8 Mart 2009 Pazar

Müslüman mahallesinde domuz eti satmak



DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün kendi grup toplantısında Kürtçe konuşması bazı olaylara sebebiyet vermiştir. TBMM'de bu konuşmanın yayınlanması önlenmiştir. Asıl önemli olan şey Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşmak suretiyle yapmak istediğidir.
Şurası muhakkak ki kimsenin Türkçe veya Kürtçe konuşması yasaklanamaz. Ancak konuşmanın yeri ve şekli elbette tartışma konusu olacaktır.
Türk'ün konuştuğu grup toplantısına katılanlar Türkçe bilmeselerdi belki Kürtçe konuşulmasını makul görmek mümkündü. Ancak konuşmanın yapıldığı yer TBMM'dir. O gruba mensup insanlar da Türkçe bilmektedir ve kanunen de bunu bilmek zorundadır.
Hafızaları yokladığımız zaman buna benzer olaylar geçmişte de olmuştur. Bunlarda bir tanesini hatırlatmak yapılan hareketi değerlendirmekte bize yol gösterecektir.
Bir tarihte güney illerimizden birisinde İmam Hatip Okulu'nda resim öğretmeni bir hanım, talebelerden “Cennetin ve Cehennem'in resmini yapmalarını” istemiştir. Talebeler böyle bir resmin yapılamayacağını söylemişler ve bunu yapmak istememişlerdir.
Öğretmen bu resmin yapılmasında ısrar edince, talebelerle öğretmen arasında tartışma çıkmıştır. Tartışma öğretmen tarafından o kadar büyütülmüştür ki, konu kamuoyunda imam hatip okulunda gerici bir direnme şeklinde takdim edilmiştir.
Bu konunun tartışıldığı bir toplantıda bazı hanım öğretmenler talebelerin davranışlarını kınarken, tartışmayı izleyen yüksek rütbeli bir subay tartışmaya katılmak zorunda kalmış ve eşine:
“Olayı kınayalım ama bu münasebetsiz hanımın imam hatip okulunda başka konu bulamayıp da cennet-cehennem resmi yaptırmak istemesine ne diyelim?”demiştir.
Halkımız arasında bu tip davranışlara çok güzel bir yakıştırma yapmışlardır.
Demişlerdir ki: “Müslüman mahallesinde domuz eti satılmaz.”.
Ahmet Türk'ün bu konuşmasını TBMM çatısı altında yapmış olması yanlış bulunarak, konuşmasının yayını kesilmiştir. Ancak kanunlara aykırı olan bu davranışın etik olarak da bir ayıbı vardır ki buna “densizlik” demek gerekir.
Ahmet Türk'ü tanıyan birçok köşe yazarı, bu davranışı ona yakıştıramadıklarını yazmışlardır. Öyle sanırız ki, bu konuşma kendisine ve Türkiye'de Kürtçe konuşulup konuşulmayacağı konusunun soğukkanlılıkla konuşulmasına da bir darbe vurmuştur.
Bu olay TBMM'de Leyla Zana'nın Kürtçe yemin etmesi olayına benzemektedir. Hatırlardadır ki, Zana Millet Meclisi'nde yemini Kürtçe yapmak istemiştir. O sırada TBMM'de geçici başkan olan Ali Rıza Septioğlu Zana'yı azarlamıştır. Ve ona Türkçe yemin ettirmiştir
Türkiye'de Kürtçe konuşulması ve hatta Kürtçe eğitim konularının konuşulmasına pek az kimse karşıdır. Ancak konuya provokatif metotlarla yaklaşmanın konuyu kolaylaştırmak yerine zorlaştırdığı unutulmamalıdır.

Hiç yorum yok: