9 Mart 2009 Pazartesi

Güç bende söz bende!.



Şu sıralar Türkiye kabus gibi gündemlerle meşgul. Bu yüzden,bir çok önemli gelişme de sutre gerisinde kalıyor ve üstü örtülüveriyor.
Oysa bu konuların da didiklenmesi şarttır.
En azından, bizim ulaşabildiğimiz okuyucuların da hatırlamaları, ya da akıllarının bir kenarında diri kalması dileğindeyiz.
Sözünü ettiğimiz meseleye gelince...
Bir bölümünü, birkaç gün önce burada aktarmıştık.
Şöyle ki;
Erdal İnönü'nün vefatının ardından Yazar Umur Talu ,çok dikkat çekici bir yazı kaleme almıştı. Sayın Talu, bir vesile ile POAŞ ihalesinden,İ ş Bankası'ndan, bu ihale ile ilgilenen ,basın yatırımları da olan iş adamından ve bu iş adamının söz konusu banka-POAŞ-ihale ile ilgili teşebbüsleri çerçevesinde gazetelerinde yer alan manşetlerden söz ediyordu. Yazar Talu, söz konusu ilişkiler sonucu, manşetlerde Erdal İnönü'nün taciz edildiğini anlatıyordu.
Patron da belliydi sözü edilen gazetelerde.
UMUR TALU'YA MUHTIRA VERİLDİVe bundan sonrası...
Gazete patronu da olan iş adamının avukatları,medya-ihale-ticaret ilişkilerini yazan gazeteciye bir mektup göndererek ,”Bundan sonra mesleğini devam ettirmeye hakkı olmadığı (!)” nı vurgulayan bir muhtıra verdiler.
Gazete patronu, avukatları tarafından,bir gazeteciye “Sen bu işi hemen bırak” diye uyarılmış oldu! Sebep de, gazeteci , O gazete patronunun bazı ticari işlerini sorguladığı için. Yani gazeteciliğin varoluş sebeplerinden birini icra ettiği için!

Talu,yazdığı yazıya karşılık, o gazete patronunun işlerini takip eden hukuk bürosundan şu satırlarla dolu mektubu gördü."Sabah Gazetesi'nin 2 Kasım 2007 tarihli nüshasında Umur Talu imzasıyla yayınlanan yazı, bunu kaleme alan kişinin şahsi düşmanlığının hangi noktaya geldiğini ispatlayan son örnek olmuştur.YAZARIN ŞAHSİ DÜŞMANLIĞI...
Umur Talu, yazısında, Hürriyet Gazetesi'nin geçmişte, İnönü ailesinin vakıf borçları nedeniyle mahkemeye verilmelerini neden haber yaptığını sorgulamaktadır.Yazar, şahsi düşmanlığının esiri haline gelen muhayyilesini daha da ileri götürerek, bu haberi, Petrol Ofisi'nin satışına bağlamaktadır.Tanınmış bir siyasetçinin ve eşinin böyle bir konuda mahkemeye verilmesi dünyanın her yerinde haberdir.Böyle bir haberin verilmesi değil, ancak verilmemesi bir gazetecilik suçu olabilir.Bu haber, Hürriyet Gazetesi'nin muhabirleri tarafından ortaya çıkarılmış, muhabirimiz gazeteciliğin bütün kurallarını uygulayarak haber haline getirmiştir.Sayın Aydın Doğan'ın, bu haberin ne hazırlanış ne de yayınlanış aşamasında müdahalesi söz konusu olmuştur.İnönü ailesinin vakıf sorunu nedeniyle mahkemelik olmasını, Petrol Ofisi'ne bağlamak, vicdansızlıktır.Kendine "Gazeteci" diyebilen bir kişi, böyle bir soruyu nasıl sorabilir hayretle karşılıyoruz.GAZETECİLİK YAPMAYA HAKKI VAR MI?

Umur Talu, bu düşmanca tavrıyla sadece mesleğine değil, Hürriyet gazetesinde çalışan arkadaşlarına, bu haberi ortaya çıkaran muhabirlere, manşete taşıyan editörlere de büyük haksızlık etmektedir.Ayrıca bu vicdansızlığın, Erdal İnönü'nün toprağa verileceği gün yapılması, o büyük siyasetçiye yapılabilecek en büyük kötülüktür.Bu tutumu, söz konusu kişinin düşmanlık duygusunun, artık hastalık boyutuna ulaştığını da göstermektedir. Burada sorulması gereken soru da şudur: Şahsi düşmanlığını, akıl almaz iftiralar atacak kadar ağır takıntı haline getiren bir kişinin gazetecilik yapmaya devam etme hakkı var mıdır? HÜRRİYET GAZETECİLİK YAPTI

Hürriyet'in o günlerde yaptığı tam bir gazetecilik olayıdır. İnönü ailesine ait bir olay ortaya çıkarılmış ve gazeteciliğin bütün temel ilkeleri dikkate alınarak manşete taşınmıştır.Hürriyet'in sahibi ve onu hazırlayan gazeteciler, Erdal İnönü'ye karşı sadece saygı ve sevgi duygusu taşımaktadırlar.Ancak saygı ve sevgi, o kişiler hakkında, kamuoyunun bilmesi gereken haberleri gizleme hakkını bize vermez.Gazeteler ve gazeteciler böyle haberleri yayınladıkları değil, sakladıkları zaman eleştirilmelidirler.Umur Talu, şahsi düşmanlığını yazı haline getirmek isterken, gazetecilik mesleğine de en büyük ayıbı yapmıştır.İşte bu yüzden yaptığı büyük bir meslek ayıbıdır. Yaptığı bu ayıbın gölgesi, onun meslek hayatı boyunca hiçbir zaman üzerinden kalkmayacaktır. Bu cevap ve düzeltme metninin, müvekkilim hakkında yazılan ağır iftiranın düzeltilmesi amacıyla, aynı sütunda ve aynı puntolarla yayınlanmasını vekil olarak talep ediyorum. Aydın Doğan Vekili Av. Şehnaz Yüzer"
Umur Talu,Türk Basınının ender namuslu kalemlerinden birisi olarak tanınır...Şahsi menfaatleri için kalem oynatmadığı iyi bilinir..Patronun avukatı “Şahsi düşmanlığını, akıl almaz iftiralar atacak kadar ağır takıntı haline getiren bir kişinin gazetecilik yapmaya devam etme hakkı var mıdır?, diyerek yaklaştığı Umur Talu'nun bu “tekzip metni”ne cevabı ibret alınacak ilgi ile okunacak satırlarla dolu oldu.Basınımızın geldiği noktayı işaret etmesi bakımından, bu “cevabı”da okumanızı diliyorum. Bu yazının ardından sunacağım.

Hiç yorum yok: