30 Temmuz 2007 Pazartesi

Marksist yapılı DTP, Sünni, Şafii tabanıyla uyum sorunu yaşayınca oy kaybetti

AK Parti'yi yüzde 46,6'lık bir oy oranıyla yeniden tek başına iktidara oturtan 22 Temmuz genel seçimleri birçok parti için başarısızlık tartışmalarını da beraberinde getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Parti (DP) seçimlerde istediğini elde edemezken bağımsız adaylarla sonuca giden Demokratik Toplum Partisi (DTP) geçmiş yıllardaki oylarının yüzde 20'lik kısmını AK Parti'ye kaptırdı.



Bölgeyi yakından tanıyan Altan Tan, DTP'nin oylarının AK Partiye kaymasını dünkü Milliyet Gazetesi'ne verdiği röportajda şöyle açıkladı: "Partinin Marksist yapısı Sünni, Şafii ve Nakşibendi tabanla uyum sorunu yaşaması yüzde 20'lik oy kaybının en büyük nedeni."

Altan Tan, bağımsız adaylarla girdiği 22 Temmuz seçimlerinin sürpriz sonuçlarından birini alan DTP'nin Doğu ve Güneydoğu'daki oyarlının AK Parti'ye kaymasını değerlendirdi. DTP kadrolarının tabanla uyumlu olmadığına dikkat çeken Altan Tan, şu ilginç benzetmeyi kullandı: "Aslında DTP'nin tabanı AK Parti gibi, kadroları CHP gibi. DTP'liler vekili oldukları kitleye benzemiyor." Tan, parti kadrolarıyla taban arasında yaşanan uyumsuzluğu aktarırken DTP'li vekillerle ilgili şu ilginç ifadeleri kullanıyor: "22 DTP'li içinde namaz kılan, orucunu tam olarak tutan tek bir kişi bile yok. Hakaret anlamında söylemiyorum. Bu bir tespittir. Çünkü bu insanların temsil ettikleri seçmenin yüzde 70'i oruç tutuyor, yüzde 65'i de beş vakit namaz kılıyor. Orhan Doğan'ın mitingine katılan kadınların yarısı çarşaflıydı." Tan, Güneydoğulu seçmenin 22 Temmuz'da DTP'ye verdiği mesajı ise şöyle yorumluyor: "Seni silmedim, ama ciddi tıraşladım. Kendine çeki düzen ver. Ortaya siyasi bir proje koy. Benim ekonomik sorunlarımı fark et. Kan dökülmesini engelle. Ankara'ya git. Neyse benim derdim onları Ankara'da ve Türkiye içinde çöz."

Milli Görüşün asıl oy deposunun Güneydoğu olduğuna dikkat çeken Altan Tan, AK Parti'nin bölgede yakaladığı başarıyı mevcut zeminden oy almasına bağlıyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmanın halkı çok etkilediğini vurgulayan Tan, başarının etkenlerini şöyle sıralıyor: "İkincisi, halkın gözünde karısı başörtüsü yüzünden AİHM'ye başvurmuş, babası sakallı bir tornacı olan Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı seçtirmediler. Halk 'Babası babam gibi, anası anam gibi, bacısı bacım gibi olan bir adamı seçtirmediler.' diyor. Üçüncüsü de Erdoğan asker karşısında en azından Demirel gibi şapkasını alıp gitmedi, Erbakan gibi şubatın zemheri soğuğunda pancarvari kızarıp bir bardak ter dökmedi. Bu da yıllarca jandarma dipçiğinde bizar olmuş halkın çok hoşuna gitti."

Hiç yorum yok: