9 Mart 2009 Pazartesi

O'nun yüreği kan ağlıyor



ÇOCUK hayretle bakıyor, şaşkınla soruyor;
-Senin elin kanar mıydı?!Kanamazdı...Atatürk'ün, bahçesini düzenlerken, güllerini okşayıp severken, dikenleri ellerine batsa da, kanatmamış canını acıtmamıştı asla...Galiçya"da ,Trablus'ta, çöllerde, Çanakkale'de ve dahi “Kurtuluş”ta, cephelerde de...Dolmabahçe önüne demirleyen işgal gemilerine bakarken de, kanı akmamıştı, çünkü o bütün ışığı ile oradaydı ve oradakilerin “Geldikleri gibi gitmeleri” için ayaktaydı...Kanı neden aksındı, inançları varken...Zaferden sonra, cumhuriyeti planlarken, karşısına dikilen ve kazanılan zaferi Padişah'a sunmayı teklif eden “Arkadaşları”nın atakları bile “Kanatamamıştı” O'nu...İşte o arkadaşlarının da içerisinde bulunduğu, bir takım gericinin, ayak oyunları çevirerek TBMM'ye seçilmesini, böylece devletin başına geçmesini engellemek isteyen atakları da vız gelmiş, Ata"yı “Kanatmaya” yetmemişti.Aslında, işte bu yüzden sağlığında, ne çocuk ne büyük hiçbir kimsenin aklına gelmemişti gelmezdi O'na “Aaaa senin elin kanar mıydı” diye sormak...Bilirlerdi ki ; Gül bahçesindekiler...“Kanamazdı...” 11 Kasım 1938... İşte Atatürk'ün kemiklerinin sızlamaya başladığı, ızdırabı hissettiği tarih budur!..Missouri Zırhlısı 1946 yılında Boğaz'a demir attığı zaman...İşte o zaman, ben eminim ki Atatürk'ün yüreği kanamaya başlamıştır...Sonra?..Sonrası çorap söküğü gibi!..Gençliğe hitabında altını çizdiği bütün uyarılar... Her kelime, tek tek gerçekleşmeye başladıkça, Büyük Atatürk'ün ruhu da kan revan içerisinde kalmaya başlamıştır...Ebediyete akıp giden her on yılda, ilke ve inkılaplarının üzerinden silindir gibi geçildikçe...Atatürk'ün, Rasattepe semalarından süzülen kanı, bir ilahi uyarı olarak tepeden serpilmesine rağmen, ülkeyi kuşatanların kurduğu menfaat zırhını delmeye yetmemiştir...Ve artık...İçinden geldiği “Peygamber ocağı”ndaki çocuklarını kurşunlayan çakalların temsilcileri...Kurduğu Cumhuriyet'in Büyük Millet Meclisi'ni basmış, Atatürk'ün kürsüsünü ele geçirmiş, kurduğu devlete, kendi bağrında meydan okur hale gelmişlerdir!..Atatürk,çocuklarının “Yerde kalan” kanlarını, semadan kanlı gözyaşları dökerek izlerken, “Vazifeye atılmak için” görev verdiklerinin sadece konuştuklarını görüp daha da kahır içerisindedir...Yerde kalan “Atatürk"ün kanı”dır...Sağlığında, eline hiçbir dikenin batmaya cesaret edemediği Atatürk...Şimdi...Ruhu, taciz olmuş bir vaziyette, bir kan gölünün içerisinde yatmaktadır...Mirasını talan edenler sayesinde...Hangimiz masumuz?!!Anladın mı çocuk!!?.

Hiç yorum yok: