır için sabırsızlanıyor


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, Diyarbakır'a hizmet etmek için sabırsızlandıklarını söyledi.


Seçim çalışmaları için Diyarbakır'a gelen Tanrıverdi, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kutbettin Arzu ile sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutladı.
Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi ile Diyarbakır Devlet Hastanesi'ni ziyaret eden Tanrıverdi, burada hastalara geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Sağlık çalışanlarına da karanfil dağıtan Tanrıverdi, AK Parti hükümetinin sağlığa çok önem verdiğini söyledi.
Tanrıverdi, burada yaptığı açıklamada, Diyarbakır'ı çok önemsediklerini belirterek, ''Diyarbakır'a hizmet etmek için sabırsızlanıyoruz. Adayımız Kutbettin Arzu bölgeyi iyi tanıyor. Seçildiğinde yıllardan beri yapılmayan birçok projeyi hayata geçireceğine inanıyoruz'' dedi.
Arzu da konuşmasında Diyarbakır'ın Ortadoğu'nun sağlık merkezi haline geleceğini bildirdi.

Ahmet Türk'ten AK Parti'ye salvolar


Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde miting düzenleyen Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk, Ak partiye beyaz eşya dağtımı ileilgili ve dini siyasete alet etmekle suçladı.



DTP konvoyu ilçeden çıktıktan sonra partililer ile güvenlik güçleri arasında kısa gerginlik yaşandı. Miting sonrası program kapsamında Diyarbakır'a gitmesi beklenen Türk, rahatsızlanınca miting otobüsü Bingöl'e döndü.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Milletvekilleri Sevahir Bayındır, Aysel Tuğluk, Bengi Yıldız ile birçok partili Bingöl'den Diyarbakır'a giderken yol üzerindeki Elazığ'ın Karakoçan birmiting düzenledi. Miting alanında bin 500 kişiye seslenen DTP Genel Başkanı Ahmet Türk AK Partiye yüklendi. Türk konuşmasına şunlara yer verdi: "Makarna, çamaşır makinesi dağıttınız, yetmedi ve yetmeyecek. Bu halk kendini satmaz. Sayın Erdoğan, Türkiye'nin tüm çamaşır makineleri bir araya gelmiş olsa bile sizi aklyamaz, paklayamaz" dedi.
Cuma namazı nedeniyle konuşmasını kısa tutan Türk, AKP'yi dini siyasete alet etmekle suçladı. Türk konuşmasında şunlara yer verdi, "Bir tarafta İslamiyeti kullanıyorlar. Onlara şunu söylemek istiyorum; biz İslamiyeti her zaman yüreğimizde yaşıyoruz. Kürtler, İslamiyet en fazla hizmet eden halktır. Ama biz siyasete alet etmiyoruz. Her gün meydanlarda şeh sait nursilerden, Şeh kurdilerden bahsediyorsunuz. Ama bu hiç samimi değil. Eğer Samim iseniz mezarlarını neden ortaya çıkarmıyorsunuz. Çıkarın ki millet bir Fatiha okusun" şeklinde konuştu.
Genel Başkan Türk, AKP'den ve meclis üyeliğinde edip DTP'ye geçen Güner Çelebi'yi miting alanındaki kalabalığa tanıttıktan sonra parti rozetini taktı. Seçim otobüsü ilçeden ayrıldıktan sonra DTP'li bir kişi slogan atmak istedi. Emniyet güçlerinin izin vermemesi üzerine Emniyet ile parti yetkililerinin araya girmesiyle gerginlik önlendi. Edinilen bilgilere göre DTP seçim otobüsü konvoy ile birlikte Diyarbakır'a giderken, Genel Başkan Türk'ün rahatsızlanması nedeniyle Bingöl'e geri döndü.

DTP Şanlıurfa mitinginde Ezan polemiği


DTP, Şanlıurfa'da izinsiz miting düzenledi. Mitingde konuşan Emine Ayna partililerin uyarılarına rağmen ezan okunurken konuşmasını sürdürdü.


DTP Eşbaşkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile terör örgütü PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'ın kardeşleri Fatma ve Mehmet Öcalan'ın da katıldığı izinsiz miting, PKK gösterisine dönüştü. Terör örgütü PKK ve elebaşısı Öcalan lehine sık sık slogan atan DTP'liler, gövde gösterisinde bulundu. Mitingde ilk olarak DTP Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Ayhan bir konuşma yaptı. Ayhan'ın konuşması sırasında seçim otobüsünün yanındaki bir ağacın tepesine çıkan bir partili, seçim otobüsü üzerindeki DTP'lilere korkulu anlar yaşattı.Partisinin Topçu Meydanı'nda düzenlenen izinsiz mitinginde konuşan DTP Eşbaşkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, "Hz. Muhammed, kime karşı mücadele etti, zalimlere karşı değil mi? Ortadoğu halklarını ezenlere karşı mücadele etmedi mi? Hz. Ali kime kılıcını çekti? O keskin kılıcını zulmedenlere çekmedi mi, zalimlere çekmedi mi? Peki bugün Türkiye'de Nasıl oy isteyebilirler, izin verecek miyiz?" dedi.Emine Ayna, konuşması sırasında ezan okunması sırasında, partisinin Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici tarafından uyarılmasına rağmen konuşmasına devam etti. "Arkadaşlar ezan okunuyor. Ezan okunurken ara vermek isteriz, ama ben size sormak istiyorum. Eğer isterseniz ara verelim. Yok hayır yorulduk, biz biraz daha bekleyeceğiz, biraz daha konuşun istiyorsanız İsterseniz öyle yaparız" diyen Ayna, PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan'ın da kendisini uyarması üzerine, "O zaman biraz bekleyelim" diyerek ezanın bitmesini bekledi. Ezanın okunmasını ardından Ayna, hükümetin ve CHP'nin Müslümanlık üzerinden siyaset yaptığını ileri sürerek, "Önce bize Müslümanlık üzerinden siyaset yapanlara bunu hatırlatmak istedim. Bugün karşımızda bir zihniyet var. Önümüze koymuşlar, burada bir maket düşünün, bir büst, bir kafa. Beyin aynı, zihniyet aynı, sadece 'tekçilik' diyor. O zihniyeti bizim önümüze bir türbansız koyuyorlar, diyorlar işte size CHP, aynı zihniyete ertesi gün türban bağlıyorlar,diyorlar ki işte size AK Parti. Farkı var mı? Farkı yok" ifadelerini kullandı.Ege sahillerinin yabancılara satıldığını öne süren Ayna, "Gidin bakın Ege sahillerinin tapusu kimde? Gidin bakın, inceleyin, araştırın, maden ocaklarımız, bu ülkenin yer altı kaynaklarının sahipleri kimler. Ve bunu Kürt sorununun arkasına saklanarak yapıyorlar. Artık herkes gözlerini açmalı, artık herkes gözlerinin önündeki sis perdesini kaldırmalı" ifadelerini kullandı. TRT'nin Kürtçe yayın yapan televizyonu hakkında da eleştirilerde bulunan Ayna, şunları söyledi: "Şeş TV açıldı dedik ki; biz yıllardır Kürt dilinin kimliğinin mücadelesini veriyoruz, Şeş TV bir fırsat mıdır acaba? Bir deneyelim, çünkü Başbakan diyor ki; 'Bakın Kürtçe serbest.' Gerçekten serbest mi bir görelim bakalım, dedik. Grup başkanımız, grup toplantısında sadece 15 dakika bir Kürtçe konuşma yaptı. konuşma başlar başlamaz TRT 3 yayını kesti ve sunucu aynen şunu söyledi. Dedi ki; 'Yasak olduğu için kesiyoruz, özür diliyoruz.' Demek ki yasak, demek ki serbest değil."Kendisini dinleyenlerden işsiz olanların ellerini kaldırmasını isteyen Ayna, işsizliğin hiç de yüzde 12 gibi görünmediğini söyleyerek, "Gel, gel Gaziantep'e, gel Adana'ya, gel Şanlıurfa'ya, gel Adıyaman'a; kapatılan tekstil fabrikalarını, kapatılan tekel fabrikalarını, çıkarılan işçileri, işsizlik oranını gör. Kendi sırça köşkünde, kendi kurduğun dünyada her şey güzel olabilir, ama gerçek dünyada halk aç ve yoksul" dedi.Ayna, daha sonra seçim otobüsünün üzerinden partililere karanfil dağıttıktan sonra Şanlıurfa'dan ayrılırken, izinsiz miting olaysız sona erdi.

12 Mart 2009 Perşembe

Biji Serok Apo ile Karşılanan Murat Karayalçın Diyarbakır'da

DTP Lideri Türk: TRT Şeş, bizi zayıflatmak için açıldı


Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, Kürtçe televizyona karşı olmadıklarını, ana dilde televizyon isteyenlerin kendileri olduğunu belirterek, "Ancak bu adım birliğimizi, beraberliğimizi ve gücümüzü zayıflatmak için atıldı" dedi. DTP İl Başkanlığı tarafından Bingöl PTT Kavşağı'nda düzenlenen mitinge katılan Ahmet Türk, uzun yılların özlemini gerçekleştirmek için meydanlarda olduklarını belirtti. Ahmet Türk, "sürgünleri, 12 Eylül'leri yaşadıklarını, 93 ve 94 konseptlerini gördüklerini, faili meçhul cinayetlere şahit olduklarını ve Ergenekon çetelerini gördüklerini" söyledi. Bütün bunlara rağmen halkın hala dimdik ayakta olduğunu dile getiren Türk, özgürlükleri için meydanlarda olduklarını kaydetti. Parlamentoya girdikleri günden itibaren Kürt sorununu çözmek için uğraş verdiklerini ifade eden Türk, Kürt sorununun barışçıl çözümü için düşüncelerini, projelerini ortaya koyduklarını ama herkesin buna kulak tıkayarak gözlerini kapattığını savundu. Türk, "İmha ile operasyonlarla Kürtleri sömüreceklerini zannettiler ama yanıldıklarını işte burada, meydanlarda görüyoruz. Biz bu ülkede barış için, özgürlük için yeminliyiz. Bu ülkede, bu kanın durması için hep çağrı yaptık ve, 'Gelin ortak karar alalım' dedik. Bildiğiniz gibi bir TRT ŞEŞ'i açtılar. Biz aslında Kürtçe televizyona karşı değiliz. Ana dilde televizyon isteyen biziz. Kimliğimiz ile çaba gösteriyoruz. Eğer bugün Kürt televizyon talebi olmasaydı bu adım da atılmazdı. Ama bu adımı niçin attılar? Birliğimizi, beraberliğimizi, gücümüzü zayıflatmak için bunu yapıyorlar. Bir tarafta Kürtçe konuşmaya müsaade edilmiyor, diğer tarafta, 'TRT ŞEŞ'i açtım' diyor. Sayın Başbakan, bu halkı kandıramazsın. Bu halk artık her şeyi biliyor" dedi. Yerel seçimlerin kendileri için çok önemli olduğunu belirten Ahmet Türk, bütün dünyanın gözünün DTP'nin üzerinde olduğunu söyledi. Türk, "Önemli bir seçimin arifesindeyiz. Bu seçim sıradan bir seçim değildir. Bizim için mevki makam önemli değil, biz halkımızın hizmetkarı olmak istiyoruz. Bu nedenle dünyanın gözü bizim üzerimizdedir. Acaba DTP kendi coğrafyasında, Kürt coğrafyasında ne kadar oy alır diye merak ediyorlar. Biz, Kürt coğrafyasında güçlü olmak zorundayız, birliğimizi, bütünlüğümüzü, gücümüzü oluşturmak durumundayız. Eğer bu birlikteliği sağlayabilirsek o zaman barışı yakalarız. Biz buna inanıyoruz. Bunun için bu özgürlük günüdür, özgürlük mücadelesidir. Bu nedenle mesele bir milletvekilini parlamentoya göndermek değil. Gücümüzü, kararımızı ortaya koymamız gerekiyor. Bakınız Başbakan Avrupa'ya gittiği zaman şöyle diyor: 'Ben daha fazla oy aldım o coğrafyada.' Başbakan'ın bunu söylemesi bizim için çok acıdır, çok. Eğer biz bu ülkede birliğimizi, bütünlüğümüzü ortaya koyarsak, inanın ki aşamayacağımız hiçbir engel yoktur" şeklinde konuştu. Seçimde sadece oy istemekle kalmayıp diğer partilerin yüzde 10 barajının altına düşürülmesi için vatandaşların desteğini beklediklerini dile getiren Ahmet Türk, bunun gerçekleştirilmesi durumunda güçlerini ortaya koyacaklarını söyledi. Türk, "Ama sizden başka bir şey de istiyorum. Coğrafyamızda düzen partilerini yüzde 10'un altına indirin. O zaman gücümüz, kararlılığımız bütün engelleri aşar, buna yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı. Mitinge DTP Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır, DTP Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş, DTP merkez yöneticisi Hilmi Aydoğdu, DTP MKYK Üyesi Şilan Eminoğlu, DTP Bingöl Belediye Başkan Adayı Fırat Anlı ile çok sayıda partili ve vatandaş katıldı. Mitingin ardından, Ahmet Türk ve beraberindeki heyet Karlıova ilçesine hareket etti.

Talabani: Yeniden aday olmayı düşünmüyorum


İran'ın İngilizce yayın yapan devlet televizyonu Press TV'ye özel demeç veren, Talabani, "Yıl sonu göreve süresinin biteceğini ve yeniden aday olmayı düşünmediğini" söyledi. Talabani, "Görev sürem bittikten sonra emekli olmayı umuyorum. Hatıralarımı yazacak vakit bulabilmek için eve gideceğim" dedi. Irak Cumhurbaşkanı, bir soru üzerine Anayasa gereği tüm Irak halkı nın eşit olduğunu, her gruptan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı seçilebileceğini kaydetti. Talabani, Tahran'da dün yapılan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nı n (EİT) 10. liderler zirvesine misafir olarak katılmıştı.

Silopi'deki kazıda 9 adet kemik bulundu


Silopi'de 1990'lı yıllarda öldürülen bazı kişilerin kuyulara atıldığı iddiasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında devam eden kazılarda farklı boyutlarda 9 adet kemik bulundu.


Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1990'lı yıllarda öldürülen bazı kişilerin kuyulara atıldığı iddiasıyla ilgili başlattığı soruşturma kapsamında, devam eden kazılarda farklı boyutlarda 9 adet kemik bulundu.

Kürtçe İstiklal marşını neden reddetti?


AKP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kutbettin Arzu'dan canlı yayında İstiklal Marşı'nı Kürtçe okuması istendi.


Arzu, "Bir marşı tercüme etmek, onu bir başka dile çevirmek o kadar kolay değil. Tercüme edebiyatla uğraşan insanların işi. Milli marşı yanlış okumak istemem" diye cevap verdi. AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kutbettin Arzu bir kanalda katıldığı canlı yayında ilginç bir soru ile karşı karşıya geldi. Canlı yayında bir izleyici AK Parti'nin Diyarbakır Adayı Kutbettin Arzu'dan İstiklal Marşı'nı Kütçe okumasını istedi. Arzu ise bu isteği, "Yanlış okuyabilirim" diyerek geri çevirdi. Arzu, gerekçesini ise şöyle açıkladı: "Tercüme, edebiyatla uğraşan insanların işi, yanlış okumak istemem. Bir marşı tercüme etmek, onu bir başka dile çevirmek o kadar kolay değil."
KÜRTÇE BİRLİK VE BERABERLİK MESAJI VERDİ İstiklal Marşı'nı Kürtçe okuma isteğini, ''Yanlış tercüme etme'' kaygısıyla geri çeviren Kutbettin Arzu, bunun yerine canlı yayında Kürtçe birlik ve beraberlik mesajı verdi. Ahmet Kaya'nın Kürtçe şarkı söylemek istediği için dışladığını, hatta yargılandığını kaydeden Arzu, "Ahmet Kaya yaşasaydı AK Parti'ye oy verirdi. Ahmet Kaya bu demokratikleşme sürecine, barış sürecine oy verebilecek bir insan. Niye gitti? Kürtçe bir şarkı söyledi diye o günün şartlarında yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Ama bugün olsa Ahmet Kaya TRT Şeş'te ya da Türkiye'nin başka kanallarında Türkçe, Kürtçe şarkı söyleyebilecekti. İki gün önce bir konserde Ajda Pekkan Kürtçe şarkı söyledi. Daha önce Ajda Pekkan'ın Kürtçe şarkı söyleme şansı var mıydı'' ifadelerini kullandı. Arzu, Ajda Pekkan'ın Kürtçe şarkı söylemesinin bölgede çok olumlu karşılandığını da dikkat çekti.


KÜRTÇE BİLMEYEN DTP'LİLER VAR Kutbettin Arzu, Milletvekillerinin Kürtçe bilip bilmediği sorusuna ise, "Kaç tane Milletvekili Kürtçe biliyor, bilmiyor, doğrusu böyle bir istatistik yapmadım. Mesela Diyarbakır'ın bir Bağlar Belediye Başkanı var; Yurdusev Özsökmenler hanımefendi. Dışarıdan gelmiş ve Kürtçe bilmiyor. Dolayısıyla DTP içinde Milletvekili anlamında da belediye başkanı anlamında da Kürtçe bilmeyenlerin sayısı epeyce fazla. Bir röportajda söyledim; Osman Baydemir aday olmazsa o da bana oy verebilir'' cevabını verdi.

11 Mart 2009 Çarşamba

PKK'ya haraç vermeyin bizi arayın


İngiltere'nin başkenti Londra'da faaliyet gösteren metropolitan polis teşkilatı, yasaklanmış örgütler listesinde bulunan terör örgüte PKK/Kongre Gel'in yasa dışı haraç toplama faaliyetlerine karşı savaş açtı.Polis dünden itibaren İngiltere'de, başta Heathrow olmak üzere Türkiye'den gelen uçakların indiği bütün havaalanlarında ve Harringey ve Hackney gibi Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde halkı PKK/Kongre Gel'in yasa dışı kaynak oluşturma faaliyetine karşı uyaran el ilanları dağıtmaya başladı.Metropolitan Polis Teşkilatı yetkilileri, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan el ilanlarında “Polise Yardım Çağrısı” başlığı altında, “Yasaklanmış terörist örgüt olan PKK/Kongre Gel adına bazı kişilerin iş yerlerine ve sakinlerine yaklaşımda bulunarak, yasa dışı para toplama eylemlerinde bulunduklarının polis farkındadır”ifadesine yer verdi.“Herhangi bir kişi sizden para isteğinde ya da size karşı tehditte bulundu mu?” diye sorulan el ilanında, “polisle temasa geçmekte endişelerinizin bulunduğunu anlamaktayız. Fakat alınan bütün telefonların ve bilgilerin tamamen gizlilik altında tutulacağına dair size güvencede bulunuruz” teminatı verildi.Metropolitan Polis Teşkilatı olarak Londra'da yaşayan bütün toplumların güvence altında olmaları için çaba sarf edildiğine işaret edilen el ilanında, bu konuda halktan gelen her türlü yardımın büyük memnuniyetle karşılanacağı vurgulandı.İlanda “sahip olduğunuz bilginin önemli olup olmadığını lütfen polise bırakın” denilirken, her türlü bilginin polis için önem taşıdığı kaydedildi.Terörle mücadele şubesinin görevlilerinin yanıtladığı bir de “ihbar hattı” kuran Metropolitan Polis Teşkilatı, ilanda bu telefonun numarasını da yayımladı.Yapılacak ihbarlarla ilgili her türlü sorunun, başta broşürü dağıtan polis memuru olmak üzere, her zaman polislere sorulabileceği de belirtildi.

PKK’lılar ABD ordusuna ’paralı asker’ yazılıyor


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta ağır darbeler vurduğu bölücü terör örgütü PKK’dan kaçan teröristlerin ABD ordusuna katılarak Afganistan’a paralı asker olarak gittiği bildirildi.Kanal D’nin haberine göre, Türk savaş uçaklarının operasyonları sonucu büyük moral çöküntüsü yaşayan bölücü örgüt mensupları PKK’dan kopmaya başladı. PKK’dan kopan teröristeler Kuzey Irak’ta dağılarak yaşamlarını sürdürürken, bazıları Türkiye’ye dönüyor. Irak’taki ABD ordusuna katılmayı tercih edenler var. Erbil’deki Amerikan Ofisi’ne başvurarak kayıtlarını yaptıran PKK’lılar, Bağdat’ta kısa bir eğitimden geçirildikten sonra yeni bir kimlikle sözleşme yaparak paralı Amkerikan askeri oluyor. Paralı asker olan PKK’lılar, Afganistan’a gönderilerek Taliban ve El Kaide örgütüne karşı gerille savaşında ABD saflarında savaşıyor. Eski PKK’lıların ABD ordusunda paralı asker oldukuları iddiası MİT, Emniyet ve Jandarma istihbaratın raporlarına yansıdı. İstihbarat raporlarının paralı asker olan PKK’lıların konu başlığı da ilginç bir sıfatla adlandırılıyor: "PKK’lı Coniler.."PKK’lıların ABD ordusuna paralı asker olarak katıldıkları haberlerini teslim olan teröristler de doğruladı. Hezir kod adlı Suriye kökenli bir PKK’lının verdiği bilgiye göre, en az 15 arkadaşı ABD ordusuna katıldı. ABD ordusu yetklilelerinin PKK’lı teröristlere ABD’de yaşama hakkı veren ’Yeşil Kart’ vaadinde bulundukları bildirildi.

9 Mart 2009 Pazartesi

BÇG raporlarından Kılıçdaroğlu dosyası



CHP İstanbul Büyükşehir adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde terör örgütü üyelerini işe aldığı çok yazıldı çizildi. İşte, BÇG belgelerinden Kılıçdaroğlu:



CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kitabı yazıldı. Araştırmacı yazar Akif Bülent’in, Açık Kitaplar Yayınevi’nden çıkan “Dosyacı Kemal’in Dosyası” adlı kitabı, SSK Genel Müdürlüğü döneminde, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Batı Çalışma Grubu ve istihbarat kuruluşlarının tuttukları dosyalara ve diğer kaynaklardan derlenen iddialara yer veriyor. Kitaptaki belge ve raporlara bakıldığında, 28 Şubat sürecinde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun, SSK’nın başında olduğu dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’nu adım adım izlediği anlaşılıyor. BÇG raporlarında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adının karşısında “Kürtçü – bölücü” ifadeleri yer alıyor. Dönemin SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun dosyasında, nüfus bilgilerinden tutun da eğitim amaçlı olarak gönderildiği Paris’teki faaliyetlerine kadar pek çok çarpıcı bilgilere yer verildiği görülüyor. MİT raporuna atfen düşülen notta Kılıçdaroğlu’nun burslu olarak gönderildiği dönemde Paris’teki Kürt Enstitüsü’nün müdavimlerinden olduğu öne sürülüyor. Kılıçdaroğlu’nun, gerçek soyadının Karabulut olduğu ve 1966 yılında soyadını değiştirdiği vurgulanırken, Dersim isyanına katılan Kureyşan aşiretine mensup olduğu da dile getirilen iddialar arasında.
"İŞE ALINANLAR MEZHEPÇİ VE BÖLÜCÜ"Ayrıntılı raporlarda Kılıçdaroğlu’nun SSK’nın başında olduğu dönemde, 10 bine yakın kişinin işe alındığına dikkat çekilirken, söz konusu şahısların tamamına yakınının ‘mezhepçi ve bölücü’ olduğunun altı çiziliyor. Ayrıca 100’den fazla PKK ve TKLP terör örgütü mensubunun da kritik noktalara yerleştirildiği belgeleriyle ortaya konuluyor. Batı Çalışma Grubu raporunda, Kılıçdaroğlu’nun icraatlarıyla ilgili şok bilgiler yer alıyor. “Haklarında kamu hizmetinden ömür boyu men kararı olan çok sayıda örgüt mensubu kritik noktalarda işe alınmıştır. SSK Ankara Başhekimi yapılan DR. G.A’nın kuruma aldığı ambulans telsizleri kırsalda ölü ele geçirilen PKK militanlarının üzerinde çıkmıştır. İstihbarat kurumlarının uyarılarına rağmen çok sayıda örgüt mensubu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki kurumlara yönetici olarak atanmıştır” şeklindeki ifadeler, kitapta BÇG raporu olduğu belirtilen metinde yer alıyor. Yine kitapta yer alan BÇG raporlarına göre, Kılıçdaroğlu, genel müdürlüğü döneminde bölgesel kadrolaşmaya da gitmiş. Batı illerinde ve özellikle büyük şehirlerde yüzde 50’ye varan personel açığı varken Tunceli, Sivas ve Elazığ gibi bölgelerde yüzde 80’den fazla personel istihdam edilerek bölgecilik ve mezhepçilik yapılmış. Söz konusu belgelere göre Kılıçdaroğlu yüze yakın akrabasını da kurumda işe başlatmış. Bugün gazetesinde yer alan haberde, işe alınan bütün akrabalarının tek tek nüfus örneklerin BÇG belgelerinde yer aldığı da kaydediliyor.
BÇG: KILIÇDAROĞLU HAKKINDA TEDBİR ALINMALIBÇG notlarında Kemal Kılıçdaroğlu’na atfedilen iddialardan en dikkat çekici olanı ise yüksek yargı ile olan ilişkileri. Kemal Kılıçdaroğlu’nun o dönemde özellikle Danıştay 5. dairesi ve bölge idare mahkemesi ile yakın ilişki içinde olduğu, idare mahkemesi ve 5. daireden çok sayıda kararı lehine çıkarttığı bilgisine yer veriliyor. BÇG raporunun sonuç bölümünden de alıntı yapılıyor. “Sonuç olarak, uğruna binlerce şehit verdiğimiz ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan ve irticai faaliyetlere benzer yakın tehlike arz eden Kürtçülük, mezhepçilik ve bölücülük faaliyetlerini alenen sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu’nun faaliyetleri için tedbir alınmalıdır.” İfadeleriyle tamamlanan raporda, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında son derece çarpıcı suçlamalara yer veriliyor. Raporun satır aralarında, isimlere ve yazışmalara yer verilerek Kılıçdaroğlu’nun bölücülük ve yandaş kayırma gibi pek çok suça karıştığı, pek çok suçu da bizzat kendisinin organize ettiği iddia ediliyor. Seçimlere kısa süre kala yayınlanan “Dosyacı Kemal’in Dosyası” isimli kitap, zaten gergin olan seçim atmosferini daha da gerginleştirecek gibi görünüyor.
Batı Çalışma Grubu'nun hazırladığı "Sosyal Sigortalar Kurumu Dosyası" raporun 3. bölümünde, Kılıçdaroğlu'nun SSK'da nasıl bir kadrolaşma içine giriştiği isim isim yazılmış durumda.
İşte raporun 3. bölümü:




3 - KÜRTÇÜ VE BÖLÜCÜ KADROLAŞMA HAREKETLERİ: Kemal Kılıçdaroğlu S.S.K.'da göreve başlar başlamaz ilk iş olarak memur sınavı açtırmıştır. Bu sınava 136 bin kişi iştirak etmiş, 4 bin memur alınmıştır. Bu sınav 10-12 bölgede yapılmış, yazılı test kâğıtları Genel Müdürlükteki Bilgi işlem Dairesi Başkanlığında değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede en az beş kez suallere verilen not değerleri ile oynanmış, çan eğrisi uygulanmış, ayrıca, her bölgenin not değerleri değişik ele alınarak, curve denilen sistemle, kürt alevisi adaylara sınav kazandırma amaçlanmıştır. Örneğin Tunceli, Sivas, Erzincan, Kars bölgelerinde puan barajı 70'den 50'ye düşürülmüş, ancak, bu sisteme göre o bölgede sınava girenler, Ankara, İstanbul, İzmir gibi illere yerleştirilmiştir. Böylelikle söz konusu illerde sınava giren ve barajı aşan adaylar diskalifiye edilmiştir. Sınavda alınanların 2000 den fazlası Kürt alevisi olup, bu kişilerin önemli bir bölümü yetkili konuma getirilmişlerdir. Ayrıca, sınavı gerçekten kazanan 2500 adayın sınav kâğıtlarının bilgisayar değerlendirilmesi dışında tutulduğu iddia edilmektedir. Bu sınav değerlendirmesini Bilgi İşlem Dairesi’nde yapan Başkan Fatih Atabek olup, adıgeçenin bilgisayar programı ihalesindeki yolsuzluğu nedeniyle yargılanmasına ve görevden alınması gerektiğine dair soruşturma raporları olmasına rağmen sınavdaki yolsuz değerlendirmeyle Kemal Kılıçdaroğlu'na katkıda bulunduğu için, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevinden alınmamakta ısrarlı davranılmakta, hatta Fatih Atabek'in soruşturmasını yapan Başmüfettişi görevden almaya kalkışmaktadır. Bu derece cüretkâr davranışına cesaret verenler basiretsiz ve dirayetsiz, edilgen yapılı, bir kaç atama yaptırabilmek için Ülkemizin geleceğini düşünmeyen malum kişilerdir. Bu olgu söz konusu kişilerin temel hastalığı olup, bizleri ziyadesiyle üzmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu, amaçladığı hedefe ilk adımı attıktan sonra, C.H.P.'li Belediyelerde görevli, Kürt asıllı alevi memurları yatay geçişlerle S.S.K.'ya transfer etmiştir. Özellikle Çankaya Belediyesinde ( Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'le yakın ilişki içindedir.) bazı kamu kuruluşlarında görevli memurlardan T.K.P. , T.K.P.L, K.D.P. gibi illegal örgütlerle bağlantısı olan memurlar S.S.K.'ya geçirildikten sonra, bir kaç hafta içerisinde Şube Müdürü yapılmışlardır. Bunlardan Cafer Yıldız ve Mehmet Sazak'ın geçmişlerine ilişkin yazılar ektedir. (Ek:3-4) Ayrıca adıgeçenlerin durumlarına (3.1) işaretli bölümde ayrıntılı olarak değinilmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu 1992-1994 döneminde eski hükümlüler, sakatlarla ilgili olarakta sınav açtırmıştır. Bu sınavlarda , Kuruma aldırdığı personelin hemen hemen hepsi P.K.K. K.D.P., Devyol, T.K.P.L. davalarından hüküm giymiş kişilerdir. Ekteki liste adıgeçenlerin eylemlerini göstermektedir. İbret vericidir. ( Ek: 5-22 ) Görüleceği üzere; Ali Uludağ: Devyol davasından müebbet hapis, ömür boyu kamu hizmetlerinden men.



Medet Kalkan: Halkın Kurtuluşu Örgütüne mensup, kaldırımcılık suretiyle hırsızlık. Habip Güzel: Yasa dışı silahlı örgüt kurup faaliyet göstermek. Hasan Ertürk . Devyol ve Silahlı Devrim Birlikleri Örgütleri mensubu, 3 yıl 8 ay hükümlü. Hüsnü Ertürk: Devyol ve Silahlı Devrim Birlikleri örgütleri mensubu, 3 yıl 8 ay hükümlü. Mehmet Ardıç: THKP / C örgüt kurucusu, adam öldürmek, yaralamak, patlayıcı madde atmak. Behlûl Karadaş: TDKP / C örgütü mensubu. , Erdal Camcı: İdeolojik nedenle adam öldürmek. Ayhan Bülüm: P.K.K. Terör Örgütüne yardım ve yataklık etmek. İzzettin Kundakçı: P.K.K. Örgütüne yardım ve yataklık etmek. Bu isimler sadece tespit edilenler olup, sayıları yapılacak ayrıntılı incelemelerle 100'ü aşabilir. Söz konusu kişilerin ayrıntılı eylemleri eklidir. ( Ek: 23) Kemal Kılıçdaroğlu bu sınavları da Mehmet Moğultay ve yine Ziya Halis, Mustafa Kul ve Nihat Matkap isimli Bakanlar zamanında yapmıştır. Adı geçen, halen bu konuda Bakanlıkça yapılan bir soruşturma geçirmektedir. Ancak, Müfettişin eksik bilgi ve belge ile ve baskı altında bu soruşturmadan sonuç alamayacağı kesindir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki savunması da ilginçtir. Eski hükümlü ve sakat memur almak kanun emridir. Bende aldım demektedir. Kendisine sorulmalıdır. Neden sadece Devletin bütünlüğüne karşı eylemlerden hüküm giyenler tercih edilmiştir. Namus cinayeti, adı hırsızlık, taksirli suçlar vb. neden tercih edilmemiştir. Çünkü S.S.K.'yı dolayısıyla Ülke bütünlüğünü bozmak başlıca amacı ve davasıdır. İstanbul’da, 1994 yılında yapılan işçi alımı sınavında kazandırılan 357 kişinin hemen hemen tamamı Kürt alevisidir. Bu kişilerin eylem araştırması yapılmalıdır. Bu sınavla ilgili olarak yapılan soruşturma sonucu Kartal Adliyesinde sınavı yapanlarla ilgili ceza davası açılmış olup, sınavı kazananların çoğunluğunun Tunceli, Sivas, Erzincan doğumlu olması, diğerlerinin de muhtemelen dersim isyanı sonrası çeşitli illere göç eden Kürtlerden oluşması ibret vericidir. Ne var ki bu soruşturmada, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sorumluluğa bazı engellemelerle ulaşılamamıştır. Bu sınavda alınanların doğum yerlerini gösterir liste ilişiktedir. (Ek:24,25)
İŞE ALINANLAR HANGİ BÖLGELERDEN? Bu listede yeralan 15 kişi Tunceli, 5 kişi Elazığ, 14 kişi Erzincan, 5 kişi Sivas, 8 kişi Gümüşhane (Kelkit, Şiran), 5 kişi Bingöl (Kığı), 15 kişi İstanbul nüfusuna kayıtlı (Mazgirt, Çumra, Kolan, Şiran, Divriği, Tercan doğumlu), 1 kişi Diyarbakır, 1 kişi Manisa nüfusuna kayıtlı (Çemişkezek), 1 kişi Kocaeli nüfusuna kayıtlı (Ardahan doğumlu), 1 kişi Siirt, 1 kişi Ardahan, 3 kişi Tokat, diğerleri de muhtelif illerin nüfusuna kayıtlıdır. (Ek: 24,25) Bu listede, Çınar soyadlı 2, Gedik soyadlı 2, Çelik soyadlı 3, Koca soyadlı 2, Demir soyadlı 4, Budak soyadlı 2, Aydın soyadlı 8, KARABULUT soyadlı 5, Çakmak soyadlı 4, Şimşek soyadlı 6, Polat soyadlı 3, Doğan soyadlı 6, Şahin soyadlı 5, Eren soyadlı 3, Erdoğan soyadlı 3, Arslan soyadlı 5, Işık soyadlı 3, diğerleri de en az 2 aynı soyadını taşıyan kişilerdir. (Ek:26 ) Yine, Pendik Dispanseri’nde görevli 2 Sivas, 3 Erzincan, 1 Elazığ, 1 Tunceli, 5 İstanbul (Kığı, Bingöl ve Sivas doğumlu), 1 Giresun (Pelitli doğumlu), 1 Kars, 1 Tokat nüfusuna kayıtlıdır. (Ek: 25) Bu isimler sadece tespit edilenlerdir. Diğer 200 den fazla personelin de aynı yöreler doğumlu Kürt alevileridir. Ayrıca, 1.5.1997 de İstanbul Kadıköy'de meydana gelen 1 Mayıs olaylarına katılan bölücülerin bir kısmıda bu sınavda alınanlar olup, bu kişilerin halen polis takibinde olduğu ifade edilmektedir. Öte yandan, bu sınavda alınıpta S.S.K. İstanbul Hastanesinde görevlendirilen bir kişinin, zamanın Baştabibine " biz buraya çalışmaya değil, örgüt kurmaya geldik" demesi, bunun üzerine Baştabibin, bu kişiyi hastaneden kovması ve sonrasında Bakan Mehmet Moğultay tarafından Baştabibin görevinden alınmasına yönelinmesi ibret vericidir. Aynı şekilde, 1992 yılında S.S.K. istanbul İlaç Fabrikasına alınan 29 işçinin 9 adedi Tunceli ( Pülümür, Mazgirt, Hozat) doğumludur. Özellikle Tunceli / Mazgirt Geçitveren köyünden 4 kişinin alınması ibret vericidir. ( Turabi Çapar, Erdal Derin, Süleyman Uslu, Abdullah Polat Akbaş) (Ek:27 ila 30) (31 ila 58) Aynı sınavda kazanan 15 kişide Kartal nüfusuna kayıtlı Kürt alevileridir. Diğer 5 kişi ise, Erzincan, Elazığ (2 ), Sinop ve Bursa nüfusuna kayıtlı olup bu 29 kişinin tümü Kartal'da ikamet etmektedir. Bilindiği gibi S.S.K. ilaç Fabrikası Şişli - Bomanti'dedir. Kartal, Mehmet Moğultay'ın seçim bölgesidir. Bu tablo Kemal Kılıçdaroğlu'nun kürtçü ve mezhepçi emellerini gerçekleştirmek için, Mehmet Moğultay'la işbirliğini açıkça sergilemektedir.

Baydemir'den Diyarbakırlılara mektup


AK Parti adayı Kutbettin Arzu'yu kendine güçlü bir rakip gören, Baydemir ilginç bir kampanyaya imza attı.DTP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, yerel seçim öncesi binlerce vatandaşa isim ve adrese dayalı mektup postaladı. ?Birlikte çalıştık, Birlikte başardık' sloganı ile mektup kampanyası başlatan Baydemir, seçimlerin Diyarbakır için hayati bir önem arz ettiğini vurguladı.

Yerel seçimlerin en önemli merkezlerden biri olan Diyarbakır'da AK Parti ve DTP arasında büyük bir çekişme yaşanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği Diyarbakır belediyesi için DTP'li Osman Baydemir "kale verilmez" açıklamasında bulunmuştu.Kentteki bütün billboardlarda yaptıkları hizmetleri ve yeni projelerin tanıtımını yapan DTP'li Baydemir son olarak binlerce vatandaşa adres ve isme dayalı mektup gönderdi. Belediye personelleri ev ev gezerek Baydemir'in yazdığı mektupları seçmenlere ulaştırıyor.Seçim öncesi ilginç bir kampanyaya imza atan Osman Baydemir mektubunda şunlara yer verdi :"Saygıdeğer HemşerilerimSeçimler, demokrasinin gereğidir. Her açıdan önümüzdeki yerel seçimler kentimiz Diyarbakır'ın geleceği için hayati bir öneme sahiptir. Şüphesiz belirleyici olan siz olacaksınız.29 Mart seçimlerinde sandık başına gitmenizin yasal yurttaşlık hakkınız olan oy hakkınızı, özgür iradenizle kullanmanızın önemini bu mektup ile vurgulamak isterim. Diyarbakır için, geleceğiniz için, aydınlık yarınlar için sözünüzü söylemeyi esirgemeyin"

Osman Baydemir Evet Kürt Halkı Sizin gibi Bebek Katillerine 29 Martta Dersini verecektir.

AK Parti'li başkan adayı Kürtçe seslendi


Seçmenlere Kürtçe seslenen Silopi Belediye Başkan Adayının seçim minibüsünde de Kürtçe şarkılar çalındı


Şırnak'ın Silopi İlçesi AK Parti Belediye Başkan adayı M. Nuri Haşimoğlu, seçim bürosu açılışında seçmenlerine Kürtçe seslendi. AK Parti'nin seçim minibüsü ise Kürtçe şarkılar ile şehir turu atarak belediye başkan adayının tanıtımını yaptı.

Şırnak'ın Silopi İlçesi AK Parti Belediye Başkan adayı M. Nuri Haşimoğlu, seçim bürosu açılışında seçmenlerine Kürtçe seslendi. AK Parti'nin seçim minibüsü ise Kürtçe şarkılar ile şehir turu atarak belediye başkan adayının tanıtımını yaptı.Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde yerel seçimler öncesi DTP'nin yanı sıra AK Parti adayları da seçim büroları açılışında seçmenlerine Kürtçe seslenmeye başlandı. AK Parti Silopi Belediye Başkan adayı M. Nuri Haşimoğlu, seçmenlerine Kürtçe seslendikten sonra, Kürtçe şarkılar eşliğinde seçim bürosu açılışını yaptı. AK Parti adayı Haşimoğlu daha sonra seçim minibüsünün Kürtçe şarkılar eşliğinde çarşı merkezinde esnafları dolaştı, sorunlarını dinledi. Haşimoğlu, çarşı merkezinde bir sandalyenin üzerine çıkarak, esnaflara Kürtçe seslendi. Sözleri sık sık ?en büyük başkan bizim başkan', ?Silopi seninle gurur duyuyor' sloganları ile kesilen Haşimoğlu, daha sonra AK Parti İlçe binasına döndü.

DTP'li Belediyeden tartışılacak değişiklik


Batman Belediyesi'nin Ahmet Necdet Sezer Bulvarı'nın adını tartışılacak bir isimle değiştirdi.


BATMAN Belediye Meclisi, 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in adının, verildiği bulvardan kaldırılarak, yerine `Zilan Bulvarı' adının verilmesini kararlaştırdı. `Zilan' adının kahramanlık ve direnişi çağrıştırdığını söyleyen Belediye Başkanı DTP'li Hüseyin Kalkan, ancak bu ismin, Tunceli'de intihar saldırısı düzenleyerek 9 askeri şehit eden 33 askerin de yaralanmasına neden olan PKK'lı `Zilan' kod adlı Zeynep Kınacı, Beşirci İlçesi'nde yaşayan `Seyyid Mevlana Muhammed Kasım-i Zilan Hazretleri' ile 1930 yılında Sason İlçesi'nde güvenlik güçlerine karşı isyan çıkarıp yaklaşık 100 askeri şehit eden `Zilan' aşiretini de çağrıştırabileceğini belirtti. Kalkan, "Bu üç isim de farklı bakış açılarıyla değerlendirebilir. Önemli olan bu isme bakış açısıdır" dedi.Batman Belediyesi Meclis'i Türkiye'de çok tartışılacak bir karara imza atarak, 2000 yılında 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in adının verildiği bulvarın adını `Zilan Bulvarı' olarak değiştirdi. 29 Mart yerel seçimlerinde aday gösterilmeyen ve Belediye Meclisi'ne son kez başkanlık yapan Hüseyin Kalkan'ın başkanlığındaki toplantıda oy çokluğuyla alınan karar üzerine `Ahmet Necdet Sezer Bulvarı' tabelası hafta içinde kaldırılarak, yerine `Zilan Bulvarı' tabelası asılacak. DTP'li Belediye Başkanı Kalkan, aldıkları kararın kesin olduğunu ve yabancı bir isim olmadığı için `Zilan' adını da Valiliğin uygun göreceğini ve bir itirazın söz konusu olamayacağını kaydetti.`SEZER, SÖYLEMLERİNİN AKSİ İCRAAT YAPTI'Başkan Kalkan, 2000 yılında belediye meclis üyeliği yaptığını ve dönemin Belediye Başkanı Abdullah Akın ile birlikte kentin en büyük bulvarına demokratik söylemler ve insan hakları konusunda gösterdiği hassasiyetler nedeniyle Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in adını verdiklerini söyledi. Kalkan, "O dönemlerde Cumhurbaşkanı Sezer, demokratik söylemleriyle adalet ve hukuku sürekli temel alıyordu. Sayın Sezer'e destek verme konusunda çabamız oldu. Kendimin de içinde olduğu Belediye Meclisi, Batman'ın en büyük bulvarına eski Cumhurbaşkanı Sezer'in adının verilmesini uygun gördük. Fakat o dönemde Sezer, ortaya koyduğu icraatlarla söylemlerinin tam aksini yaptı."Eski Cumhurbaşkanı Sezer'in adının bölgede filizlenen Ergenekon örgütüyle anılmaya başladığını da ileri süren Kalkan şunları söyledi:"Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e verilen isim onurunun geri alınması için Meclisimiz son toplantısında harekete geçti. Sezer'in yerine kahramanlığı esas alan ve direnişin sembolü olan Zilan adını bulvara vermeyi uygun gördü. Bu isim iyi de oldu. Kimi bu ismi üç bakış açısıyla da değerlendirebilir. Zilan isyanı, Zilan Köyü ve Tunceli'deki militanın adıyla da bağlantı kurulabilir. Önemli olan bu isme bakış açısıdır. Meclisimizin aldığı karar kesindir. Hafta başında Ahmet Necdet Sezer Bulvarı tabelaları kaldırılacak. Yabancı bir isim olmadığı için bu isme itiraz da söz konusu olmayacak. Bazı mevkilere gelenler sonrasında tutumlarını değiştirirlerse, bu karar onlara bir derstir."9 ASKERİ ŞEHİT ETTİ-Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan'ın 'Zilan Bulvarı' adınını verildiği ve bağlantı kurulabileceğini söylediği 3 `Zilan' şunlar:1996 yılında Tunceli'de canlı bomba olarak intihar saldırısı düzenleyip, 9 askerin şehit olması, 33 askerin de yaralanmasına neden olan `Zilan' kod adlı PKK'lı Zeynep Kınacı. DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, geçen hafta Tunceli'de düzenlenen kadın mitinginde `Zilan' kod adlı Zeynep Kınacı'yı topluluğa alkışlatmış ve "Türkiye'nin 80 yıllık mücadelesinde öyle kadınlar çıktı ki, artık yanı başımızdaki bu özgürlük mücadelesinde kaybettiğimiz, şehit verdiğimiz kadınlarımızı da onların yanında analım artık. Analım devrimin işaredidir bunlar. Lütfen Zilan için bir alkış lütfen Beritan için bir alkış. Bu kadın arkadaşlarımızdır bugün bizleri burada toplayan. Biz kadınların iddiası yaşamı değiştirmektir. Önceliğimiz budur" demişti.-Bugün Batman İlçesi olan Sason'da 1930 yılında Malabadi Köprüsü yakınlarında güvenlik güçlerine karşı isyan başlatan ve güvenlik güçleriyle çatışmaya giren ve 100'e yakın askeri şehit eden Zilan aşireti-Hazreti Ali'nin soyundan gelen, Batman'ın Beşiri İlçesi'nde yaşayan ve 1953 yılında da yaşamını yitiren Seyyid Muhammed Kasım-i Zilan. Tasavvuf mütehassıslarının üstadı, alim ve evliyanın en büyüklerinden biri olarak gösterilen Zilan, insanları hakka davet eden, onlara doğru yolu gösterip onları hakikate kavuşturan ve kendilerine Silsileyi Aliyye denilen büyük alim ve velilerin 36'ncısı olarak gösteriliyor.